Nuri Bilge Ceylan İsrail sitesine konuştu: Filmlerimle meydan okuyorum
Arava Uluslararası Film Festivali'nin kurucusu ve direktörü Eyal Shiray'in onur konuğu olarak davet ettiği yönetmen Nuri Bilge Ceylan, İsrail sitesi Haaretz'e konuştu

Oluşturma Tarihi: 2022-11-28 20:43:06

Güncelleme Tarihi: 2022-11-28 20:43:06

Ödüllü yönetmen Nuri Bilge Ceylan, İsrail'in Arava bölgesindeki Ashush Tabiatı Koruma Alanı'nda 9-19 Kasım 2022 tarihleri ​​arasında düzenlenen Arava Uluslararası Film Festivali münasebetiyle İsrail'e davet edildi.

Burada Hareetz sitesinden Nirit Anderman'a konuşan 63 yaşındaki yönetmen/senarist/fotoğrafçı, filmlerinin neden uzun olduğuna, seyircilerin buna tepkisine ve yeni film projesine ilişkin konuştu...

CEYLAN'IN FİLMLERİ NEDEN ÇOK UZUN?

Gazeteci Anderman, festival sahasındaki bir çadırda görüştüğü Ceylan'ın filmleriyle ilgili "Filmleri çok uzun. Netflix ve TikTok çağı için oldukça hantal" derken 2011 yapımı başyapıtı “Bir Zamanlar Anadolu'da”nın 157 dakika, Cannes Film Festivali'nde Altın Palmiye kazanan “Kış Uykusu”nun 196 dakika, 2018'deki en son projesi "Ahlat Ağacı"nın ise 188 dakika sürdüğünü yazdı.

"FİLMLERİ DÜNYAYI GÖRDÜĞÜM GİBİ YAPIYORUM"

Yönetmen Ceylan, Hareetz'te yayınlanan röportajda şöyle konuştu;

“Bazen bu kadar uzun film izlemek zor geliyor, bunun farkındayım ama bu devirde hayatın hızı bana göre değil, o yüzden çektiğim şey bir nevi ona karşı bir isyan. Filmleri dünyayı gördüğüm şekilde yapıyorum. Neyse ki hala bu tür filmlerle ilgilenen insanlar var. Elbette azınlıktalar ama ne yapabilirim? Benim tempom bu.”

"FİLMLERİMLE MEYDAN OKUYORUM"

"Evet elbette. [Bu kadar uzun filmler yapmak] benim için bir meydan okumak. Zorluklar beni motive eden şeyler. Film çekerken bir meydan okumaya ihtiyacım var. Ve akıntıya karşı yüzdüğümü hissedersem, bu bana tatmin duygusu veriyor, beni motive ediyor, o filmi yapmam için bana enerji veriyor. Tabii ki, sürekli olarak onları kısaltmam tavsiye ediliyor, ama neyse ki kimse beni bunu yapmaya zorlayamadı çünkü beni koruyan anlaşmalarım var. Yine de, bana sürekli bunu yapmamı tavsiye ediyorlar."

“Fransız yapımcımla yaptığım bir anlaşmada mesela eğer yaptığım film X dakikadan uzunsa bana daha az ücret ödeyeceğine dair bir madde bile var. Ama aslında bu maddeyi öneren bendim, böylece daha özgür hissedecektim. Çünkü bu şekilde, eğer sonunda çok uzun bir film çekersem, en azından o bunda bir avantaj görecek.”

"FİLMLERİM HERKES İÇİN BİR KABUS"

"Sanatsal özgürlüğümü her zaman koruyabilmiş olmak benim ayrıcalığımdır. Bunun sebebi de film yapmaya para kazanmak için başlamamış olammdı. Bunu sadece yapacak başka bir şeyim olmadığı için yaptım ve motivasyonum tamamen sanatsaldı. Bu olmasaydı, üç saatten fazla süren filmler yapamazdım. Ve bugünün dünyasında bu çok zor bir şey: Festivaller nefret ediyor, seyirci beğenmiyor ve aynı şey festival jürileri, satış şirketleri, dağıtımcılar için de geçerli. Herkes için bir kabus.”

"BAZEN 90 DAKİKALIK FİLM 3 SAAT GİBİ UZUN GELEBİLİR"

"Neyse ki, filmlerimi seven bir azınlık var. Filmin süresi bir kişinin izleme deneyimine göre değişebilir. Bazen beğenmezseniz 90 dakikalık bir film size üç saatten uzun gelebilir ama sevdiğiniz bir filmi izlerken hiç bitmesin istersiniz. İlk filmlerim daha kısaydı ama daha çok insan ayağa kalkıp salonu yarıda terk etti. Şimdi filmlerim daha uzun, yaklaşık üç saat, ama bence tempoları daha hızlı. Ve daha az insan film ortasında ayrılıyor. Başlangıçta seyirciyi hiç düşünmüyorum. Elbette biliyorum ama bu konuda hiçbir şey yapmıyorum.”

"FİLMLERİMİ TANITMAKTAN, RÖPORTAJLARDAN HOŞLANMAM"

“Gerçek şu ki, filmlerimi tanıtmaktan bile hoşlanmıyorum. Başkaları yaptığında, benim için bir sorun değil ama ben bunu yapmaktan utanıyorum. Asla bir kişiye filmimi izlemesini söylemedim ve insanlara filmim hakkında ne düşündüklerini asla sormam. Herkes ne görmek istediğine kendisi karar verebilir. Röportaj yapmaktan da pek hoşlanmam.”

"Çünkü söyleyecek bir şeyim olmadığını hissediyorum, çok konuşmayı sevmem Gerçek hayatta sadece dinlemeyi tercih ederim. Temelde bu yüzden son film dağıtım şirketimden ayrıldım. Artık birlikte çalışmıyoruz çünkü benim çok fazla röportaj yapmaya isteksiz olmamadan hoşlanmadılar. Daha fazla röportaj yapmamı istediler, ben de reddettim ve sonra yollarımızı ayırdık.”

"Ahlat Ağacı'nı yazdığımda, Dostoyevski'nin Tanrı'yla çok fazla diyalog, konuşma içeren 'Ecinniler'ini okudum ve bunun beyaz perdede işe yarayıp yaramayacağını merak ettim. Bildiğiniz gibi filmde felsefi diyalog tehlikeli bir şeydir, ama ben denemek istedim, bu bir meydan okumaydı ve ben film çekerken meydan okumaları severim. Ancak çok fazla diyalog olduğunda, sinematik değerlerden taviz vermeniz gerekir."

"SEYİRCİYİ KIŞKIRTMAYI SEVİYORUM"

"Diyalogların işe yaraması için, örneğin sahne başına daha fazla kesme yapmalısınız, böylece daha iyi yürür. Ancak bu, üsluba biraz zarar verebilir, bu da benim için çok önemli. Şu anda sıradaki filmimi bitiriyorum. Ayrıca çok fazla diyalog içeriyor ve oldukça uzun. Şimdiye kadarki en uzun filmim olacak. Aslında üç saat 17 dakika, 'Kış Uykusu'ndan bir dakika daha uzun. Bunu yapmayı seviyorum. Size kolay gelmeyen filmleri seviyorum çünkü vizyonunuzu genişlettiğine inanıyorum. Ayrıca ilk seferinde beğenmediğim bazı filmlerin daha sonra favorilerim arasına girdiğini de biliyorum. Vizyonumuzu genişletmek için meydan okunması gerektiğine inandığım için sıkıcı olmaktan korkmuyorum. Seyirciye bir şekilde baskı yapmayı, onları kışkırtmayı seviyorum. Çok fazla diyalog veya uzun sahneler vs.. Onlara meydan okumanın bir yolunu bulabilirsem, yaparım.”