Hizbullah, yerleşmiş statükodan kopmuş yeni bir çevre ve yeni dinamiklerle yeniden şekillenen bir dizi sorunla karşı karşıya.
Bu sorunlardan ilki grubun halk tabanındaki desteğini koruması. Güney Lübnan'daki Şii köylerine Suriye'den gelen tabutlar, bu noktada grubun işini zorlaştırmakta. İkincisi bölgede grubu destekleyen iki gücün, yani Tahran ve Şam'ın çatışan öncelikleri arasında bir dengeyi koruma meselesi. Üçüncüsü halkıyla doğrudan ilişki kurulmamış, gruba yabancı olan bir bölgede etkili bir savaş yürütmek. Dördüncüsü yürütülen operasyonlarda farklı bir perspektif ve operasyonlarla farklı bir bağa sahip olan Esed'in askerleri ve kumandanları ile sürtüşmesiz bir operasyonel ilişkinin sağlanması. Beşincisi askerleri bir yandan Suriye'de çatışırken Güney Lübnan'dan gelecek muhtemel bir İsrail saldırısına karşı askeri güçlerini ona karşı hazır ve disiplin içinde tutmanın zorluğu.
Hizbullah kendi doğal çevresinde gerilla savaşı yürütmek için güçlü bir İsrail karşıtı bir kılıf ile oluşturulmuştu. Bunlardan hiçbiri Suriye'de karşılığını bulamadı. Her ne kadar İsrail karşılıtlığı genelde birleştirici bir itici unsur olsa da kendi insanlarını öldüren bir Arap ülkesinde bu karşıtlık işe yaramamıştı.
Güney Lübnan Şiileri arasında yaşanan huzursuzluk yeni bir şey değil. Çocukları Suriye'de öldürülen anneler Hizbullah lideri Nasrallah'ı açıktan eleştirmeye başladı. Bu eleştirilere, grubun varolma nedenlerinden biri olan Güney Lübnan'da Şii mücadelesini yürütmek amacından çıkıp başka topraklarda hayatları feda etmesinden duyulan şüpheler de eklendi. Eleştiriler başlangıçta Nasrallah ve ileri gelen komutanlar tarafından göğüslenebildiyse de, Parti üyelerinin Suriye'de ölümlerinin artmasıyla yükselen seslerin bastırılması giderek zorlaştı. Bunun da ötesinde halk arasında başlayan huzursuzluk zaman içinde grubun içine yansıdı.
Hizbullah'ın geleceğine dair şüpheler artık gün yüzüne çıktı ve Nasrallah'ın önünde eğilinilen politikaları açık açık eleştirilir hale geldi. Bu genel hava partinin önde gelenleri arasındaki mücadeleyi ortaya çıkarırken grup içindeki çeşitli hizipler arasındaki farklılıkları ateşledi. Bu iç sıkıntının belirtilerinin sonuçlarına giderek hız kazanan bölgesel kriz eşlik etti. Suriye cephelerindeki kuvvetlerin artan talepleri ve Lübnan içindeki düşmanlardan duyulan korku Parti içindeki güçlü güvenlik yapısının bozulmasına sebep oldu.
Parti'nin güvenlik yapısında zaten hizipleşmeler görülüyordu. Parti'nin güvenlik mekanizmasının bir kısmı Esed istihbaratından bir kısmı da Iran'ın Devrim Muhafızları'ndan emir alır hale gelmişti. Parti'nin Şam ile çalışan kısmı Hizbullah'ın Sfaire'deki kumanda merkezinde konuşlanırken İran kanadı Herat Herailk'te konuşlanmıştı. Her iki merkezin birbirinden tamamen farklı yaklaşımı vardı. Merkezler arasındaki yarış bireysel hizipleşme dışında gerçekleşse de çoğu zaman olduğu gibi kendini siyasal açıdan aklama faaliyetlerine dönüşmüştü.
Her iki merkez Esed ve İran'ın amaçları benzer olduğu zamanlarda ortak çalışmaktaydı. Suriye iç savaşı başladığında bireysel ihtilaflar ve farklılıklar bir kenara konulmuştu. Fakat şimdilerde, Şam ve Tahran arasında farklılıkların görülmesi ve Suriye'deki tablonun değişmesiyle iki grup arasındaki çatışma önceden görülmemiş bir boyut kazandı.
Ortadoğu'daki asıl varlıkları ve Esed'in amaçları ile kendi amaçları arasındaki farkın artmasından endişe eden İran Devrim Muhafızları 2015'in Şubat ayında Güney Lübnan'a 200 kişiden oluşan idareci ve gözlemci grubu gönderdi. Devlet kaynaklarının çalındığını, silahların kâr amacıyla satıldığını, maaş ödemelerinin ertelendiğini, parti sırlarının keskin kanallarla paylaşıldığı ve adam kayırmacılığın artığı gözlendi.
Kaynakların kötü yönetilmesi ve güvenlikteki zaafiyet grup etrafındaki değişim ve misyonundaki derin değişiklik bağlamında değerlendirilmedi. Hemen kişisel ve siyasi hesapları düzenleme yoluna gidildi.
Hizbullah'ın güvenlik mekanizması içindeki son tartışmalarda, bu hantal yapının başındaki isim Vefik Safa, yapısal protokolleri uygulamadığı ve iç yapıda başlayan erimeyi görmediği için suçlandı. Bu eleştiri, Esed'in ülkesindeki krizi iyi yönetemediği, askeri güçlerini kontrol edemediği, Hizbullah'ın çok büyük kayıplar vermesine sebep olduğu ve grubun geleceğini tehlikeye soktuğuna dair suçlamalar en üst seviyeye ulaştığı sırada geldi.
Esed taraftarı merkeze Tahran'ı Esed'in Tahran ile ilişkilerinden dolayı kafasını almaya kararlı olan Arap ülkeri ile ilişkiye girmekten dolayı suçladığı söylendi.
Hizbullah içindeki siyasi cephe, şu anda tahminen üç gruba ayrılmış durumda: “İran grubu”, “Suriye grubu” ve “ılımlı grup”. Bu üç grup arasındaki uçurum, gelişmekte olan durumun artan baskısı ile giderek büyümekte. Ilımlı gruba göre Lübnan Şiileri varlıklarını Güney Lübnan'da sınırlamalı, Lübnan Sünnilerle birarada yaşamalarına engel olacağı için Suriye'de Sünnilerle çatışmamalı ve hakimiyetlerini Lübnan'la sınırlandırmalı.
Bu “ılımlı” yaklaşım, İran Devrim Muhafızları'nın Hizbullah'a bakışı noktasında çatışmaktadır. Lübnan Şiileri Hizbullah'ı İsrail ve herhangi bir mezhepçi adaletsizliğe karşı kalkan olarak görürken, İran onu daha büyük bölgesel oyunda stratejik aracı olarak görmektedir. Hizbullah'a bu bakış farklılığı Güney Lübnan'da kendini göstermektedir. Aslında bu, Nasrallah'ın hali hazırdaki en temel sorunudur.
Nasrallah kendi pozisyonu sağlama almak ve Parti içindeki bu üç gruba karşı bir yere oturtmaya çalışıyor gibi görünmekte. Suriye krizinin giderek daha hızını arttırdığı ve giderek zayıflayan Esed ve baskın hale gelen İran arasındaki farkın arttığı bir ortamda grup liderinin parti üyeleri arasındaki çatışmaları ve sosyal baskıları azaltması daha zor bil hal almaktadır.
Nasrallah son konuşmalarında, önceden sık sık yaptığı gibi Esed'e olan desteğini dile getirmekten alışılmadık bir biçimde kaçınmaktadır. Bu alışılmadık kaçınmanın gerisinde parti içi gruplaşmalar ve ülke içinde artan huzursuzluk bulunmakta. Esed, İran'ın amacının sadece bölünmüş bir Suriye'de kendine bir parça oluşturmak olduğunu görüyor. İran Devrim Muhafızları, rejimin korunması ve ülke birliğinin sağlanması ile ilgilenmiyor. Stratejik ajandalarında böyle bir başlık bulunmuyor.
Tahran kendi bölgesel stratejisini hayata geçirme acelesi içinde, Nasrallah'a bir tehdit olarak Nasrallah'ın yardımcısı Şeyh Naim Kassem'i destekliyor. İran Devrim Muhafızları kumandanı Kasım Süleymani'ye göre Nasrallah'ın “günahı”, Hizbullah'ın oynadığı mezhepçi rolün geçerliliğini sorgulamasıdır.
Kassem kişisel reklamını Ayetullah Humeyni'den “İslam'ı yok olmaktan kurtaran tarihi lider” ifadeleri ile tanımladığı kitabı ile yapmıştı. Bu kitap İran Devrim Muhafızları'nın büyük takdirini kazandı. Diğer taraftan Nasrallah Suriye'nin parçalanması, Tahran'ın onu parçalama planlarından ve Tahran'ın bölgesel planlarının korunması fikrinden çok rahatsızdı. Ona göre, Hizbullah'a açık bir biçimde yüklenen mezhepçi sıfat partiyi ve Lübnan'daki Şiileri olumsuz bir biçimde etkileyecek ve oradaki rollerini sınırlı hale getirecekti.
Nasrallah ve Kassem arasında parti içi atamalarda da bir çok sorun yaşanmaktaydı. İran, parti içindeki yolsuzluk tartışmalarını yönlendirmek için bazı isimleri sızdırdı, kendi adamlarını gerekli yerlere atadı ve böylece Kassem'in yükselişini sağladı.
Gruplaşma kendisini küçük hikayeler ve bireysel bölünmelerle göstermeye gösterse de Hizbullah içindeki temel mesele gerçek siyasal bağlamında anlaşılacaktır. Iran nükleer anlaşmasının ardından Ortadoğu'da İran Devrim Muhafızları için çalışanlar, ABD'nin İran'ın bölgesel faaliyetlerine kendi adına şekil vereceğinden endişeli. Diğer taraftan Esed yanlıları, Tahran'ın Güney Lübnan'da ve Suriye'ye komşu bölgelerde daha sağlam yerler elde etmek için Esed'in başkanlığını feda edeceğini düşünmekte.
Nasrallah soruna Hizbullah'ın Lübnan sahnesindeki geleceği açısından bakmakta. Lübnan'da Hizbullah'ın hatalarını “düzeltmek” üzere Emel gibi yeni Şii grupların sahneye çıktığı görülüyor.
*Mebriefing'de yayınlanan "Cracks within Hizbullah" başlıklı makale Melahat Kemal tarafından TİMETÜRK için Türkçe'ye aktarılmıştır.