Demokrasi ve Avrupa Düğümü
Mervan Kablan, Avrupa’nın Arap dünyasında demokrasi istemediğini vurguladığı yazısında “Avrupa ülkelerine gelince, Arap bölgesinde ve dünyanın her yerinde demokrasiden bahsetmedikleri sömürgeci roller oynadılar” tespitinde bulunuyor.

Oluşturma Tarihi: 2022-08-31 15:51:32

Güncelleme Tarihi: 2022-08-31 15:51:32

­­­TIMETURK | ÇEVİRİ

Mervan Kablan*

Ukrayna'daki mevcut kriz ve yaklaşan soğuk kıştan korunmak ve ekonomide çarkların dönmesini sağlamak için yeterli gaz arzını güvence altına almakla tamamen meşgul olması ışığında; Tunus'ta demokratik yolun sekteye uğraması konusunda daha güçlü bir Avrupa pozisyonu beklemek biraz abartı oluyor.

Ancak gerçek şu ki, Avrupa karşılaşılan koşullar ne olursa olsun özellikle Kuzey Afrika'da hiçbir zaman Arap mahallesinde demokrasiyi yaymak için yeterli coşkuyu göstermedi. Amerika Birleşik Devletleri'nin aksine, Avrupa siyasi söyleminde demokrasiyi desteklemek veya onu Arap dünyasına yaymak konusunda fazla bir şey bulamıyoruz. Belki de bu, iki taraf arasındaki farklı tarihsel deneyimden kaynaklanmaktadır. Bir yandan Amerika Birleşik Devletleri özellikle Arap dünyasında sömürgeci bir geçmişe sahip değildi, ancak ABD'ye askeri müdahalelerde bulunduğunda (örneğin Irak), bunu, en azından kısmen, demokrasiyi yayma arzusuyla, Amerika'nın çıkarına olduğunu düşünerek haklı çıkardı. Çünkü, eski Dışişleri Bakanı Condoleezza Rice'ın 2005'teki ünlü Kahire konuşmasında tiranlık, aşırılık ve terörün üretilmesinden sorumludur. ABD'yi Eylül 2001'de vuran bu oldu.

Avrupa kızdırıp çıkarlarını riske atmak istemiyor

Büyük Avrupa ülkelerine gelince, Arap bölgesinde ve dünyanın her yerinde demokrasiden bahsetmedikleri sömürgeci roller oynadılar. Aksine, -özellikle Fransa- medeni bir görevde olduğunu gördü; yani medeni olmayan ülkeleri hazırlamak (uygarlaştırmak). Bunun nedeni, çoğu Avrupa ülkesinin kendilerinin nispeten geç bir döneme kadar yerleşik demokrasiler haline gelmemiş olmaları da olabilir. Örneğin Fransa, demokratik deneyimini 1870 savaşından sonra sağlamlaştırdı. Güney Avrupa (İspanya, Portekiz, Yunanistan) bir yüzyıl daha beklemek zorunda kalırken, Almanya İkinci Dünya Savaşı sonrasına kadar gerçek bir demokratik hayata başlamadı. Seçilmiş liderlerin, başkalarının demokratik uygulamalarını onaylamanın seçim şanslarını olumsuz etkileyeceğinden korkmaları da mümkündür, yani demokratik yaşamları başkalarının demokrasisiz olmasına bağlıdır. Avrupalılar, demokrasi hakkındakonuşup başkalarını kızdırarak ekonomik ve ticari çıkarlarını riske atmak istemiyorlar.

Güçlü adam teorisi Avrupa'da

Ayrıca, demokrasinin farklı versiyonlarının ortaya çıkması ışığında, özellikle de “liberal olmayan demokrasi” (“illiberaldemocracy”–a politicalsystemwithfreeelections but scantregardforcivilliberties) şeklinde isimlendirilen politikanın yükselişiyle birlikte, Avrupa'da bile demokrasinin özüne dair farklı bir anlayıştan bahsetmek bugün yaygınlaştı. Özgür seçimlerin olduğu ancak sivil özgürlüklerin pek dikkate alınmadığı siyasi sistem… Adaylarda çoğulcu seçimler var; ancak demokratik değerlere, insan haklarına ve kamu özgürlüklerine saygı gösterilmiyor. Son olarak, demokratik dalganın küresel olarak gerilediği ve sağcı, milliyetçi ve popülistlerin yükselişi ve Macaristan'daki Viktor Orban'dan Rusya'daki Putin'e ve Amerika'daki Trump'a kadar güçlü adam teorisine duyulan hayranlığın artmasıyla birlikte demokratik olmayan uygulamaların Avrupa'da bile yükseldiği bir zamanda Avrupa'nın demokrasiye desteğinden bahsediyoruz.

Genel olarak Arap dünyasındaki demokratikleşme meselelerinde Avrupalıların tutumlarının genel özelliklerini çıkarmak mümkündür. Sömürge döneminin büyük bir bölümünde Avrupa'da egemen söylem, geri kalmışlık ve barbarlık koşullarında yaşayan sömürgelerin hazırlanmasıydı. Avrupalı ​​seyyahların ve oryantalistlerin yedinci yüzyıldan başlayarak yirminci yüzyılın başına kadar olan yazılarında buna açık bir şekilde şahit olabiliriz. Başlangıçta dini farklılıklar, sonunda ise kültürel ve medeniyet farklılıklarına odaklanılmıştır.

İki fırsat

İkinci Dünya Savaşı'nın sona ermesinden, Soğuk Savaş'ın başlamasından ve sömürge döneminin sona ermesinden sonra, Sovyetler Birliği korkusunun diğer tüm endişelerin önüne geçmesi nedeniyle demokrasi Avrupa gündeminde yer bulamadı. Bu nedenle Sovyetler Birliği düşmanlığını Batı ile paylaşan muhafazakâr otoriter rejimler desteklendi. Soğuk Savaş'ın sona ermesinden sonra Avrupa, doğu ve güney Akdeniz'de demokrasiyi pekiştirmek için iki tarihi fırsatı kaçırdı: Birincisi, Arap ülkeleri, özellikle de destekleri için eski Sovyetler Birliği'ne bağımlı olanlar doğu kampının çöküşüyle şartlı ekonomik yardım yoluyla fiili siyasi reformlara itilebilecekleri kırılgan bir durumda görünüyordu.İkinci fırsat Arap Baharı ile ortaya çıktı ve Avrupa ülkeleri genel olarak bu konuda isteksiz tavırlar aldı. Arap Baharı "katliamından" kurtulan tek demokrasiyi kurtarma fırsatını kaçırmak, uzun süredir devam eden bir Avrupa yaklaşımının devamından başka bir şey değildir.

*Suriyeli akademisyen, yazar. Londra merkezli medya kuruluşu al-Araby al-Jadeed'de 31/08/2022 yayımlanan bu yazı TIMETURK tarafından tercüme edilmiştir. Arabaşlıklar TIMETURK editörlerince eklenmiştir.