TIMETURK | ÇEVİRİ
Reuters ve New York Times medya kuruluşları Muhamed Bin Nayef'in artık Suudi Arabistan'ın veliahdı olmadığını ve bunun sebebinin ise ağrı sakinleştirici ilaçlarına bağımlı olduğunu yazmıştı.
Reuters'in raporunda Muhammed Bin Nayef'e yakın bir kişiye dayandırılan Kral ile Muhammed Bin Nayef arasındaki konuşmaya yer veriliyor. Konuşmada kral, Nayef'e, “İstifa etmeni istiyorum. Bağımlılıktan kurtulma nasihatini dinlemedin. Bu bağımlılık, aldığın kararları ciddi bir şekilde etkilemeye başladı.” Dediği iddia ediliyor.
Bana iki güvenilir kaynaktan ulaşan bilgiler, Muhammed Bin Nayef'in oğlunun arkadaşının batı medyasına böyle bir haber yaymasının mümkün olmadığını ve bu haberlerin yalan olduğunu gösteriyor.
İki dev batı medyası, Muhammed Bin Nayef'i uyuşturucu bağımlısı göstermek için çalışıyor. Ayrıca batı medyasına bu fırsatı sunan kişinin de Kahtani olduğunu öğrendim.
SUUD KAHTANİ
Muhammed Bin Selman kraliyet genel sekreterinden istifa ettiğinde Suud Kahtani, Selman'ın saraydaki gözü ve kulağıydı. Hatta Kahtani, Muhammed Bin Selman'ın veliaht olması için gözü ve kulağı olmanın da ötesinde işler yapıyordu.
Kahtani, Suudi Arabistanlı gazetecileri arayıp “Bu haberleri yapmayın, şunları yapın. Şu tweetleri atmayın şunları atın” diyerek emirler veren bir isim.
Muhammed Bin Nayef istifa etmedi, istifa etmeye zorlandı. Zorluk çıkarmadan istifa etmesi ve kendisinden yaşça küçük Muhammed Bin Selman'a biat etmek için müsteşarları, korumaları ve yanındaki isimler azledildi, cep telefonları alınarak dışardan birileriyle irtibat kurması engellendi. Bununla da kalmayıp göz hapsine alındı. Ardından medyada Morfin bağımlısı olarak gösterildi.
Şunu unutmamak gerekir ki bu davranışlar, Arabistan tarihinde bir ilk değil. Zamanında Kral Abdullah kraliyeti, o zamanın veliahtı Selman'ın koltuğa oturmaması için buna benzer yollarla önünü kesme çabalarına başvurmuştu.
Ancak Arabistan için işin kötüsü, bu davranış biçimleri Suud ailesi içinde büyük öfkeye yol açıyor. Muhammed Bin Nayef'e yapılanlar, ailenin bir kısmı tarafından olumsuzlukla karşılandı ancak susmak zorunda kalındı.
Bu kararlar ve adımların ardından Muhammed Bin Selman'a karşı duran iki isim ortaya çıktı. Bunlar; Ulusal muhafız bakanı Mutaab Bin Abdullah ve Muhammed Bin Selman'ın küçük kardeşi Ahmet bin Abdulaziz oldu.
G-20 ZİRVESİ VE ARABİSTAN ORDUSUNUN ISLAHI
Suud ailesinin içinde dağınıklık ve kaynama olduğuna dair bilgiler geliyor. Ne şuan ki kral ne de ondan sonraki kral, G-20 zirvesine katılmadı. Acaba ne oldu da Muhammed Bin Selman bu zirveye katılmadı. Halbuki tüm dikkatleri kendi üzerine çekmesi için kaçırılmaz bir fırsattı. Muhammed Bin Selman'ın zirveye katılmasını engelleyen bir şeyler var.
Bir diğer konu ise Silahlı kuvvetlerin ıslahı olacak. Arabistan'da meydana gelen birçok olay, silahlı kuvvetlerin güçlendirilmesi gerektiğini gösteriyor. Arabistan'ın sahada bulunan 3 savunma gruplarını bir araya getirecek yeni bir yapı kurulmalı. Şunu da hatırlatmak fayda var; Ulusal muhafızlar, ülkenin kurucusunun sancağı altında savaşan gönüllü askerlere bir iş fırsatı olması için kurulmuştu.
Söylenene göre Muhammed Bin Selman, Muhammed Bin Nayef'i destekleyen Uusal muhafızlara ve İçişleri bakanlığına bağlı güçlere güvenmiyor. Bu nedenle Muhammed Bin Selman, daha öncesinde Amerikan silahlı kuvvetlerinde görev yapan iki askeri uzmandan faydalanarak yeni bir askeri güç kurmak istiyor.
Soru şu: Rahatına düşkün Muhammed Bin Selman'dan nasıl bir hayır gelebilir acaba. İnsanlar arasında bu adam, pervasız olarak biliniyor.
BİR ANDA DURAN KATAR ASKERİ DARBESİ
Şüphesiz ki Katar'a karşı atılan adımların hedefi askeri bir darbe yapmaktı. Güvenilir bazı raporlara göre Muhammed bin Selman, Katar haber ajansının hacklenmesinden önce Katar yönetiminde olan aileden bir kişi ile görüştü ve darbe planı yaptılar. Ancak bilinmeyen bir sebepten dolayı askeri darbe faaliyete geçirilemedi.
Hiç kimse, Muhammed Bin Selman'ın babası gibi bir kral olacağını düşünmesin. Son zamanlarına gelen yaşlı kral, yurt dışı seyahatlerinde kendini gurbette hissetmemesi için saraydan bazı mobilyaları yanında alır. Bazen konuşmalarında bazen de röportajlarında kendinden geçer ve saçmalar. Ancak tüm bunlara rağmen o ailenin büyüğü olduğu için saygı gösterilir ve güvenliği üst düzeyde tutulur.
Ancak oğlu Muhammed Bin Selman'ın durumu pek te öyle olmayacak gibi görünüyor. Kimse genç bir krala, yaşlı krala verdiği saygıyı vermez. O yüzden Muhammed Bin Selman'ın ne yaptığı ve yapacakları üzerinde saygı ve güvenliği belirlenecek.