Idai tufanı ve İngiltere'de politika değişikliği bağlantılı
Idai tufanı iklim değişikliğinin insani yüzünü ortaya çıkardı.

Oluşturma Tarihi: 2019-03-27 15:03:20

Güncelleme Tarihi: 2019-03-27 15:03:20

TİMETÜRK|ÇEVİRİ HABER

Liam Kirkaldy

Idai tufanının yıkımı sarsıcıydı ancak aşırı hava olayları gittikçe daha da yaygınlaşmaya başladı. 

Tropikal bir fırtına olan Idai Tufanı geçtiğimiz hafta Güney Afrika'yı yıkıp geçti. BM yetkililerine göre güney yarıküreyi vuran en kuvvetli hava kaynaklı felaketti.

Tufana maruz kalan 1.7 milyon insan Mozambik'te idi, Malawi'de 920 bin kişi ve binlercesi de Zimbabve'de etkilendi.

Tufan dalgaları 6 metre derine inen sellerden kaynaklandı. Mozambik'teki Pungue ve Buzi nehirleri taştı her yönde akarak karanın içinde küçük okyanuslar oluşturdular. Rüzgar ise saatte 177 km hıza erişti.

BBC'ye konuşan bir yardım çalışanı Edinburgh büyüklüğünde bir şehir olan Beira'da her binanın zarar gördüğünü dile getirdi. Elektrik, iletişim yoktu, binalar çökmüştü. Sokaklar ise devrilmiş elektrik hatları ile doluydu.

Yardım grupları çatılarda ve binalarda mahsur kalan insanların acil ihtiyaçlarına odaklanırken uzun dönemli etkilerin çok daha yıkıcı olacağı belirtiliyor. Bir zamanlar tarla, ev ve bütünüyle bir şehir olan alanda bir gecede bir okyanus oluştu. Bir gün önce insanlar yaşamlarını sürdürürken ertesi gün ortada sudan başka bir şey yoktu.

Telefon direklerine tutunan, oturan, kıvrılıp birbirine sokulan, çatılarda kalan ya da kendine sadece oturacak bir yer bularak kaçmaya çalışan insanlara bakınca iklim değişikliğinin insani yüzünü de görüyorsunuz.  

İngiltere televizyonlarında Afrika'daki tufan kısa bir süre görünüp kayboldu ve görünüşte alakasız bir başka hikaye belirdi. O da İngiltere'nin 25 yıl içinde susuz kalacağının haberiydi.

İklim değişikliği nedeniyle nüfus artarken su miktarı da giderek azalacak. İklim Ajansı'nın yöneticisi Sir James Bevan Guardian'a konuşarak: “Şimdiden itibaren 25 yıl içinde su temini ve nüfus çizgileri birbiriyle çarpıştığında ihtiyaçlarımızı karşılayacak suyumuz olmayacak” dedi.

İskoçya'da ise durum daha farklı. Ülke şu anda kullandığından 100 kat daha fazla suya sahip. İnanılmaz bir şekilde Loch Ness tek başına İngiltere ve Wales'deki bütün göllerden daha fazla su tutuyor.

Su kıtlığının yansılamaları ise çok büyük olacak. Öncelikle su zengini İskoçya ile su kıtlığı çeken İngiltere arasındaki politik birliğin dinamiklerini düşünelim. Su “İskoçya'nın petrolü” olacaksa milliyetçiler su sözkonusu olduğunda aynı çizgide mi duracaklar?

Daha geniş sahada ise iklim değişikliği devasa sellere ve aşırı hava olaylarına sahne olurken aynı zamanda su kıtlıklarına da ülkeler bazında yol açacak. İklim değişikliğine neden olan sanayileşmede en az payı olan fakir ülkelerin ise bu durumdan en fazla zarar görenler olacağı tahmin ediliyor.

Geçmişte kaynakların yok edilmesi artan nüfusla birleştiğinde insanoğlunun topluca şiddet olaylarına karışmasına neden olmuştu. Altın, Baharat, mineral, petrol ve gaz için yapılan savaşlar düşünüldüğünde suyun yaşamın devamı için bunların hepsinden daha önemli olduğu görülecektir. Düşünmesi bile hoş değil ancak insanoğlunu bekleyen gelecek bu. Idai fırtınasının getirdiği yıkım hala sarsacak derecede güçlü olsa da buna alışmalıyız çünkü bunlara aşina olacağız.

Kaynak: holyrood.com