Yunanistan polisinin, Türkiye sınırındaki sığınmacılara karşı uyguladığı zorba tavır Avrupa basınını da tepki göreyor. Birçok Avrupa gazetesi, Atina'nın sığınmacıları karşı tavrını insanlık ve hukuk dışı buldu.
Yunanistan sınırında yaşanan sığınmacı zorbalığına tepki gösteren Çek Cumhuriyeti gazetesi Seznam Zprávy, “Avrupa'nın sınırlarını kapaması ne kadar zorunlu görünse de tarih Avrupalıları bu yüzden çok ağır yargılayacaktır” dedi.
BM inan hakları uzmanı Callamard ise, “Avrupa sınıfa kaldı” dedi.
Batı basınında, sığınmacılarla hakkında çıkan haberler:
“TARİH, AVRUPALILARI
ÇOK AĞIR YARGILAYACAK”
Yunanistan sınırında yaşanan sığınmacı zorbalığına tepki gösteren Çek Cumhuriyeti gazetesi Seznam Zprávy, “Avrupa'nın sınırlarını kapaması ne kadar zorunlu görünse de tarih Avrupalıları bu yüzden çok ağır yargılayacaktır” dedi.
“Çocuklarımıza nasıl hesap vereceğiz” diyen gazete şu yorumda bulundu.
“Avrupalıların büyük kesimi insaniyeti umursamıyorsa ve 20. yüzyıl Avrupa tarihinin en korkunç güdülerini temsil eden aşırı uçları seçiyorsa bunu alaycı bir karamsarlıkla kabul etmek, bu duruma ayak uydurmak zorundayız. ... Göç sorunu karşısındaki bu yeni pragmatik yaklaşım, doğal olarak savaştan kaçanların yaşadıkları eleme karşı umursamazlığı arttıracaktır. Aşırılık yanlılarının ve popülistlerin ellerinden silahlarının alınmasının bedeli bu işte. Tarih bizden kesinlikle övgüyle söz etmeyecek. Çocuklarımıza da bunu anlatmakta zorlanacağız.”
“AVRUPA SINIFTA KALDI”
Kıbrıs Rum yönetiminde yayınlanan Mediapart gazetesine konuştuğu BM insan hakları uzmanı Agnès Callamard, Yunanistan'ın yasadışı uygulamalarına tüm AB'nin ortak olduğunu söyledi.
Yunanistan'ın sığınmacılara karşı yasa dışı hareket ettiğini belirten Callamard şunları söyledi:
“Cenevre Sözleşmesi ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi, göçmenleri sınırdan uzaklaştırmak için kullanılan geri itme [push-back] yöntemini yasaklıyor. Yunanistan, silahlı çatışma içinde olmadığı ve koşullar olağanüstü hal ilan edilmesini gerektirmediği için yasadışı hareket ediyor. ... Yunanistan uluslararası hukuku ihlal etmesine ediyor ancak ben, Avrupa'nın göç politikalarını da suçluyorum. Sorumluluk taşıyan diğer Avrupa ülkelerini eleştirmeden sadece Yunanistan'ı eleştirmek olmaz.”
“ERDOĞAN'I SUÇLAMAK KOLAYCILIK”
“Türkiye cumhurbaşkanı Erdoğan'ı sınırı açtığı için suçlamak kolaycılık”, diyen Avusturya Der Standard gazetesi ise, AB'nin tavrını eleştirerek şu yorumda bulundu:
“Erdoğan'ın AB'ye şantaj yaptığı suçlaması yersiz. Üslubuna ilişkin bütün eleştirilere rağmen bu uygulamasının altında meşru bir çıkar yatıyor. Türkiye'nin -dört milyonu yurt içinde, birçoğu da Suriye sınırının öbür tarafında bekleyen- sığınmacı akınıyla baş edebilmek için daha fazla yardıma ihtiyacı var. Bu akını sadece Erdoğan'ın savaş bölgesinde güttüğü siyasetle açıklayamayız. ... Bu insanların kontrolsüz bir şekilde Avrupa'ya gelmesi yerine onlara bulundukları yerde ihtiyaçlarının giderilmesi, Avrupa Birliği için hayati önemi sahip. Bu nedenledir ki, sorumluluk sahibi bir siyaset, Türkiye ile yeni bir sığınmacı anlaşması gibi bir mutabakat arayışı içinde olmayı gerektiriyor.”
“AB ARTIK ORBAN VE SALVİNİN ÇİZGİSİNDE”
“Macaristan Başbakanı Orbán ve İtalya'nın eski içişleri bakanı ve aşırı sağcı muhalefet partisinin lideri Matteo Salvini, Yunanistan-Türkiye sınırındaki tablo nedeniyle kutlama yapıyor olmalı” diyor Eric Bonse, Belçika Lost in EUrope'daki blog'unda:
“Sığınmacıların tazyikli su ve göz yaşartıcı gazla uzak tutulduğu ağır silahlarla korunan sınırlar. Üstelik AB'nin yönetim kadrosu bir de keşif ziyaretine giderek sevincini belli etti. ... Salvini, dediğinin çıktığını düşünüyor olmalı. Yardım gemilerinin İtalya limanlarına girişini engellediğinde Brüksel tarafından uyarılmıştı. Şimdi Yunanistan aynısını yapıyor, hem de çok daha büyük ölçekli olarak. AB Komisyonu ise sessiz. Sığınmacıların toplu olarak geri çevrilmesinin ve Yunanistan'da iltica hukukunun askıya alınmasının AB hukukuyla bağdaşıp bağdaşmadığına ilişkin salı günü yöneltilen mükerrer sorular karşısında von der Leyen'in sözcüleri suskunluklarını koruyor. ... 'Anlaşmaların bekçisi' kabul edilen AB Komisyonu'nun olanları görmezden gelmesi ya da bir tepki için bu kadar beklemesini anlamak mümkün değil.”
“AB ANCAK BİR SORUN KENDİ
SORUNU OLDUĞUNDA TEPKİ VERİYOR”
AB'nin sığınmacı politikalarına tepki gösteren
Hırvatistan Jutarni list gazetesi de, “AB, Suriye krizinde ortak bir siyaset yürüteceğine sağa sola para saçıyor” dedi. AB'nin, ancak bir sorun, kendinin de sorunu olduğunda tepki verdiğini belirterek, şu yorumda bulundu:
“Tıpkı Suriye krizinin çözümünde de olduğu gibi, Avrupa Birliği ne zaman yeterince çabalamadığı eleştirisine maruz kalsa Brüksel hep aynı cevabı veriyor: 'AB en fazla mali destek sağlar.' ... Ancak tam olarak neyi savunduğu sorulduğundaysa cevap veremez. Anlaşılan o ki AB, ancak bir sorun kendinin de sorunu olduğunda tepki veriyor. Suriye'den yeni bir mülteci dalgası gelme ihtimali oluştuğunda ansızın durum Avrupa Birliği'nde büyük telaşa yol açtı. ... Dünyada önemli bir jeopolitik aktör olmak isteyen kimse böyle davranmaz -özellikle de ciddi bir mali ve ekonomik gücü varsa.”