TİMETÜRK I HABER MERKEZİ
Suu Kyi ülkenin güneyindeki Budist şehri Rakhine'ye seçim ziyareti düzenlerken Muhammed Allam, başkent Sittwe'nin eteklerinde bulunan mülteci kampında şunları söylüyordu: “Sittwe'de iyi bir işim vardı; dükkanım vardı. Ama çıkan çatışmalardan sonra bu kampta yaşamaya başladım”.
Rohingyalı mazlum diğer 140 bin Müslüman gibi Allam da, 2012 yılında Rakhine'de patlak veren etnik ayaklanmalar yüzünden mülteci kamplarından birine sığınmak zorunda kaldı. Allam o günden bu yana ailesinin sekiz ferdi ile beraber 9 metre karelik bir odada yaşamakta. 40'lı yaşlarında olan Allam “İnsan olan bu gibi bir yerde yaşayamaz” diyor. Sıcaktan barakaların içinde oturamadıklarını, bu kampta çok sayıda hastalığın kol gezdiğini söyleyen Allam ekliyor “Kendimi cehennemde yaşıyor gibi hissediyorum”.
Myanmar'ın ilk demokratik seçimi, uzun yıllar süren askeri idarenin ardından 8 Kasım'da gerçekleştirilecek. Aung San Suu Kyi'nin partisi Ulusal Demokrasi Partisi'nin kazanması muhtemel görülüyor. Parti 1990'da katıldığı seçimde meclisteki koltukların yüzde 80'ini kazanmıştı. Ancak askeri cunta bu sonuçları kabul etmemiş ve Suu Kyi'i ev hapsine almıştı. Hükümet 2010 yılında Kyi'yi salarak demokratikleştiğini göstermek istemişti. Suu Kyi ülkenin hâlâ en popüler siyasi figürü. Seçim kampanyasına başladığı günden beri binlerce destekçisi meydanları doldurmakta.
Kyi'nin Rakhine'de düzenlediği miting diğerlerinden farklıydı. Kalabalıklar yine oradaydı ancak Kyi'nin etrafında 1000'den fazla koruma vardı. Kyi, bir Budist katılımcının “İktidara geldiğiniz takdirde Müslümanların Myanmar'da yönetimi ele geçirmesine izin verecek misiniz?” sorusuna sinirli bir şekilde cevap verdi. Bu soru “Irksal ve dini ayrışmayı kışkırtır” dedi.
Rakhine, 3.2 milyonluk nüfusu ile Bengay Körfezi'ne kıyısı olan bir şehirdir. Rakhine, diğer Müslümanlarla birlikte şehir nüfusunun yüzde otuzunu oluşturan Rohingyalı Müslümanlar ile Rakhinalı Budistler arasında yoğun çatışmalara sahne oldu. Çatışmalar 2012 yılında Rohingyalı Müslümanlar ile Budistler arasında, 10 Müslüman'ın Rakhineli Budistler tarafından öldürülmesi ile başladı. Çıkan karmaşa sırasında 88 insan hayatını kaybederken 2.500 kişinin evi ateşe verildi.
Her iki tarafın da maddi manevi kayıpları olsa da çatışmalardan en kötü etkilenen taraf Rohingyalı Müslümanlar oldu. 2012 yılı sonunda yerel hükümet, Rohingyalı Müslümanların çoğunu şehrin kuzey sınırında bulunan mülteci kamplarına ve izole edilmiş köylere göç etmeye zorladı. Myanmar hükümeti Rohingyalıların hareket özgürlüğüne ve temel insani haklarına kısıtlamalar getirdi: anneler ve babalar işlerine, çocuklar okullarına gidemedi ve hastalar ilaç bulamadı. Şartlar daha dayanılmaz hale gelirken, son bir yıl içinde, on binlerce Rohingyalı Müslüman bölgeyi terketti. Birçoğu korkunç şartlar ve çok riskli yolculuklarla kalabalık balıkçı tekneleri ile Tayland ya da Malezya'ya kaçmaya çalıştı. Yüzlercesi bu yolculuk sırasında hayatını kaybetti. 2015 yılı başında hükümet Rohingyalı Müslümanlardan kimlik kartlarını aldı, onları devletsiz bıraktı. Böylece onların Kasım seçimlerinde oy kullanmasına engel oldu.
Allam hükümetin bu haraketine çok sinirli olduğunu söyledi. 2010 yılındaki seçimlerden bahsederek “ Son seçimlerde yer alabilir ve oy kullanabilirdik” dedi ve ekledi “ Bu kez haklarımızı talep ettiğimiz için seçime dahil edilmiyoruz”.
Suu Kyi, seçim kampanyasında Rohingyalılardan bahsetmediği için uluslararası camiadan yoğun eleştiri aldı. Mayıs ayı sonunda Dalai Lama, Kyi'ye sorunu çözmesi için çağrıda bulunurken Eylül ayı sonunda da BM Genel Sekreteri Ban Ki-Moon Rohingya kamplarındaki şartlardan dolayı “dehşete kapıldığı”nı söyledi. Kyi ise sağcı Budist destekçilerini yabancılaştırmamak için “Rohingya” kelimesini açık bir biçimde kullanmayı reddediyor. Kyi bunun yerine Rohingyalılardan “Bengalliler” olarak bahsediyor. Bengalliler ifadesi ile onları Burmalı değil de Bangladeşli olduğunu vurguluyor ve onların “yardım kampları”nda yaşayan yasa dışı göçmenler olduğunu belirtmek istiyor.
Rohingyalılardan bazıları Kyi'nin Budistlerin oyunu kaybetmemek için kendilerinden bahsetmediğini ancak seçimlerden sonra durumun değişeceğini düşünüyor. Ancak Rohingyalıların büyük kısmı bu kadar affedici değil. Başken Sittwe yakınlarında bir getto olan Aung Mingalar'da yaşayanlar Kyi'ye tepki duyanlardan. Burada yaşayan yüzlerce aile 2012 olaylarından önce Rakhine'de yaşamaktaydı. 27 yaşındaki Khin Khin 2012'den önce karides fabrikasında çalışıyordu. “Şimdi buradayım ve yiyecek ekmeğim yok” diyen Khin “Umudumuz var, ancak 3 yıl geçti bir değişiklik olmadı. Barış içinde yaşamak istiyoruz. Özgür bir biçimde dışarı çıkmak istiyoruz” diye ekledi.
2012 yılındaki olaylarda Sittwe'deki medresesinin ateşe verildiğini gören 38 yaşındaki imam Zaw Zaw, eğer Kyi iktidara gelirse Rohingyalı Müslümanların ihtiyaçlarını karşılayabilecek mi diye soruyor.
Seçim sonuçları her ne olursa olsun Rohingyalı Müslümanlar Rakhinelilere karşı yoğun bir güvensizlik taşıyor. Budist komşuları hakkında soru yöneltildiğinde yüzleri hemen değişiyor. Mülteci kampında yaşayan 30 yaşındaki Cemiş “Bana saldırdıkları aklıma geldikçe sinirleniyorum” diyor ve ekliyor “Birlikte yaşabilir miyiz bilmiyorum. Rakhinelilere güvenmiyorum”.
Aslı foreignpolicy.com sitesinde yayımlanan haber, Melahat Kemal tarafından TIMETURK.COM için Türkçe'ye çevrilmiştir.