Trump’ın yeni hedefi Pakistan mı?
'Sadece sert açıklamalar yapmak ya da baskı uygulamanın Pakistan'ı politika değiştirme yönünde ikna edeceğini düşünüyorsanız çok yanılıyorsunuz.'

Oluşturma Tarihi: 2017-08-23 19:44:54

Güncelleme Tarihi: 2017-08-23 19:44:54

TIMETURK | ÇEVİRİ

Başkan Trump, pazartesi gecesi Afganistan'daki yeni savaş stratejisine ilişkin yaptığı açıklamada "Pakistan'ın, bölge ve dünya adına tehdit oluşturan terör örgütleri için sığınak olmasına artık sessiz kalmayacağız" cümlesini kullanmıştı. Trump'ın bu cümlesi belki de şu ana dek bir ABD Başkanı tarafından Pakistan'ın savaştaki politikasına dair yapılmış en sert eleştiriydi. Aynı zamanda şu sözler, ABD'deki birçok ulusal güvenlik uzmanının görüşlerinin yansıması oldu: "Pakistan, bizim Afganistan'daki çabamıza ortak olarak çok şey kazanabilir, ama teröristlere sığınak olmaya devam ederse çok şey kaybeder."

Ancak Pakistan, son yıllarda birçok üst düzey terörist saldırının kurbanı oldu ve hükümet, teröristlerin güvenli sığınağı olduklarına dair iddialara cevaben "Terör belasından Pakistan kadar çekmiş bir devlet yoktur…Bu nedenle ABD'nin bu tarz siyasi açıklamaları Pakistan halkının çektiklerini görmezden gelmesi yönünden oldukça üzüntü vericidir" açıklamasını yaparak bu tarz iddiaları reddetmişti.

Bu iletişim sorunu, Pakistan'ın, Afganistan Savaşı'nda ABD için neden bu kadar sorunlu bir müttefik olduğunu ortaya koyuyor. Sebepler coğrafi, siyasi ve tarihsel. Pakistan Talibanı olarak adlandırılan örgütün de dahil olduğu yerel terörist gruplar tarafından sürekli ölümcül saldırılara maruz kalmasına rağmen Pakistan, Afgan Talibanı'nı müttefik olarak görüyor ve batıda yer alan Batı yanlısı Afganistan ile doğuda yer alan tarihsel düşmanı Hindistan arasında ezilmekten korkuyor. En önemlisi de, Pakistan'ın siyasi liderleri isteksiz olarak Trump'ın Afganistan politikası ile uyumlu hareket etse de, ülkenin gerçek gücü olan ordunun bu politikaya uyup uymayacağı hiç belli değil.

Taliban'ın Dirilişi kitabının da yazarı olan New America'dan Hasan Abbas, bana Trump'ın açıklamalarının, ABD ve Pakistan arasındaki kötüleşen ilişkiler bağlamına uygun olduğunu söyledi. Henüz Trump'ın amaçladığı zıt etkiler ortaya konmamış bile olabilir. Abbas, benle yaptığı konuşmada "Bu onları ABD veya Afganistan ile her türlü iş birliğinden uzakta tutacaktır" dedi.

Pakistan'daki birçok saldırı Sünni grupların Şiilere saldırması şeklinde gerçekleşti, ama en ölümcül saldırılar, Afgan Talibanı ile etnik ve bazı ideolojik ortaklıkları olan Pakistan Talibanı tarafından üstlenildi. Son yıllarda Pakistan Talibanı, ordunun başarılı operasyonları sayesinde ciddi güç kaybına uğradı.

Bölgenin uzmanlarından olan, Uluslararası İlişkiler Konseyi üyesi AlyssaAyres, "Objektif olarak bakılırsa, ABD'de kimsenin Pakistan'ın terör kurbanı olduğuna dair bir şüphesi yoktur. Sorun, aynı zamanda hedef aldıkları terörist gruplar konusunda fazla seçici olmaları" diyor.

Pakistan ordusu, ittifaka yanaşmayan Afganistan'ı büyük bir güvenlik sorunu olarak görüyor; Pakistan aslında, 2001 yılındaki ABD öncülüğündeki işgal sonrası yıkılan Taliban rejimini tanıyan az sayıdaki ülkelerden biriydi, çünkü rejimi çıkarlarına uygun buluyordu. Hakim kanı, ülkenin büyük ölçüde potansiyel düşman olan komşular tarafından çevrelendiği yönünde: İran, Hindistan ve Afganistan. Ülke, son yıllarda Çin'den askeri, diplomatik ve ekonomik destek alma yönünde bir arayışa girdi. ABD'nin gördüğü resim ise bambaşka: NATO dışı müttefik statüsünde olan, dost görünen, ABD'den on milyonlara dolarlık maddi yardım ve silah alan ama Afganistan'ı stabilize etmek için hiçbir şey yapmayan bir ülke. ABD'deki birçok görüşe göre Pakistan, Afganistan adına istikrarı bozan tek ve en büyük güç.

Trump'ın görüşleri de bu endişelerin bir kısmını yansıtıyor. Ancak Abbas bana, bu durumun Pakistan'ın politikaları üzerinde etkili olma ihtimalinin bir hayli düşük olduğunu söyledi. Abbas, "Bence, Pakistan'a yapılan bu eleştirilerin nedeni Afganistan politikası ve terör karşıtı politikalarının hatalı ve çok seçici olması yüzünden Pakistan'da da birçok kişinin hayatına mal olması. Ancak sert açıklamalar, ABD'den gelecek baskı ya da orduya verilen 300 milyon doların geri alınması Pakistan'ı politika değiştirme yönünde ikna edecek diye düşünüyorlarsa çok yanılıyorlar" dedi.

Wilson Center Asya Programı'ndan direktör Michael Kugelman, "Pakistan'ın, Taliban'la bağları sürdürmeyi zorunlu kılan değişmez stratejik çıkarları var.'' şeklinde konuşuyor. Kugelman ayrıca, ‘‘Hindistan'ın Afganistan'da büyük nüfuza sahip olması endişe verici" dedi, bu durum Trump'ın konuşmasında değindiği ve olumlu bulduğu noktalardan biriydi. Kugelman'e göre bu, Pakistan'ın Afgan Talibanı'nı ve ona bağlı grupları desteklemedeki ısrarının nedenlerinden biri. Hindistan'ın ülkeye müdahale için Afganistan'ı üs olarak kullanması ve Beluçistan'daki ayrılıkçıları desteklemesi korkusuyla Pakistan, Hindistan'ı zor durumda bırakacak olan grupları destekliyor.

Hindistan'a gelirsek, Trump bu ülkeye de "Afganistan meselesinde, özellikle ekonomik yardım ve gelişme anlamında ABD'ye yardım etmesi" çağrısında bulundu. Afganistan zaten Hindistan'ın bölgesel politikasında önemli yer tutuyor. Ülke, Taliban'ın 2001'de yönetimden alınmasına yardım etti ve o dönemden beri Afganistan'ın kurumları ve altyapısını şekillendirmede büyük rol oynadı. Afganistan'a bölgede en büyük yardımı sağlayan ülke durumunda. Hindistan, Afganistan'a on milyarlarca dolar yatırım yaptı. Bu yatırımların arasında büyük altyapı projeleri ve maden sektörüne yönelik harcamalar yer alıyor.

Ayres, "Hindistan çok şey yaptı ve fazlasını da yapabilir. Afganistan'ın çöküşünü engellemek için tavsiye verebilir. Hindistan'ın politik koalisyonlar, ihtilaflar ve sorunlar anlamında ciddi tecrübesi var. Bütün demokrasiler gibi Hindistan'ın demokrasisi de mükemmel değil, ama bölgede bu açıdan en tecrübeli ülke" yorumunu yapıyor.

Ancak Hindistan'ın Afganistan'daki rolü büyük ölçüde ülkedeki iktidara bağlı. Hindistan 1980'lerde Sovyet destekli hükümeti destekledi ve Taliban'ın yükselişiyle ilişkiler soğudu. Hindistan Trump'ın yakınlığını hoş karşılasa bile, ABD dış politikasının aracı olarak görülmekten korkuyor. Hindistan, Soğuk Savaş döneminde Sovyetler Birliği ile kötü ilişkilerine ve ABD ile şu anki yakınlaşmasına rağmen, dış politikasını bağımsız olarak görüyor ve kendi çıkarlarına göre hareket ettiğini savunuyor. Hindistanlı siyasetçiler ABD'nin bir noktadan sonra bölgeyi terk edeceğini ve Afganistan çevresindeki ülkeler ile devlet dışı aktörleri boşluğu doldurmak için kullanacağının farkında.

Son olarak, Afganistan'ın bütün komşuları için geçerli olan bir durum var: ABD bölgeyi terk edeceği zaman, Afganistan'ın geleceği için savaşacak olanlar Afgan halkı, hükümeti ve militanları olacak.

Kaynak: Krishnadev Calamur / TheAtlantic