Almanya'nın, Suriye'nin kuzeyindeki siyasi süreç ve IŞİD ile mücadelede aktif bir rolü bulunduğuna dikkati çeken Jeffrey, ancak Almanya'dan askeri anlamda daha fazla destek beklediklerini ifade etti.
Jeffrey, ülkesinin, Anti-IŞİD koalisyonundaki partnerlerinden, daha fazla görev yapabilecek gönüllüler aradığına işaret ederek, "Almanya'nın bu konuda daha fazla şeyler yapacağını umuyoruz" ifadesini kullandı.
Talep edilen askerlerin savaş birliği olmasının temel öncelikleri olmadığın ifade eden Jeffrey, "IŞİD, en iyi Suriye'deki yerel güçler ile püskürtülebilir. Ancak hava desteği, lojistik, eğitim ve teknik yardım konularında belirli bir uluslararası güce ihtiyaç var" değerlendirmesinde bulundu.
James Jeffrey, istenen askeri misyonun, Suriye'nin kuzeyinin istikrarı için görev yapacağını vurgulayarak, "İstikrar olmazsa IŞİD veya diğer gruplar geri gelirler. Biz IŞİD'i tam olarak imha etmek istiyoruz. Biz Suriye'de BM tarafından yönetilen bir siyasi reform sürecine girilmesini ve İran'ın ülkeden tamamen çekilmesini istiyoruz" diye konuştu.
Suriye'nin kuzeyinde bulunan ABD askerlerinin çekilmesinin ardından, ikame edilecek Alman ya da diğer başka ülke askerlerinin, savaşacak kabiliyetlerinin de olması gerektiğini kaydeden Jeffrey, "Askerler kendilerini savunmaya hazır olmalılar. Askerlerin ağır makineli silahlar ile bazukaları ve benzeri silahları olacak. Ancak hücum edecek birlikler Suriyeli güçlerden oluşacak" açıklamasında bulundu.
(James Jeffrey)
Berlin'de hükümet temsilcileriyle konuyu görüştüğünü açıklayan Jeffrey, "Almanlar düşünüp ne yapabileceklerine bakacaklar" ifadesini kullandı.
Jeffrey, askeri operasyonların Almanya'da nasıl karşılandığını bildiklerini de dile getirerek, "Biz Alman tarihini 1933 yılından bu yana biliyoruz. Almanların, her bir askeri angajmanı ne kadar titiz mülahaza ettiklerini de. Ancak böyle bir karar vermek hiçbir ülke için kolay değildir" şeklinde konuştu.
ABD'li diplomat, IŞİD saflarında savaşmak için Suriye'ye giden Avrupalıların durumu hakkında, ABD'nin Avrupa'dan farklı düşündüğüne işaret ederek, söz konusu kişileri Avrupalıların ülkelerine kabul ederek, haklarında bir iddia olması durumunda adli süreci işletmeleri gerektiğini belirtti.