Dolar

35,1981

Euro

36,7471

Altın

2.968,65

Bist

9.724,50

Macron, Beyrut ve Bağdat’ta ne arıyor?

Shafaqna.com’da yayımlanan, “Macron, Beyrut ve Bağdat’ta ne arıyor başlıklı?” analiz haberde, “Macron, Amerika’nın Irak’tan kuvvetlerini geri çekme ısrarı tarafından yaratılan boşluktan yararlanmaya çalışıyor” denildi.

5 Yıl Önce Güncellendi

2020-09-04 08:03:50

Macron, Beyrut ve Bağdat’ta ne arıyor?

Şii haber portalı Shafaqna.com'da yayımlanan, “Macron, Beyrut ve Bağdat'ta ne arıyor başlıklı?” analiz haberde, “Macron, Amerika'nın Irak'tan kuvvetlerini geri çekme ısrarı tarafından yaratılan boşluktan yararlanmaya çalışıyor” denildi.

Macron'un Beyrut ve Bağdat'a yaptığı ziyaretlerle ilgili analiz haber şöyle:

Orta Doğu'daki sömürge tarihi göz önüne alındığında, Fransa bu bölgeyi her zaman geleneksel etki alanlarından biri olarak görmüş ve bölgedeki siyasi ve sosyal gelişmelerde etkili bir rol oynamaya çalışmıştır.

Fransa'nın bölgedeki varlığı ve etkisi son on yılda sorgulanmıştır.

Irak ve Lübnan ile sınır komşusu olan Suriye'de gerilimlerin tırmanmasının ana nedenlerinden biri, Fransa'nın felaket sonuçları sadece Suriye'de değil, komşuları Irak ve Lübnan'da da ortaya çıkan Suriye'deki tekfir gruplarına verdiği destekti.

Fransa'nın Orta Doğu'da ve özellikle Lübnan'da ana müttefiki olan bölge Hıristiyanları, Fransa'nın doğrudan veya dolaylı olarak desteklediği tekfir gruplarının şiddet, suç ve terör operasyonlarının ana hedeflerinden biri oldu. Bu yaklaşım, Orta Doğu'daki Hristiyanların Paris'e olan güvensizliğini artırdı ve Paris'in Orta Doğu siyasetinde etki aracı olarak gördüğü Hıristiyanlar, Fransız siyasetine olan güvenlerini giderek kaybetti.

Ancak terörist grupların marjinalleşmesi ve IŞİD'in yenilgisi göz önüne alındığında, Fransa son aylarda bölgedeki nüfuzunu artırmak için çaba sarf etti ve Macron da, Beyrut'taki yıkıcı patlamadan tam anlamıyla yararlandı.

Fransa, Lübnan siyasi sürecinde daha önce olduğundan daha etkili olmak istiyor. Macron'un güncel Lübnan sorunlarına pragmatik yaklaşımı, Fransa ve Batı hükümetlerinin önceki politikalarından farklıdır. Özellikleri, sahadaki gerçekliği hesaba katmayı ve gerçekçi bir politika benimsemeyi içerir.

Macron'un Lübnan'dan sonra Irak'ı ziyareti bu açıdan görülebilir.

Irak'ta Başbakan Kazımi hükümetinin karşılaştığı zorluklar göz önüne alındığında, Bağdat Batı ve Avrupa ile daha yakın bağlara olan ihtiyacını artırdı.

Macron, Amerika'nın Irak'tan kuvvetlerini geri çekme ısrarı tarafından yaratılan boşluktan yararlanmaya çalışıyor. Ve Batı Asya bölgesinde tarihi bir varlığı olan bir Batılı güç olarak, gelecekteki Irak gelişmelerinde daha ciddi bir rol oynamak istiyor.

Paris'in bu yaklaşımda ne kadar başarılı olduğu, büyük ölçüde ABD seçimlerine ve bunların sonuçlarına bağlıdır.

Bir sonraki Amerikan yönetiminin bölgedeki Fransız diplomatik hareketlerine tepkisi, Fransa'nın bölgede etkili bir güç olarak geri dönme başarısında belirleyici bir rol oynayacaktır.

Macron hükümetinin Hizbullah'ın meşruiyeti ve nükleer anlaşma konusundaki tutumunun Amerika'nın ve Siyonist varlığın arzularıyla uyumlu olmadığını unutmamalıyız.

Önümüzdeki günlerde, sahadaki gerçekler göz önüne alındığında, Fransa'nın Amerika ve İsrail ile ilişkilerinde ve bölgedeki varlığında ne ölçüde denge oluşturabileceği netleşiyor.

İçsel olarak, Macron'un sosyal tabanı sallantılıdır. Korona salgınının etkileri ve ülkenin ekonomik büyümesindeki düşüş, Macron'un konumunu her zamankinden daha zayıf hale getirdi.

Sonuç olarak, Macron hükümetinin dış politikasının devamı, Fransa cumhurbaşkanı olarak devam eden pozisyonuna bağlıdır.

Kaynak: shafaqna.com

Haber Ara