İki Müslüman ülke Pakistan ile Suudi Arabistan arasına “Keşmir Krizi” girdi.
Suudi Arabistan, İslam İşbirliği Teşkilatı'nın (İİT) Keşmir krizine verdiği tepkiyi eleştirmesi üzerine Pakistan'a kredi ve petrol tedarik anlaşmasını aniden sona erdirdi. Veliaht Prens Selman yönetimindeki Suudi yönetimi, ödenen kredinin ilk taksidini zamanı gelmeden Pakistan yönetiminden istedi.
Pakistan geçen hafta, 2018'de Riyad ile kararlaştırılan 6 milyar dolarlık paketin 1 milyar dolarlık kısmını geri ödemek zorunda kaldı.
Suudi yönetiminin Pakistan'a verdiği krediyi zamansız istemesi karşısında zor durumda kalan İslamabad'ın imdadına ise Çin yetişti. Çin, 1 milyar dolarlık krediyi Pakistan'a ödedi.
İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) Dışişleri Bakanları Konseyi'nin, Pakistan'ın Keşmir konusunda özel toplantı yapma talebini geri çevirmesiyle Şubat ayından itibaren Riyad ile İslamabad arasındaki ilişkiler hızla kötüleşti.
İslamabad ise, Keşmir konusunda Hindistan'a baskı yapmak için İİT'nin kullanılmasını talep ederek geri adım atmadı.
Pakistan Dışişleri Bakanı Shah Mehmood Qureshi, Suudi Arabistan'dan, İİT konsey toplantısını düzenlemesini açıkça talep etmeye devam etti.
Qureshi, geçen hafta bir televizyon röportajında, "Bugün, İİT'ye Dışişleri Bakanları Konseyi toplantısını yapmasını söylüyorum. Bunu yapamazlarsa, o zaman Başbakandan [İmran Han] 'dan şunu sormak zorunda kalacağım. Keşmir konusunda yanımızda olmaya hazır İslam ülkelerini [İran, Türkiye ve Malezya] bir toplantıya çağırıyoruz" dedi.
Suudi yönetimi, Pakistan Dışişleri Bakanı'nın çıkışı üzerine bu ülkeye verilen krediyi istemeye karar verdi.
Pakistan medyasına göre ise, petrol kredisi ödemesi Mayıs ayında askıya alındı ve Suudiler daha sonra Pakistan'dan kredinin tamamını geri ödemesini istedi.
Pakistan'a verilen 6,2 milyar dolarlık kredi, geçen yıl Şubat ayında Veliaht Prens Muhammed Bin Salman'ın İslamabad'ı ziyaret etmesiyle imzalandı.
Pakette 3 milyar dolarlık kredi ve 3.2 milyar dolarlık petrol kredisi bulunuyor.
Uzmanlar, Suudi Arabistan'ın Pakistan ve Çin'in Hindistan'ı kontrol altına alma çabalarına karışmaya isteksiz olduğuna inanıyor.
Suudi Arabistan, geçtiğimiz yıl Aralık ayında Malezya'nın başkenti Kuala Lumpur'da Müslüman dünyasının karşılaştığı sorunlarla ilgili düzenlenen Türkiye ve İran'ın öncülük ettiği büyük zirveye Pakistan'ın katılmasını önlemişti.
Suudi Arabistan'ın Müslüman dünyasındaki etkisine bir meydan okuma olarak görülen zirveye Pakistan'ın katılmaması, birçok ülke tarafından İslamabad'ı Riyad'a itaat eden biri olarak görmesine neden oldu.
Hindistan ve Pakistan, 1947'de Britanya'dan bağımsızlıklarını kazandıklarından beri Keşmir üzerindeki iddiaları tartışıyorlar. Komşuların her biri Keşmir'in bazı kısımlarını kontrol ediyor.
UZMANLAR NE DİYOR?
Prag Ekonomi Üniversitesi, Jan Masaryk Uluslararası Çalışmalar Merkezi'nde yardımcı doçent olan görev yapan Jeremy Garlick, "Suudi Arabistan, Çin inisiyatiflerinden uzak durması için [perde arkasından baskı uygulayan] ABD ile yakın ittifak halindedir. Pakistan Çin ile çok yakın müttefik olduğu ve her ikisi de Hindistan'a karşı bir güç oluşturuyorlar” dedi.
Singapur'daki S. Rajaratnam Uluslararası Çalışmalar Okulu'nda kıdemli bir öğretim üyesi olan James M. Dorsey ise, Suudiler ile Hindistan arasındaki yakın ekonomik bağların krallığın Pakistan'a olan fikrini değiştirdiğine inanıyor.
Dorsey, Nikkei'ye verdiği demeçte, "Suudi Arabistan'ın aynı zamanda krallıktan önemli bir petrol alıcısı olan Hindistan'da önemli yatırımları var. Sonuç olarak Riyad, Pakistan'ın Keşmir konusundaki tutumuna daha az destek oldu" dedi.
Diğer uzmanlar, Suudilerin diplomatik bir telaş içinde olduklarını ve kesinlikle bir denge bulmaya çalışacaklarını söylüyorlar. Dorsey, "Suudi Arabistan'ın İran'a yakınlığı ve dünyanın en büyük Şii azınlığına ev sahipliği yapması nedeniyle Pakistan'a da ihtiyacı var" dedi. Suudilerin Pakistan'ı yatıştırmak için Keşmir konusunda bir şeyler yapmaya çalışacağını, ancak Hindistan'ı kışkırtacak kadar ileri gitmeyeceğini de sözlerine ekledi.
Uzmanlar, Suudilerin ihtiyatlı davranmada yalnız olmadığına, Pekin'in de temkinli olduğuna inanıyor.
Pekin merkezli bir ekonomi yorumcusu ve yazar olan Einar Tangen de, Çin'in İslamabad-Riyad anlaşmazlığına yaklaşımının ideolojik olmaktan çok pratik olduğunu savunuyor. Nikkei'ye, "Çin'in ekonomik çıkarlarını korumak için birden fazla kara ve deniz yoluna ihtiyacı var, bu nedenle bölgesel bölünmeler Çin'in çıkarlarına hizmet etmeyecek" dedi.
Analistler, İslamabad-Riyad krizinin Pakistan'ı Çin kredilerine daha fazla bağımlı hale getireceğinden korkuyor. "Çin ile Pakistan bu aşamada tüm yumurtalarını tek sepete koydu," diyen Garlick, Pakistan'ın önünde zor bir yol olduğunu, daha fazla müttefik bulmak zorunda olduğunu da sözlerine ekledi.
Kaynak: asia.nikkei, alaraby
Çeviri: Feyza Akyıl