Japonya'nın çağdaş kurgu ustası Haruki Murakami için birinci şahıs anlatılar, “1084” ve “Renksiz Tsukuru Tazaki'nin Hac Yılları” gibi son eserlerinde üçüncü şahsa geçiş yapana kadar yıllardır onun imza stiliydi. 6 Nisan'da (bugün) İngilizce olarak çıkacak olan “First Person Singular” (Birinci Tekil Şahıs) adlı kısa öykü koleksiyonu, yazarın uluslararası beğeni kazanmasına yardımcı olan sesine hoş bir dönüşü işaret ediyor.
1960'larda öğrencilik hayatından gizemli kadınlara, caz müziğine ve Beatlemania'ya (Beatles tutkunluğu) kadar, koleksiyondaki sekiz hikaye tanıdık temalara dayalı tekrarlardır -bu, tek bir karakterin sözleriyle, “gerçeklik ve gerçek dışı parçaların rastgele değiştiği bir alandır."
İngilizce çevirmen Philip Gabriel, Japan Times'a verdiği röportajda, "Baş hikayesi hariç, bu yeni hikayelerin tümü iki yıl boyunca bir Japon dergisinde yayınlandı. Dördüncü ve beşinci hikâyeler çıktığında, Japonca koleksiyona "Birinci Tekil Şahıs” başlığı verildi. Baş hikâye, kitap olarak çıktığında özellikle koleksiyon için yazılmıştı ve daha önce Japoncada yayınlanmamış tek hikâyeydi. İngilizce sürüm için hikâyelerin sırasını biraz değiştirdik" diyor.
72 yaşında ve 40 yıllık kurgu yazarlığı kariyeri olan Murakami, şimdi uluslararası bir pazarı Japon kadın yazarlar gibi daha önce yeterince temsil edilmeyen seslerle paylaşıyor, okuyucuları sosyal yorum ve yeni bakış açılarına giderek daha fazla ilgi duyuyor.
Yine de, yeni eseriyle kalabalığın arasından sıyrılıyor, denenmiş asıl formuna bağlı kalıyor ve günlük anları alıp daha derine inerken ciddiyetini koruyor.
Murakami, her zaman arayış içinde olan, her zaman alçakgönüllü ve biraz tuhaf olana giderek artan merak duygusuyla, iddialı görünmeden felsefi yazıyor. Anlatımı samimi ve sanki olaylar gerçek anılarmış gibidir.
Murakami'nin uluslararası başarısının temel yönlerinden biri, her zaman çalışmalarının çevirisi olmuştur. Gabriel gibi sık sık Murakami ile birlikte çalışan Alfred Birnbaum, bir keresinde yazarın yazmak için harcadığı zamandan daha fazla zamanını tercüme etmek ve düzenlemek için harcadığı konusunda şaka yapmıştı.
Otuz yılı aşkın süredir Murakami'nin sesini İngilizce olarak geliştirmek için çalışan Gabriel, bu görevde hâlâ zorluk yaşıyor mu?
Arizona Üniversitesi'nde Japon edebiyatı profesörü olan Gabriel, "Murakami'nin tarzına alıştığımı söylemek doğru ama her yeni hikaye kendine özgü zorluklar sunuyor" diyor. Örneğin Murakami, yeni öykülerin ikisinde, kısa ama tanka şiirleri (Japonya'da bilinen en eski ve en geniş kapsamlı şiir antolojisi) çağrıştıranlar dahil olmak üzere şiir kullanıyor. Bildiğim kadarıyla bu onun kurgusunda bir ilk. Şiir tercüme edilmesi her zaman zordur, çünkü her kelimenin ağırlığı çok fazladır. "Murakami sesi”nin devamlılığına gelince, amacım orijinali okuduğunuzda duyduğunuz sesi elimden geldiğince dürüstçe ulaştırmaktır. "
Murakami'nin tarzındaki masumiyet doğal ve popüler, cazibesi asla planlı değil.
Murakami geçenlerde The New Yorker dergisine “Bence bir kurgu yazarıysanız ve çok zekiyseniz yazamazsınız” dedi. Kendini küçümsemeyi andıran bu söz, bir sanatçının kendini ve işini bir şekilde ciddiye alması olabilir. Ayrıca, eldeki verilerin kesinlik ve derinlik olarak görüldüğü bir zamanda, Murakami'nin mütevazı belirsizliğinin okuyucularını büyülemeye devam etmesinin nedenini de açıklayabilir.
Gabriel, "Murakami bir karakterin gençlik günlerine dönüp baktığında, sonucun genellikle oldukça dokunaklı ve hüzünlü olduğunu düşünüyorum" diyor. "With the Beatles'ı bu hikâyelerden biri olarak buldum. Ayrıca, büyük bir Beatles hayranıyım ve bir zamanlar Murakami'nin şarkılarının adlarına göre bir hikaye koleksiyonu oluşturmasını umuyordum. Zaten "Arabamı Sür" ve "Dün" adlı iki hikâyesi var ve bu da beni umutlandırdı. Daha sonraki yıllarda diğer karakterlerinden hangisine yetişeceğimi merak ettim."
Geçmişini anlamaya çalışan, hayatına geriye dönük bakan bir adamın perspektifi, uzun zamandır Murakami hikayelerinin temelini oluşturuyor. Ancak "Birinci Tekil Şahıs"da yeni bir bakış açısından yazıyor: Yaşlılığın doruk noktası.
Yazarın The New Yorker'a söylediği gibi, "olgun bir romancı olmak kolay olmasa da" yaşlanmanın zorluğunun üstesinden gelmek için hedefe zarafet ve özveri ile yaklaşmalı. Elbette bazı hayranların bu fikre alışması gerekiyor.
Koleksiyonun "Krem" adlı açılış hikâyesinde genç anlatıcı Kobe'de yaşlı bir adamla tanışır ve yaşını tahmin etmek onun için zorlaşınca, okuyucu gerçek hayattaki Murakami'nin yaşına daha yakın olduğunu şaşkınlık içinde anlar.
Biraz sonra, genç bir Hıristiyan misyonerinin dağın yamacında dolaşan bir minibüse monte edilmiş gıcırdayan bir hoparlörden sesini duyunca, etkisi şu şekilde anlatılır:
“Ses, son derece önemli bir şeyi olabildiğince nesnel bir şekilde aktarmaya çalışıyormuş gibi net bir şekilde konuştu. Bu belki bana, sadece bana yönelik kişisel bir mesajdı. Birisi bana nerede yanlış yaptığımı, neyi gözden kaçırdığımı söyleme zahmetine giriyordu."
Bu satırlar Murakami'nin sesinin mükemmel bir açıklaması, edebiyat kariyerinin çoğunda okuyucularına ulaşan benzersiz bir yol.
The Japan Times