Bir defa bu dizide öyle uç bir gerçeklik iddiası yok. Bu dizide mevzu, bir insanın kendi iradesiyle, hafızasını iş hayatı ve özel hayatı şeklinde ikiye ayıran bir sistemin parçası olunduğunda neler yaşayabileceği...
Dan Erickson'ın yazıp Ben Stiller'ın yönettiği, başrollerini Adam Scott, Britt Lower ve Patricia Arquette gibi oyuncuların paylaştığı bu 9 bölümlük Apple Tv dizisi usul usul akıyor ama sizi ekranda tutan bir tempoyla ilerlerken tam yerinde çarpıcı dönüm noktalarıyla müthiş bir ilk sezon sunuyor...
HERKESİN İŞE VE ÖZEL HAYATA DAİR ANILARI VAR
Severance, iş ve günlük hayat dengesini tamamen değiştirmek üzere, işe ve özel hayata dair anıları iki bölüme ayıran operasyonlar gerçekleştiren bir şirket olan Lumon Industries'de yaşananlara odaklanıyor.
Çalışanlar bu ayırma işleminin nasıl olacağını ve bunun sonuçlarını bilerek başlıyor ki işe başvurmalarının asıl sebebi de bu:
"Günlük hayatlarında yaşadıkları sorunlardan, hayattan zevk almalarını engelleyen etkenlerden "8 saat" de olsa uzaklaşabilmek, bir nevi beyinlerini düğmeye basarcasına iş süresi boyunca uyku modunda kalmak..."
"EVE İŞ, İŞE EV GETİRME DERDİNDEN KURTULMAK"
Eve iş, işe ev getirmemek, tam anlamıyla günümüz hayat tarzının da şikayet konularından... Hayatta herkesin kendince pay çıkaracağı bir takım olumlu-olumsuz sonuçlanan "dersler" var... Dizide anlatılan süreçte ise bir bedende iki kişilik ortaya çıkarmaya başlıyor: Gerçek ve kişinin özünde bildiği benlik bir yanda, kurumsal/iş hayatındaki rolüyle kendine biçip 'giydiği' ikinci benlik diğer yanda! Dizide bu kişilikler “iç” ve “dış” benlik olarak adlandırılıyor.
Şahsen ayrıntılar da dikkat çektiği için sözkonusu benlik dönemeçlerindeki kritik noktaları izlerken bu çok iyi yazılmış senaryoyu parça parça çözümlemenin izlemekten daha zevkli olduğunu düşündüğümden pek ayrıntıyla değinmeyeceğim; dizinin biraz da sinematografisi ve diğer önemli yönlerinden bahsedeceğim.
DİZİYE BAŞLARKEN DİKKAT...
Yeşil, mavi ve beyazın ağırlıkta olduğu renk paleti yeri geldiğinde izleyicide gerginlik sebebi olurken, ofisin dışında kış tonlarının örtüldüğü şehirle insanın içini ısıtan bir atmosfer oluşuyor.
Simetriye de özellikle dikkat edildiği anlaşılan çekimleriyle dizi Wes Anderson'ı anımsatırken Intro'sunda dizinin konusunu ve havasını mükemmel bir biçimde tasvir eden animasyonuyla da etkileyici. Üstelik dizinin içinde de sık duyulabilen Intro müziği de bu etkiyi derinleştiriyor.
DEVAMINI İSTEYECEKSİNİZ!
Özetlemek gerekirse... ilginç konusuyla ilk bölümünden itibaren seyirciyi içine çeken, her insanın yaşadığı veya yaşayabileceği, ve bu yaşadıklarından kaçış noktası bulabilmek için harekete geçeceği, herkesçe kabullenilmese de böyle bir uygulamanın o kişiye, hatta kişilere, neler yapabildiğini görmek hiç de fantastik olmasa gerek...
Dizin konusuyla kalmayıp karakterleriyle de içten bir bağ kurabildiğimiz, kendi benliğimizden de bir şeyle bulabildiğimiz son bölümleri de aştıktan sonra hikâyenin ara vermeden devam etmesini isteyeceğiniz türden bu nefes kesici diziye bir göz atmanız şiddetle tavsiye edilir.