Haaretz gazetesinde çıkan bir habere göre Ürdün, Suudi Arabistan ve Filistin Yönetimi İsrail'i ayrı ayrı uyararak, son birkaç yıldır Doğu Kudüs'te artan Türk varlığını dile getirdiler. Ülkeler bu durumun Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın “Kudüs meselesine sahip çıkma girişimlerinin” bir parçası olduğunu da iddia ettiler.
İSRAİL'DEN ARAPLARA CEVAP: FARKINDAYIZ, TAKİP EDİYORUZ
İsrail savunma yetkililerinin ise Haaretz'e bu konunun farkında oldukları ve halen meselenin daha dikkat çekici olduğunu söyledikleri belirtildi.
Buna göre Türkiye'nin Doğu Kudüs'te nüfuz kazanma çalışmaları İsrail güvenlik güçleri tarafından bir yıldan fazla süredir takip ediliyor. İsrailli kaynaklar Türkiye'nin çeşitli yollardan şehirdeki varlığını sürdürdüğünü tespit etti.
ÜRDÜN'DEN İSRAİL'E: AYAKTA UYUYORSUNUZ
Yine gazeteye göre Ürdünlü yetkililer İsrail'i konuyla ilgili “ayakta uyumakla” suçladı. İsrail'in Türkiye'nin Doğu Kudüs'te artan varlığına karşı çok yavaş hareket ettiği iddia edilirken, bu durumun 2016 yılında iki ülke arasında imzalanan uzlaşma anlaşmasıyla ilgisi olduğu ifade edildi. Ürdünlü yetkililer İsrail'in şehirdeki Türk eylemlerine zor kullanarak karşılık vermek ve bahsi geçen anlaşmayı tehlikeye atmak istemediğini iddia etti.
İSRAİL: TUTUKLUYORUZ, ÜLKEDEN SÜRÜYORUZ VE GİRİŞLERİNİ YASAKLIYORUZ
İsrail savunma yetkililleri ise Haartez'e hem Ürdün hem de Filistin Yönetimi'nin bu olguyla ilgili kendilerini uyardıklarını belirtti. Ancak İsrail'in çabuk cevap vermediği iddialarını reddettiler. Bu yetkililere göre, geçtiğimiz yıl bu mevzu yüzlerce Türk vatandaşı eski şehrin içinde ve dışında varlık gösterip Cuma günü Al Aksa çıkışında polisle çatışınca doruğa ulaştı. Savunma yetkilileri soruna çeşitli tutuklamalarla, bazı eylemcilerin ülkeden sürülmesi ve bazılarının İsrail'e girişinin yasaklanmasıyla cevap verdikleri ifade edildi.
Son aylarda şehirdeki Türk faaliyetleri durulsa da halen devam eden bir endişe kaynağı olduğu öne sürüldü. Türkiye'nin hala Doğu Kudüs'te örgütlenmelere ve kurumlara yaptığı, AK Parti'ye yakın İslamist gruplar aracılığıyla da yatırımlarla nüfuzunu sürdürmeye çalıştığı ifade edildi.
İsrail polisinin içinden bir kaynağın ise “Emlak satın almaya ve politik duruşlarını kuvvetlendirmeye çalışıyorlar. Bu aynı zamanda Doğu Kudüs'te sorumluluk iddiasında bulunan bir başka devlet istemedikleri için Filistin Yönetimi için de bir endişe kaynağı” dediği aktarıldı.
TÜRKİYE KONSOSLOSU DA EYLEMLERİN İÇİNDE
Geçtiğimiz ay Büyük Dönüş Yürüyüşü ve Filsitinlilere yapılan zulüm nedeniyle iki ülke arasında yaşanan diplomatik krizin ardından Türkiye İsrail büyükelçisinin Ankara'dan ayrılmasını istemiş ve İsrail de buna Türkiye konsolosunun ayrılması talebiyle karşılık vermişti. İsrail, Türkiye konsolosunun uzun süredir AK Parti üyesi olduğunu, Doğu Kudüs'te Türkiye'nin duruşunun güçlendirilmesine yönelik çabaların içinde olduğunu iddia etti. Buna İHH ile bağlantılı grupların 2010 yılında İsrail baskını sonucu dokuz Türk vatandaşının öldürüldüğü Mavi Marmara gemisine katılması da dahil edildi.
ÜÇ ARAP YÖNETİMİ VE ÜÇ ENDİŞE KAYNAĞI…
Ürdün'ün göre Cumhurbaşkanı Erdoğan, İslam'ın Kudüs'teki kutsal şehirlerinin koruyucusu unvanını kendilerinden almak istiyor.
Filistin Yönetimi içinse sorun Türkiye'nin Filistin Yönetimi'ne karşı mücadele eden İslamcı gruplara desteği Gazze'deki Hamas'a politik ve ideolojik olarak yakın durması olarak ifade edildi.
Suudi Arabistan'ın endişesi ise Erdoğan'ın Kudüs meselesini harekete geçirerek Arap dünyasında imajını arttırması ve kendisini İsrail ile Trump yönetimine gerçekten karşı duran tek lider olarak sunmaya çalışması denildi.