Çeşitli ölümcül enfeksiyon salgınları, ani iklim değişikliği, nükleer ve kimyasal tesislerdeki felaketler, insanlık için küresel bir nükleer savaşın en kötü senaryosundan bile, önemli tehdit olmaya devam ediyor.
İnsanların hayatta kalmaları konusuna gelince, araştırmacılar eşit olarak kadın erkek dengesini bozmayacak şekilde yüzden biraz fazla insanın hayatta kalmasının yeterli olacağına inanıyorlar.
Doğayı da hesaba katmak gerekir. Kentsel gelişim yaşam destek sistemleri ile desteklenmiyorsa, doğa çok çabuk bedelini ödetecektir.
Bitkiler, Abhazya'da olduğu gibi birkaç yıl içinde tüm kalıntıları ele geçirecek. Örneğin, Abhazya'daki Tkuarchal bölgesel elektrik santrali, sanayi şehri Tkuarchal ve çevresine enerji sağlayan bir eyalet bölgesel elektrik santraliydi. 1950'lerde inşa edildi ve Tkuarchal'dan çıkarılan kömürün ana tüketicisiydi.
Daha sonra 1980'lerin sonunda bölgesel elektrik santrali doğal gaza geçti. 1992-1993 Gürcü-Abhaz savaşı sırasında yıkıldı ve hala acınacak durumda.
İnsanlar hayatta kalacak ve yapacak bir şeyler bulacak. Köylüler hayatta kalmayı daha kolay bulacaklar çünkü çiftçiliğe, tarıma ve hayvancılığa geri dönebilecekler. Köylerin ayakta kalmasını sağlamak için ilkel tarım araçlarına ihtiyaçları olacak.
Dünyanın sonu gelmeden önce böyle bir olay gelişimini düşünmek gerekir. Aksi takdirde dünya başka bir taş devrine geçiş yapacak.
Analistler, nükleerin yenilenmesinin imkansız bir şey gibi görünmediğine inanıyor.
Teknik olarak, BM üye devletlerinin üçte birinin nükleer bomba yapma yeteneğine sahip olduğu biliniyor.
Türkiye'nin süreç için böyle bir çalışması yok ama sorun şu ki, nükleer güç saflarına geçişi Batı'yı çok fazla rahatsız etmeyecek.
Fransa ve Birleşik Krallık, Almanya'nın nükleer silahlara sahip olmasına izin vermeyi düşünmüyor.
Kaynak: pravda.ru