Alwaght haber sitesinde, “Iraklı Kürtler, sonunda ABD'yi büyük kurtarıcı olarak görmeyi bırakacaklar mı?” başlıklı yayınlanan analiz haberde, “Kürtler, Amerika'nın ihanetinden ders almak istemediler” denildi.
Alwaght haber ve analiz websitesinde çıkan Irak Kürtleriyle ilgili haber şöyle:
20 Haziran'da Irak Kürdistan Bölgesi Başkanı Neçirvan Barzani, merkezi hükümet yetkilileriyle görüşmek üzere iki günlük bir ziyaret için Bağdat'a geldi.
Barzani'nin Başbakan, Cumhurbaşkanı ve Meclis Başkanı ile yaptığı görüşmeler dışında, El Fetih Meclis koalisyonu başkanı Hadi al-Amiri ile görüşmesi de önemliydi. Toplantıda dikkat çeken nokta, Barzani'nin El-Amiri ile yaptığı görüşmelerde, 5 Ocak'ta Parlamento'dan geçen yabancı güçleri ülkeden kovma tasarısına olan savunuculuğunu dile getirmesiydi.
Erbil siyasi liderleri yüzsüzce, ABD güçlerinin ülkeden çekilmesine ve Meclis kararına karşı olduklarını Bağdat'a açıkça ortaya koyduklarını söyledi.
Şimdi Barzani'nin yasa tasarısı hakkındaki yorumlarının ciddi olup olmadığına bakılmaksızın, siyasi bir oyuna düştüğü; Erbil'in, ABD'nin otonom Kürt bölgesinin yaşadığı siyasi ve ekonomik çıkmazda Irak'tan sınır dışı edilmesine ilişkin en uygun yaklaşımın ne olduğu sorusudur.
Kürtler ve ABD: İhanet ve sadakatsizlik tarihi
ABD ve Kürtler arasındaki stratejik bağların ortaya çıkmasının en ciddi tarihi 1960 ve 1970'di. Eylül 1961'de Kürdistan Demokrat Partisi (KDP) lideri Mustafa Barzani, o zamanlar Abdulkerim Kasım'ın liderliğindeki merkezi hükümete karşı kapsamlı bir isyan ilan etti.
Sonuç, Abdulselam Arif, Abdürrahman Arif ve Ahmed Hasan al-Bakr dahil Irak'ın çeşitli cumhurbaşkanları ile birkaç yıl süren zorlu bir çatışmaydı.
1960'ların ortalarından itibaren, monarşi yönetimindeki Batı yanlısı İran'ın arabuluculuğu ile ABD Kürtlere özel desteğini başlattı.
O zamandan bu yana, Kürtler, Amerikalıların destek ve ittifakı altında, haklarına erişebilecekleri, hatta bağımsız bir devlet kurabilecekleri inancını ve öyküsünü geliştirdiler. Bazı kaynaklara göre Mustafa Barzani, “hayallerimize ve isteklerimize ulaşmak için her zaman ABD ile ittifak umudumuzu ortaya koymalıyız” dedi.
Ancak, Kürt iyimserliğinin aksine, 1975'te ABD hükümeti artık Kürtleri desteklemek istemediğini açıkladı. Henry Kissinger, Kürtlerin kim olduğunu bile bilmediğini söyledi. ABD'nin Kürtlere ihanetiyle aynı yıl içinde Bağdat ve Tahran sınır anlaşmazlıklarını çözmek için Cezayir Anlaşması olarak bilinen anlaşmayı imzaladı. Sonuç Iraklı Kürtler için büyük bir yenilgiydi.
Kuzey Irak'ta özerk bir bölgenin yükselişi ve
Saddam yönetiminden sonra Washington'a güven
1980'lerin sonlarında Kürtler tarafından merkezi hükümete karşı ağır bir silahlı ayaklanma yaşandı ve Saddam kimyasal silahlarla Halabja köyü de dahil olmak üzere Kürt çoğunluğu bölgeleri bombaladı ve binlerce sivil canlı canlı gömüldü. O zaman Amerikan yönetimi, onlara karşı işlenen suçlara dair açık kanıtlara rağmen Kürtleri korumak için hiçbir adım atmadı. Son olarak, uluslararası kamuoyu baskısı altında, 36. paralelin kuzeyindeki alanı kaplayan uçuşa yasak bölge ayarlandı ve Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi 688 kararına göre Kürtlere özerk bölge tanıdı.
2003'ü takip eden yıllarda, ABD'nin Irak'a karşı başlattığı işgal ve Saddam Hüseyin'i devirdiği yıl, Kürtler ABD destekli bağımsız bir Kürt devletinin kurulması konusundaki iyimserliklerini artırdılar ve Irak siyasetindeki önemli gelişmeleri anlamadıklarını gösterdiler. Ve Amerikanın ihanetinden ders almak istemediler.
ABD'nin, Kürtlerin Irak'tan ayrılmasına yardım etmesinin sonucunda 2017'de bağımsızlık referandumu düzenledi. Fakat referandum, büyük bir yenilgiyle sonuçlandı. Bu referandumdaki önemli nokta, müttefikleri olarak ABD'nin bile, o zamanlar Kürt bölgesinin başkanı Mesud Barzani'ye destek vermeyi reddetmesiydi. ABD'nin desteğini vermemesinin ana nedeni, merkezi hükümetin Amerikalıları Barzani'ye yardım etmekten vazgeçirecek düzenlenmeler yapmasıydı.
Zaman ve koşulları kavrama ihtiyacı
Amerikan-Kürt ilişkilerinin tarihi, Washington'un hiçbir zaman Kürtler için gerçek bir destekleyici faktör olmadığını ve olmayacağını da göstermektedir. Yeni koşullarda bile, eğer ABD'nin Irak'ta kalmasını destekler ve Erbil ile özerk bölgenin diğer bölümlerinde planlanan dört askeri üssü kurmayı kabul etseler bile, Kürtler kısa ve ortada vadede kendilerini zararlı bulacaklar.
Şu anda, Kürt bölgesi zor bir mali durum yaşıyor. Bağdat ile Erbil arasındaki bütçe anlaşmazlığı, devlet işçilerini birkaç ay maaşsız bıraktı. İnşaat projeleri büyük ölçüde durdu ve bölgeye bir işsizlik dalgası geliyor.
Bu krizin ortasında, Kürdistan Demokrat Partisi ile Barzani ailesinin Kürdistan Yurtsever Birliği arasındaki siyasi farklılıklar, özerk bölgeyi ikili yönetim kuralına döndüren güç riskini tekelleştirmeye itti.
Bu arada, iki somut gerçeklik, Kürt yetkililerin ABD'nin hassas sınır dışı etme davasına pragmatik yaklaşımının temelini oluşturabilir. Birincisi, parlamento tasarısına göre, Amerikalılar Irak halklarının talebini kabul etmek ve birliklerini Arap ülkesinden taşımak zorundalar. İkincisi, güç İran, Irak, Lübnan, Suriye ve Yemen'i kapsayan Direniş Ekseni ve ayrıca Çin ve Rusya gibi uluslararası güçler lehine değişirken, ABD kaçınılmaz olarak Batı Asya bölgesinden sınırdışı edilmeye doğru ilerliyor.
Bu gibi durumlarda, Kürtler sahadaki gelişmeler hakkında doğru bir tablo çizmeli ve evden binlerce kilometre uzakta bölgeye gelen zorlayıcı bir aktöre güvenerek değil, Irak ulusal menfaatleri doğrultusunda kendi çıkarlarını gerçekleştirebilir. Kürt hükümeti, uzun vadede Irak'ın komşularıyla işbirliği ve barış içinde bir arada yaşamaktan başka bir yolu olmadığı gerçeğini algılamalıdır. Dolayısıyla, onlarla işbirliği yolunda adım atmak zorunda.
*İçerik özetlenerek verilmiştir. Bu analiz haberde yer alan görüşler yazarına aittir
Kaynak: http://alwaght.com
Çeviri: Feyza Akyıl