Netanyahu'nun Eski Ulusal Güvenlik Danışmanı:
“Türkiye Acımasız ve Saldırgan”
Uluslararası savunma, teknoloji ve ekonomi alanlarında yayın yapan ABD merkezli The Naitonal İnterest, son aylarda Doğu Akdeniz'de yükselen gerilime sebep olarak Türkiye'yi gösteren bir makaleye sitesinde yer verdi. Türkiye'nin “saldırgan” bölge politikası takip ettiğini iddia eden makalenin sahibi ise Yaakov Amidror. Amerikan Savunma ve Strateji Merkezi Ulusal Güvenlik Yahudi Enstitüsü'nde araştırmacı olan Amidror, İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu'nun eski Ulusal Güvenlik Danışmanlığı ve 2011-2013 yılları arasında İsrail Ulusal Güvenlik Konseyi başkanlığını yaptı.
Türkiye'nin daha önce İsrail ile, yakın zamanda ise Yunan gemileriyle arasında Doğu Akdeniz'deki enerji rezervleri üzerine artan gerilime “Türkiye'nin saldırgan politikaları”nı sebep gösteren makale, “Güce Aç Türkiye, Doğu Akdeniz'i Silahlı Çatışmaya İtebilir” başlığını taşıyor.
Amidror'un iddiaları
Amidror, Türkiye'nin üst düzey Hamas ajanlarına ev sahipliği yaptığını, onlara İstanbul'dan İsrail'e yönelik terör saldırıları planlamalarına izin verdiği iddiasını ortaya atıyor. Katar'ın Arap ülkeleri tarafından terörü desteklemekle suçlanması ve ablukaya alınması üzerine Türkiye'nin Katar'a asker gönderdiği hatırlatılan makalede, Ankara'nın iç yüzünü açıkladığı ve asılsız manipülatif iddialar olarak nitelediği iddialara tekrarlanıyor. Türkiye'nin ABD'nin IŞİD ile savaşmasına yardım eden Suriye'deki Kürtlere saldırdığı, Abu Dabi-İsrail arasında yakın zamanda gerçekleşen normalleşme anlaşması nedeniyle BAE ile bağları koparmakla tehdit ettiği iddiaları da sıralanıyor.
Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın “Akdeniz'deki kavgacı yaklaşımı”nı genişleterek Libya'ya asker gönderdiği, Mısır ve BAE destekli Müslüman Kardeşler'den etkilenen Ulusal Mutabakat Hükümeti lehine dengeyi değiştirdiğini iddia eden Amidror, Hafter'in ordusu yanında Kıbrıs ve Yunanistan'ın haklarını da tamamen görmezden gelerek “münhasır ekonomik bölge”yi (MEB) sınırlandırmak için bu anlaşmanın yapıldığını savunuyor.
Kıbrıs Rum Kesimi ve Yunanistan'ın, Türkiye'nin Akdeniz'i Türk Denizi'ne çevirme girişimleri nedeniyle tehdidi altında olduğunu yazan Amidror, “Ankara bu şüpheli anlaşmayı, uluslararası deniz hukukunun herhangi bir ölçüsüne göre Rum ve Kıbrıs'ın ekonomik suları olan alanlarda enerji keşiflerini meşrulaştırmak için kullanıyor ve donanmasını müdahale etmeye çalışan herkese karşı kullanmakla tehdit ediyor, bu uluslararası hukukun ihlalidir” diyor.
İsrail'li ordu mensubu Admiror, şartların bu noktaya gelişine “sebep” olarak şunu ileri sürüyor:
“Düşman bir komşuyla karşı karşıya kaldıklarında ve ABD nüfuzunu kullanamadığında bile oybirliğiyle hareket edemeyen Avrupa Birliği'nin zayıflığı sonucu bu mümkün hale gelmiştir.”
“Türkiye'yi ne motive ediyor?”
Netenyahu'nun eski ulusal güvenlik danışmanı "Türkiye'yi ne motive ediyor?" sorusunu sorarak şu yorumu düşüyor:
“Ülke koronavirüs salgınından görece iyi bir şekilde ilerlerken, devam eden ekonomik krizden mustarip olmaya devam ediyor. Erdoğan, Osmanlı'yı hatırlatan saldırgan politikalarının geniş bir iç desteğe sahip olduğunu hissediyor görünüyor. Bölgedeki diğer güçlerin, özellikle de AB'nin zayıflığını da hissediyor görünüyor ve ülkesinin nüfuzunu, ABD'nin desteği olmadan büyük ölçüde savunmasız bırakılan Akdeniz'deki diğer ülkelere rağmen genişletmek istiyor.”
“Türk ordusunun Libya'ya müdahalesi, Erdoğan'ın gayrı resmi lideri olduğu Müslüman Kardeşler'in rejimin en büyük düşmanı olduğu Mısır için acil bir tehdit oluşturuyor” diyen Amidror şöyle devam ediyor: “Bir zamanlar Osmanlı yönetimi altında olan Mısır'daki Türkler için de gerçek bir küçümseme var ve taraflar arasındaki gerginlikler son gelişmelerden önce de şiddetliydi. Mısır, kısmen Etiyopya ile Nil Nehri üzerindeki mevcut anlaşmazlığı nedeniyle, Libya'daki Türk etkisine karşı koymak için şimdiye kadar asker göndermekten kaçındı. Mısır Cumhurbaşkanı Abdül Fettah Sisi kendisini neyin daha çok tehlikeye atacağına karar vermeli ve ona göre hareket etmelidir.”
İsrail-Türkiye Arasında Çatışma İhtimali?
Yunanistan'ı destekleyen yakın tarihli bir açıklaması dışında İsrail'in şu ana kadar mevcut çatışmaya karışmadığını hatırlatan Amidror, İsrail'i rahatsız eden hususları şöyle ifade ediyor:
“Libya İsrail'den uzak ve Türkiye, İsrail'in Akdeniz'deki MEB'sini ihlal etme tehdidinde bulunmuyor. Bugünlerde İsrail ile Türkiye arasındaki sürtüşme, Ankara'nın Hamas'a verdiği desteğin yanı sıra, Doğu Kudüs'e yatırım yaparak Filistinliler arasında nüfuz kazanma çabaları ile ilgilidir. Erdoğan Ayasofya'yı tekrar camiye çevirdiğinde, Kudüs'teki El Aksa Camii'nin kurtarılması için bir sonraki sırada olduğu söylendi. Ancak Türkiye, 2010 Mavi Marmara fiyaskosundan bu yana İsrail'e karşı güç kullanmak konusunda temkinli davrandı. Ancak İsrail'in, Kıbrıs'tan geçmesi beklenen bir doğal gaz boru hattı ve elektrik kablosu hattıyla Avrupa'ya bağlanma konusunda net planları var. Türkiye, Ankara'nın UMH'nin desteğiyle kurduğu MEB'i kestiği gerekçesiyle bu projelere müdahale etmeye çalışacak mı? Buna sebep, Akdeniz'deki hayati çıkarlarını savunmakta tereddüt etmeyecek olan İsrail ile askeri çatışmaya bir Türk daveti olacaktır.”
Amidror, Türkiye-İsrail çatışmasının ihtimal dahilinde olduğuna dair şu görüşü de ileri sürüyor: “Her şeye rağmen, görünüşe göre Doğu Akdeniz, Kudüs meselesi dahil edilse de, edilmese de silahlı bir çatışmaya dönüşebilir. Bu, Avrupa'nın beceriksizliği, Amerika'nın kayıtsızlığı ve acımasız Türk saldırganlığının mümkün kıldığı talihsiz bir gerçeklik.”