Hindistan'daki camiler iktidar desteğiyle yıkım hedefi!
İngiliz The Guardian gazetesi, 'Hindu milliyetçileri Hindistan tarihini yeniden yazmak için binlerce camiyi ele geçirmeye çalışıyor' başlıklı haberinde Hindistan'daki Müslümanların maruz kaldığı saldırılara ilişkin ayrıntılar paylaştı

Oluşturma Tarihi: 2022-10-31 19:13:50

Güncelleme Tarihi: 2022-10-31 19:13:50

Hindistan Başbakanı Narendra Modi liderliğindeki Hindu Bharatiya Janata Partisi iktidara geldiği 2014 yılından beri Müslüman azınlık zulme, şiddete ve devlet destekli ayrımcılığa maruz kaldı.

İktidar partisi Hindutva'yı (Hindu aşırı milliyetçiliği) benimsiyor ve Hindistan'ı laik bir devlet değil, tamamen Hindu bir devlet haline getirmeye çalışıyor. Bu nedenle ülkedeki sivillere, Müslüman aktivistlere ve gazetecilere karşı baskı yürütülüyor. İslami şirketler ve parti liderleri boykot ediliyor. İslam'a ve Müslümanlara düşmanca bir söylem kullanılırken, yargısız infaz edilen Müslümanların sayısındaki artışa dikkat çekiliyor.

HİNDULAR NEYİN PEŞİNDE?

Hindistan'ın Uttar Pradesh eyaletindeki küçük Budan kasabasındaki 800 yıllık Shamsi Jameh (Şemsi Camii) saldırılara hedef oluyor.
Hindu avukat BP Singh, beyaz kubbeli ve Hindistan'ın en büyük ve en eski camilerinden biri olarak bilinen caminin aslında bir cami olmadığını, Hindular için antik bir Hindu tapınağı olduğunu iddia ediyor.

1856 yılına dayanan kayıtlar ve bölgenin Müslüman sakinlerinin ifadelerine göre ise, caminin 1223'te Müslüman Delhi Sultanı Şemseddin Altutmiş tarafından inşa edilmesinden bu yana onlar için güvenli bir ibadet yeri olduğunu gösteriyor, ancak avukatlar bunun farklı bir tarih versiyonunu iddia ediyor.

Hindistan'da bir Hindu tapınağı

Temmuz ayında iki avukat, aşırı sağ Hindu Akhil Bharat Hindu Mahasabha partisinin desteğiyle yerel bir Hindu çiftçi adına Şemsi Jameh Camii'nin cami değil, yıkılmış bir Hindu tapınağının kalıntıları üzerine inşa edilmiş "yasadışı bir yapı" olduğunu iddia ederek dava açtı.

Hintliler söz konusu yapının 10. yüzyılda Hindu tanrısı Şiva'nın onuruna inşa edildiğini, Hinduların arazinin meşru mülkiyetine sahip olduğunu iddia ediyor.

Avukat B. P. Singh başlangıçta orijinal Hindu tapınağının "Müslüman bir zalim padişah tarafından yıkıldığını" iddia ederken, diğer Hintli avukat P. Singh şöyle diyor: "Onu yıkmadı, bir camiye dönüştürdü. Orijinal Hindu tapınağının özelliklerinin çoğu hala mevcut."

Avukatlar caminin kubbesinin içeriden nilüfer çiçeği ile boyandığı yönündeki iddialarını ortaya atarken, The Observer gazetesinin muhabiri camiye girdiğini, kubbesinde sözde Hindu çizimini bulamadığını, aksine Kur'an ayeti bir yazıt bulduğunu belirtti.

Avukat VP Singh, 1970'lerde çocukken gördüğünü iddia ettiği camide "Hindu heykelleriyle dolu gizli bir kapalı oda" olduğunu iddia ederken, buna dair herhangi bir iz olmadığı, aksine temizlik aletlerinin ve seccadeler olduğu tespit edildi.

Her iki avukat da, Müslümanların camisi olarak tanımlamayı reddettikleri yapıyı, bugün olduğu gibi günde beş vakit namaz kılmaya başlandığı tarih konusunda da görüş ayrılığına düştüler; BP Singh, Müslümanların MS 19. yüzyıla kadar orada dua ettiklerini belirtirken diğer avukat VP Singh sözünü keserek, "Hayır, hayır, öyle söyleme, öyle söyleme." diye müdahalede bulundu.

Bunun üzerine avukat VP Singh, "Aslında burası cami değildi ve yakın zamana kadar Müslümanların ibadeti için kullanılmıyordu. Müslümanlar burayı zorla işgal ettiler ve ellerinde (kanıt) olduğunu iddia ederek, "camiye çevirmek istediler" dedi.

BP Singh İngiliz gazetesine verdiği demeçte ise, "Müslümanlar ülkeyi yönetirken biz Hindular zulüm gördük, öldürüldük ve işkence gördük. Şimdi hakkımız olanı geri alıyoruz." dedi.

MÜSLÜMANLAR NE DİYOR?

Bölgedeki Müslümanlar, davada ileri sürülen iddialar karşısında şaşkınlığını korurken mahkemeye itirazlarını sundu. Cami işlerini denetleyen komitenin hukuk danışmanı Enver Alam, heybetli beyaz kubbeleri işaret ederek, "Bunun cami olmadığı nasıl iddia edilebilir? Yapıldığından beri bu camiye hiç Hindu gelmemiş. Bu iddianın yasal bir dayanağı yok." dedi.

Hindistan hükümetinin Hz. Muhammed'i kötüye kullanmasına karşı protesto çağrısında bulunan Müslüman liderin evini buldozer yıktı / Reuters

Ancak davacılar, Budan'daki caminin sadece başlangıç ​​olduğunu söylüyor. Hindu kuruluş Mahasabha'nın resmi sözcüsü Sangay Haryana, "Yasal davalarla geri almaya karar verdiğimiz 3.000 binadan oluşan bir listemiz var" diyor.

Başbakan Narendra Modi iktidara geldiğinden beri, sağcı Hindu grupları din değiştirmeyi önlemeye çalıştıklarını iddia ederek azınlıklara saldırılar başlattı. Bazı Hint eyaletlerinde anayasal olarak korunan inanç özgürlüğü hakkına karşı yasalar çiğneniyor.

Hükümet, muhaliflerin komşu ülkelerden Müslüman göçmenleri dışlayan, Hindistan'ın laik anayasasını baltaladığı belirtilen bir vatandaşlık yasasını onayladı. Yasa, 2015'ten önce Afganistan, Bangladeş ve Pakistan'dan kaçan Budistler, Hıristiyanlar, Hindular, Jainler, Parsis ve Sihlere Hindistan vatandaşlığı verecek.

HİNDU MİLLİYETÇİLİĞİ: HİNDUTVA

Hindu milliyetçi çevreler, Hindutva ideolojisinin milliyetçi anlatısına göre camilere gelmenin ve onları Hindistan'ın tarihini yeniden yazmak için büyük ölçekli bir BJP projesine dahil etmenin zamanının geldiğini düşünüyor. BJP liderleri ve hükümet yanlısı tarihçiler tarafından desteklenen tarih versiyonu ve müfredatları, "Müslüman işgalciler" hakkında, özellikle 16. ila 19. yüzyıllar arasında hüküm süren Babür İmparatorluğu yöneticileri tarafından fethedilen eski bir Hindu ulusu mitinden bahsediyor.

Müslümanların Hindu tapınaklarını yıktığı ve camiler inşa ettiği iddiaları söz konusu mitin dayanağı olurken, geçen Mayıs ayında Bharatiya Janata Partisi lideri Müslüman Moğolların 36.000 Hindu tapınağını yıktığını ve niyetlerinin "hepsini birer birer restore etmek" olduğunu iddia etti.

HİNDU TARİHÇİLER NE DİYOR?

Öte yandan Amerika Birleşik Devletleri'ndeki Arizona Üniversitesi'nde Hint tarihi profesörü olan Richard Eaton, İngiliz gazetesine yaptığı açıklamasında, bunun için tarihsel bir kanıt bulunmadığını, Moğolların sadece yirmi kadar tapınağı yıktığını söyledi. Eaton, "Binlerce tapınağın yıkıldığı iddiası tuhaf, pervasız ve asılsız bir iddiadır" dedi.

Tarihçiler BJP'yi yalnızca Hindistan tarihini yazmakla kalmayıp, başka bir Hindistan tarihini "icat etmekle" suçladılar. Aligarh İslam Üniversitesi'nde Babür tarihi profesörü olan Ali Nadim Rizvi, BJP'nin Hindistan tarihinin aşırılıkçı versiyonunu "bu bir fanteziden başka bir şey değil, hayal gücünden daha zayıf" olarak nitelendirdi. Rizvi, "bunu siyasi projelerine hizmet etmek için icat ettiler ama bu asla böyle olmadı" dedi.

Bununla birlikte, Hint tarihinin bu anlatısına karşı çıkan ve onu açıkça sorgulayan Hintli tarihçiler, devlet kurumlarından ve devlet finansmanına bağlı akademik kurumlardan dışlanma, cezalandırma ve sınır dışı edilme tehditleriyle karşı karşıya.
The Observer'ın temasa geçtiği birkaç tarihçi, Hindistan'da neler olup bittiği hakkında yorum yapmayı reddederken, işleri ve güvenlikleri konusundaki korkularını dile getirdi.

Ayrıca müslümanlara saldırı kampanyalarında sadece Hintli tarihçiler değil, yabancı tarihçiler de hedef oldu. ABD'deki Rutgers Üniversitesi'nde tarih profesörü olan Audrey Trochki bile, Babür tarihi üzerine araştırmalarına itiraz etmesi için Hindu sağcı gruplardan gelen ölüm tehditleriyle karşı karşıya kaldı.

Rizvi, Hindu aşırılık yanlılarının tarihçilere ve araştırmacılara yönelik saldırılarını ve onları susturma girişimlerini Nazi Almanyası'ndaki akademisyenlere yönelik zulüm kampanyalarına benzetti: "Birçok tarihçi artık fikirlerini söylemekten korkuyor. Görüşlerimi ifade ettiğim için ayrımcılığa ve zulme uğradım. Bana bu kampanyaya katılmaya değer ve hükümetle aynı fikirde olan Hintli bir tarihçi gösterin. Kimseyi bulamayacaksınız."

İntikam iddiaları ve Hindistan'ın Müslüman tarihinin restorasyonu Hindular arasında yayıldı. Hindu aşırılık yanlısı gruplar Hindistan'daki camileri ele geçirmek için düzinelerce dava açtı. Hindistan'ın bölünmesinden önce kurulan ibadet yerlerini açıkça koruyan bir yasası olmasına rağmen 1947'de çıkan çatışma ve yağma davalarını hakimler kabul ediyor.

TAC MAHAL BİLE HEDEF OLDU

Hindistan'ın en ünlü anıtı olan Babür İmparatoru Şah Cihan tarafından yaptırılan Tac Mahal da bu davalardan kurtulamadı.

2019 Yüksek Mahkemesi'nin Uttar Pradesh eyaletinin Ayodis kasabasında bulunan “Babri” camisinin arazisini Hindulara teslim etme kararıyla olaylar daha da şiddetlendi. Gerekçe ise aynı arazide bulunan Hindu tanrısı... Cami, MS 16. yüzyılda Babür İmparatoru Zahiruddin Babur'un emriyle inşa edildi. 1992'de Hindu aşırılık yanlıları tarafından yıkıldığı ve iki binden fazla kişinin hayatına mal olan şiddet olaylarına kadar insanlar yerinde kalmıştı.

Bölgede pek çok kişi anlaşmazlığın yaşandığı diğer camilerde tekrarlanacağından korkuyor ve bu ay Gurgaon şehrinde bir camiye yapılan saldırıyı hatırlatıyorlar. Bu olayda ise yaklaşık 200 Hindudan oluşan bir kalabalık akşam namazı sırasında camiyi bastı, çevreye zarar verdi. Bir Hindu kalabalığı ise Karnataka'daki son okulu bastıktan sonra içine bir Hindu heykeli dikip ona dua ettiler.
Babür İmparatoru Aurangzeb tarafından 1670 yılında inşa edilen ve şimdi Uttar Pradesh, Mathura'da inşa edilen Shahi Edgah Camii, arazisinin Hindu tanrısı Krishna'nın doğum yeri olduğu ve bir Hindu tapınağının kalıntılarını içerdiği iddiasıyla toplam 12 dava açıldı.

Mathuralılar uzun zamandır sakinlerinin toplumsal uyumundan gurur duyuyor ve cami üzerindeki iddialar hem Müslüman hem de Hindular tarafından tepkiyle karşılanıyor. Hindistan Hindu Rahipleri şefi Mahesh Pathak, "Aurangzeb'in bir tapınağı yıktığını [ve onun yerine bir cami inşa ettiğini] söylüyorlar, ancak [eğer olduysa] bu çok uzun zaman önce olmuştur. Bu iddiaların tümü dini değil, siyasi amaçlıdır" dedi.

Gyanvapi camiiyle ilgili mevcut tartışma, birçok kişi tarafından daha ciddi ve önemli olarak görülüyor. 17. yüzyılda Hindu kutsal şehri Varanasi'de Aurangzeb tarafından inşa edilen cami, şimdi birçok kişinin üzerinde durduğu çok önemli bir konu olarak nitelendirilirken yasal anlaşmazlıklar gündemde. Hindistan'daki camilerin kaderi buna bağlı olabilir.

TANRI ŞİVA TAPINAĞI İDDİASI

Anlaşmazlık, 2021'de yıkılan Shiva tapınağının kalıntıları üzerine inşa edildiğini iddia ettikleri caminin içinde dua etmek isteyen beş Hindu kadının dilekçesiyle başladı. Ardından caminin ibadete açılmasını isteyen dilekçeler çoğaldı. Gyanvapi Camii'nde Müslümanlar halen beş vakit namaz kılsalar da polis tarafından sarılmış, ibadethaneden çok hapishaneymiş gibi etrafı beton bariyerler ve dikenli tellerle çevrilmiş.

Bu tür iddiaları finanse ettiği medya oerganlarında yayan ve kitle olarak destekleyen aşırı milliyetçi Hindu örgütü Bajrang Dal milisinin lideri Anand Singh, "Bu tamamen Hindu malı, o topraklarda Müslümanlar için hiçbir şey yok. Hindular, eski tarihlerini ve ihtişamlarını geri kazanma sürecinde." dedi.

Caminin yıkılmasını talep edenlerden biri olan Sita Sahu, camiye hiç girmediğini itiraf etti, ancak bir şekilde Hindu tanrılarının putlarının caminin altına gömüldüğüne ikna oldu ve camiden sadece bir Şiva tapınağı olarak bahsetti.
Sahu, "Burası tüm Hindular için kutsal bir yer. Her gün ziyaret etmek ve dua etmek için bu yere kolayca erişmeliyiz." ifadelerini kullandı.

Gyanvapi Camii'nin dernek sorumlusu Syed Muhammed Yasin, Hindu ikonları, heykelleri ve camide Hindular için dua etme hakkıyla ilgili iddiaların hepsinin "tamamen yanlış" iddialar olduğunu söyledi.

Camiyi ziyaret eden Yassin ve onlarca kişi, Şiva'nın sembolünün yaklaşık 70 yıl önce camiye yapılmış kırık bir çeşme kalıntısından başka bir şey olmadığını belirttiler.

Ne hakimler ne de uzmanlar iddia edilen kanıtları incelemedi ancak mahkeme alanın kapatılmasına karar verdi. The Observer'a konuşan iktidardaki partinin Uttar Pradesh'teki başkan yardımcısı sembolün keşfiyle ilgili "Tanrı Şiiva, onu aradığımız yerde ortaya çıktı" dedi.

Yassin, kendisi ve Varanasi'deki birçok Müslüman'ın mevcut siyasi iklim nedeniyle davada aleyhlerine verilecek kararın kaçınılmaz olduğu anlamına gelmesinden endişe duyduğunu belirterek, "Bu davada henüz adaletten bir pay göremedik. müfettişler, yargıçlar onlardan yana. Hindu bir avukat tutmak için elimden geleni yaptım ama hiçbir Hindu avukat bizim adımıza savunma yapmayı kabul etmedi" dedi.

Aynı şekilde şehirdeki herkesi denetleyen Varanasi müftüsü Abd al-Batin Nomani de kötümser bir tavırla, "Biliyoruz ki bu cami onlar için daha başlangıç..." ifadelerini kullandı.

ArapPostası