TİMETURK | HABER MERKEZİ
Türkiye'nin iktidar partisi kendi ayağına kurşun sıkıyor
Parti içindeki ılımlı sesler körü körüne Erdoğan destekleyicileri ile değiştirilirken, dünün AK Partisi ile bugünkü aynı değil.
AK Parti Cumartesi günü, üyelerinin parti liderini seçeceği ve 1 Kasım seçimlerinin startını verecek beşinci büyük kongresini gerçekleştirecek.
Geçmişte bu kongreler, partinin seçimlerde ard arda kazandığı başarıların bir işareti olarak coşkulu ve iyisimser geçerdi; son büyük kongre 2012 yılında, şu anda ülkenin cumhurbaşkanı olan Recep Tayyip Erdoğan'ın “Yeni Türkiye” şiarıyla %50'ye yakın oy aldığı 2011 seçimlerinin ardından yapılmıştı.
Erdoğan'ın Tehlikeli Kumarı
Bununla birlikte, geçtiğimiz Haziran ayında başbakan Ahmet Davutoğlu liderliğinde gerçekleşen seçimlerde AK Parti büyük bir düşüş yaşadı. 13 yıllık tek parti iktidarı yaşayan parti, meclis üstünlüğünü kaybetti ve psikolojik yenilmezlik bariyeri kırıldı.
Şimdi ise kutlayacak çok az şey var. Parti şimdilerde, Davutoğlu'nun meclisteki üç parti ile de koalisyon kurmayı başaramamasının ardından gelecek seçimlerde yürüteceği kampanyayı planlıyor. Erdoğan'ın genişletilmiş başlanlık yetkilerine de kesinlikle karşı duruyorlar. İşin aslı Davutoğlu Cumartesi günü AK Parti lideri olarak yeniden seçilse bile, ki çok muhtemel görünüyor, Parti bir savaşla karşı karşıya. Seçmenin çoğu AK Parti'nin bütün değerlerini tek adam yani Erdoğan üzerine kurmuş olmasından bıkmış durumda.
Parti'nin imajı sarsan diğer bir şey de Türk devleti ile PKK arasında yürütülen barış görüşmelerinin son bulmuş olması. Yıllardır Gezi Parkı protestoları ve geniş çaplı yolsuzluklara rağmen AK Parti son çare olarak hep on yıllardır süren ve on binlerce vatandaşını kaybettiği çatışmayı bitirme yönünde önemli adımlar attığını söyledi.
Ancak Temmuz ayında çatışmaların yeniden başlamasıyla en 100 asker ve polis öldürüldü, Pazar günü PKK'nın son yıllardaki en kanlı saldırısında hayatını kaybeden 16 asker de buna dahil. Kaos AK Parti destekçilerinin taş ve sopalarla Hürriyet gazatesine saldırması ile sivillere taşınmış oldu. Daha da kötüsü, geçtiğimiz günlerde çok sayıda Kürt Türk milliyetçilerinin saldırısına maruz kaldı, HDP'nin genel merkezleri tahrip edildi, ateşe verildi. Güneydoğu illerinin bazılarında sokağa çıkma yasağı günlük rutin haline geldi. Kürt sivilleri arasında hayatını kaybedenler oldu.
Geleceğe ümitle bakılan günler, Erdoğan'ın HDP'yi gayrı meşrı ilan ederek AK Parti'nin istikrarını ve seçmenin desteğini kazamak için şiddeti tahrik ettiğine dair yaygın kanı ile, mazide kaldı.
Daha da kötüsü Türkiye ekonomisi giderek durgun bir hal alıyor, Türk lirası değer kaybediyor.
Bu yüzden yaklaşan AK Parti kongresinde pek de iyimser bir hava hakim olmayacak. AK Parti'yi tarihin çöplüğüne atmak için çok erken olsa da, bir zamanların dinamik partisi kendi kendini ateşe verdi. Parti içindeki ılımlı sesler, körü körüne Erdoğan'a bağlı olanlarla değiştirildi, parti içi eleştiriler Erdoğan taraftarı basın tarafından topa tutuldu. Şimdi ise şu açık seçik görülüyor: geçmişin AK Partisi bugünküne hiç benzemiyor.
Erdoğan geçen ay, anayasının elinde bulundurduğu güce uygun olarak değiştirilmesi gerektiğini söylemiş ve bunu “kabul etsinler ya da etmesinler” şeklinde ifade etmişti. Burdan hareketle sanırım kimse Türkiye'nin nereye gittiğini kestiremez.
Erdoğan'ın büyüyen otoriterliğini bir kenara koyacak olursak, AK Parti kendi performansını da değerlendirmeli. Son bir kaç ayda yaşananlar gösterdi ki parti maalesef iyi bir idare sergileyemedi. Yaklaşan kongrenin partiyi gönülden destekleyenler dışında kimseyi ikna etmesi muhtemel görünmüyor.
Eğer hali hazırdaki durum böyle devam ederse, AK Parti'nin kendi ile beraber tüm ülkeyi uçuruma sürükleme riski var.
Haaretz'de yer alan bu makele Melahat Kemal tarafından TİMETURK için tercüme edilmiştir.