3 Türk'e devlet nişanı
Bulgaristan'da 1989 yılında yıkılan komünist Jivkov rejimine karşı direnişin öncülüğünü yapan üç Türk'ü devlet nişanıyla ödüllendirildi...

Oluşturma Tarihi: 2015-06-10 02:37:33

Güncelleme Tarihi: 2015-06-10 02:37:33

Anadolu Ajansı'nın haberine göre; Hükümetin teklifi üzerine Cumhurbaşkanlığı köşkünde düzenlenen törende Mustafa Ömer, Yusuf Babekoğlu ve Ali Ormanlı'ya "Onurlu Yurttaşlık Görevi" devlet nişanı verildi.

Cumhurbaşkanı Plevneliev, 10 Kasım 1989 tarihinde çöken Jivkov döneminin, 26 yıl önce Türk ve Müslümanların direnişi ile başlayan, "Mayıs Olayları" olarak bilinen hareketle sona erdiğini söyledi.

Plevneliev, eski rejimin zorla isimlerini değiştirmeye, dinini yasaklamaya çalıştığı bir dönemde Bağımsız İnsan Hakları Koruma Derneği ve Demokratik İnsan Hakları Ligi gibi Türklerin kurduğu örgütlerin cesur bir mücadele verdiklerinin altını çizdi.

Hiç bir totaliter idarenin halkın ruhu ve iradesinden daha güçlü olmadığını belirten Plevneliev sözlerini şöyle sürdürdü:

"Eğer bugün eski totaliter rejim ile ilgili gerçekleri açık olarak konuşabiliyorsak, bunu baş eğilmeden adaletsizlikle mücadele veren o Bulgaristan vatandaşlarının gösterdiği cesaretleri sayesinde yapabiliyoruz. Demokrasimiz varlığı, önemli ölçüde bugün saygıyla ödüllendirdiğimiz bu kişilerin totaliter eziyet mekanizmalarına karşı mücadelesine borçludur. Mayıs olaylarına katılan o 30 bin kişilik hareket demokrasinin gelmesini sağladı" dedi.

Cehennemi yaşadık

Bulgaristan'da 1988 yılında kurulan Demokratik İnsan Hakları Ligi'nin Başkanı Mustafa Ömer, tören sonrası yaptığı açıklamada kendisi ve ailesinin maruz kaldığı eziyetleri anlattı.

"Adlarımızın zorla değiştirilmesi bir cehennemin dibiydi" diyen Ömer, kurdukları örgütün komünizme karşı direnişi başlatan en büyük teşkilatlardan biri olduğunu söyledi.

Memleketi olan Güneydoğu Bulgaristan'daki Koşukavak (Krumovgrad) kentinde 5, ülke genelinde ise 50'ye yakın kişinin öldürüldüğü direniş olaylarında bir çok insanın sürgün edildiği, dövülerek sakat bırakıldığını anlatan Ömer sözlerini şöyle sürdürdü: 

"Komünistlerin siyasi polisleri beni öldürmeye çalıştılar. Başaramayınca dönemin parası ile 200 bin leva rüşvet teklif ederek satın almaya çalıştılar. Ancak hareketimizin adı Batıda duyulmuştu, dışarıdan destek alıyorduk. Yargılamak istediler, ben de yabancı basını getiririm dedim. Sonunda beni yurt dışına kovdular. Türkiye'ye oradan da Paris'e gittim. Mücadeleme devam ettim."

Ömer, Ligin Başkanı olarak her türlü bölücülük ve terör eylemlere hayır diyerek, Hür Avrupa Radyosu'ndan devletin kendi halkını yabancılaştırmasına karşı çıkarak hak ve özgürlük için mücadele verdi.

Üçüncü nesil Belene mahkumu

Cumhurbaşkanı Plevneliev'in elinden nişanını alan Yusuf Bebekoğlu da dedesi ve babasından sonra ülkenin kuzeyindeki Belene Toplama Kampı'nda hapis yatmış olan "üçüncü nesil mahkum" olduğunu belirtti.

Halen Ankara Üniversitesi Dil Tarih ve Coğrafya Fakültesinde Öğretim Görevlisi olan Yusuf Babekoğlu  ülkenin Doğusundaki Varna bölgesinde, 1988 yılında kurulan Bağımsız İnsan Hakları Koruma Derneği'nin başkan yardımcısı olarak görev yaptığı gerekçesiyle önce okuduğu üniversiteden atıldı, ardından sürgün edildi.

"Bizim muhalefetimiz, aslında Bulgaristan'ın insan hakları için mücadele veren en radikal muhalefetiydi" diyen Babekoğlu, "Er veya geç gerçekler ortaya çıkar, hak yerini bulur" ifadesini kullandı.

Dedesinin bir süre Belene'de mahkum olduktan sonra babasının da oraya yollandığını anlatan Babekoğlu, "1985 sonrası bir yıl babamdan haber alamamıştık. Yaşayıp yaşamadığın bile bilmiyorduk" diye konuştu.

Bulgaristan'daki Mayıs Olayları'nın zemini yaratan bir direniş ağı oluşturan Babekoğlu, yurt dışına kaçmaya çalışırken yakalanarak, Belene kampına yollanmış. Eski rejim, iradesini kıramayacağını görünce kendisini sınır dışı ederek Avusturya'ya göndermiş.

Bulgaristan'daki o dönemle ilgili hala bir çok gerçeğin halktan saklandığını paylaşan Babekoğlu, "Umutluyum. Türk ve Müslümanlar eninde sonunda haklarını elde edecek. Bazı çevreler mani olmasına rağmen bu haklarına tam olarak kavuşacaklar" dedi.

Bulgaristan hükümeti tarafından ödüle laik görülen Demokratik İnsan Hakları Ligi'nin Başkan Yardımcısı Ali Ormanlı ise törene katılamadı.

Todor Jivkov dönemi

Bulgaristan'ın devrik diktatörü Todor Jivkov rejiminin 1985 yılında Türk ve Müslümanlara karşı giriştiği asimilasyon kampanyası sonucu ülkede özüne ve dinine sadık kalan çok sayıda insan mahkum edilmiş ya da sürgüne yollanmıştı. Rejimin yıkılmasına neden olan azınlığın iradesini kıramayan rejim, iktidardan düşmeden önce 450 bin kişiyi Türkiye'ye göçe zorlamıştı.