Dolar

34,5890

Euro

36,2765

Altın

2.986,10

Bist

9.648,32

'14 Ağustos'ta yaşananlar toplu katliamdı'

İhvan yöneticilerinden Abdulgaffar, 'Mısır'da 14 Ağustos 2013'te yaşananlar için gösteriye müdahale dememiz mümkün değil. Kan bağı, vatan ve din gözetmeyen şer güçlerinin yaptığı toplu katliamdı' dedi.

10 Yıl Önce Güncellendi

2015-08-16 12:53:45

'14 Ağustos'ta yaşananlar toplu katliamdı'

- Ülkenin seçilmiş ilk cumhurbaşkanı Muhammed Mursi döneminin önde gelen tanıklarından Müslüman Kardeşler Teşkilatı (İhvan) yöneticisi Eşref Abdulgaffar, iki yıl önce darbe yönetiminin demokratik taleplerle Rabia ve Nahda meydanlarına çıkan binlerce insana yönelik düzenlediği kanlı baskına giden süreci AA muhabirine değerlendirdi.

Abdulgaffar, Rabiatul Adaviyye Meydanı'nın, Temmuz 2013'teki darbeden sonraki eylemlerin merkezi haline gelmesini olumlu ve olumsuz yönleri olduğuna işaret ederek, "Bu, hem doğru hem de yanlış bir seçimdi. Doğru yönü, eylemlerin, askeri kışlaların merkezindeki bir meydanda düzenlenmesi, herkese tamamen barışçıl bir eylem yapıldığı mesajını veriyordu. Yanlış tarafı ise kendimizi acımasız, vahşi ve hiç beklenmedik bir katliamı gerçekleştirebilecek kişilerin insafına bırakmamız oldu" dedi.

Nahda Meydanı'nın da konumu itibariyle eylem için başarılı bir tercih olmadığını kaydeden Abdulgaffar, meydanın bir yanında hayvanat bahçesi, diğer yanında da park bulunduğunu ayrıca meydanın yakınlarında yer alan Kahire Üniversitesi'nde de yaz tatili nedeniyle öğrenci bulunmadığını dile getirdi. Abdulgaffar, söz konusu nedenlerden dolayı, Nahda Meydanı'nındaki eylemin zayıf kaldığı ve Rabiatul Adeviyye Meydanı'ndaki kadar güçlü olmadığını belirtti.

ihn

Gösteriler için Nahda Meydanı'nın seçilmesinin planlı olmadığını kaydeden Abdulgaffar, Haziran 2013'te Giza'daki Hatemu'l Murselin Camisi önünden başlayan ve Nahda meydanda son bulan yürüyüşün daha sonra meydanda oturma eylemine dönüştüğünü aktardı. Abdulgaffar şunları söyledi:

"Hiç kimse buranın barışçıl eylemlerin sonu olacağını hayal etmemişti. Gösteriler an be an canlı yayınlanıyordu. Göstericiler şiddete yönelik bir eylem hazırlığı içinde olsaydı görülürdü. Avrupa Birliği ile Afrika Birliği'nden gelen heyetler, gösteri alanını ziyaret etti ve darbe yanlısı medyanın yaydığı haberlerin aksine herhangi bir silah bulunamadı."

İhvan yetkilisi, o günü, "14 Ağustos 2013'te yaşananlar için gösteriye müdahale dememiz mümkün değil. Kan bağı, vatan ve din gözetmeyen şer güçlerinin yaptığı toplu katliamdı" sözleriyle değerlendirdi.  

Müdahale zamanının bilinmesine rağmen gösterileri düzenleyen yetkililerin, eyleme devam edilmesi konusunda ısrarcı olduğuna ilişkin eleştirilere Abdulgaffar şu sözlerle yanıt verdi:

"Nahda Meydanı'ndaki gösterileri ben organize ediyordum ve kesinlikle müdahalenin zamanını bilmiyordum. Eğer bilseydik kadın ve çocuklara haber verirdik. Sadece 14 Ağustos 2013'te sabah namazı vaktinde bazı kardeşlerimiz, eylemin yapıldığı yerin yakınlarında canlı yayın araçları olduğunu, doğal olmayan bir hareketlilik yaşandığını ve zırhlı araç ile buldozerlerin bulunduğunu anlattı."

Göstericilere müdahale halinde uygulanacak plana ilişkin ise Abdulgaffar, "Planımız, gösterilerin yapıldığı Kahire Üniversitesi Mühendislik Fakültesi'nin kapılarının açılması idi. Plan gerçekleşti de. Bu plan o gün ölü ve yaralı sayısının azalmasına yardımcı oldu" dedi. 

Abdulgaffar, oturma eyleminin en yaygın demokratik protesto şekli olduğuna dikkati çekerek, " Rabia ve Nahda meydanlarındaki protestocular, yüzde 52 oyla gelen Mursi'nin anayasal hakkı olan 4 yıllık sürenin tamamlamasını talep ettiler. Eğer zamanı iki yıl geriye almak mümkün olsaydı, devrimciler,Rabiave Nahda meydanlarında darbecilere karşı aynı tutumu sergilerdi" ifadelerini kullandı.

"Erken seçim reddedilmedi"

Abdulgaffar ayrıca, iddia edildiği gibi Mursi'nin erken seçimi reddetmediğini belirterek, "Anlatılmayan çok şey var. Mursi döneminin Yerel Kalkınma Bakanı ve İhvan Rehberlik Konseyi Üyesi Muhammed Ali Beşir, Mursi'ye bazı önemli şahsiyetlerden 'Hişam Kandil hükümetinin istifa etmesi, geçici hükümet kurulması ve erken seçim yapılması gibi talepleri' içeren mesajlar taşıdı" diye konuştu.  

Mursi'nin bu talepleri onayladığı ve Sisi ile Kandil'e ulaştırdığını ifade eden Abdulgaffar, "Ancak Sisi ve askeri konsey liderleri ABD, İsrail ve Körfez ülkeleriyle anlaşmıştı. Onlar, darbe yapma niyetindeydiler ve yaptılar" ifadelerini kullandı. 

"Gerçek demokratik sistemin gölgesinde bu gösterilerden bir sonuç alınması gerekirdi. Ancak uluslararası toplum, 'İslamcı'ları yönetimden uzaklaştırmak için anlaşmıştı" diyen İhvan yetkilisi, batının, Mısır'daki darbe sürecinde Ukrayna'da gösterdiği gibi bir tutum sergilemediğine dikkati çekti. Abdulgaffar, "Ukraynalılar, devlet başkanının görevinden uzaklaşması için eylem yaptıklarında devlete karşı silah kullandı. 46 gösterici ölünce dünya ayağa kalktı. ABD ve Avrupa hemen müdahale etti ve göstericilere destek oldu. Mısır'da ise yüzlerce kişi şehit oldu, onlar ise katilin yanında yer aldı ve onunla işbirliği yaptı" şeklinde konuştu.

SON VİDEO HABER

Türkiye'nin ilk kuantum bilgisayarı 'QuanT'

Haber Ara