ABD Dışişleri Bakan Yardımcısı: Menbic'te Türkiye ile beraber çalışıyoruz
ABD Dışişleri Bakan Yardımcısı Antony Blinken, CNN Türk'ten Büşra Arslantaş'ın sorularını yanıtladı.

Oluşturma Tarihi: 2016-06-19 00:31:38

Güncelleme Tarihi: 2016-06-19 00:31:38

TİMETURK I HABER MERKEZİ

Blinken, ABD Türkiye ilişkileri, Suriye'deki iç savaş ve terörle mücadele konularında açıklamalarda bulundu. Bakan Yardımcısı, Şam Cephesi sözcüsü Muhammed Ahmed'in “ABD'nin hedefi, Azez-Cerablus bağlantısını sağlamak ve bu bölgeyi PYD'ye teslim etmek" iddialarına da yanıt verdi.

İSRAİL-TÜRKİYE İLİŞKİLERİ

Hem Türkiye'nin hem de İsrail'in ilişkileri normalleştirmeye çalışma yönündeki çabalarını güçlü şekilde destekliyoruz. Her iki ülke de ABD'nin yakın ve güçlü dostları ve dostlarımızın da birbirleriyle anlaşıyor olması elbette bizim yararımıza. Ancak, İsrail ve Türkiye arasında güçlü bir ilişki olmasının fayda sağlayacağı birtakım ortak zorluklar da söz konusu. Bu nedenle bu çabaları destekliyoruz; ancak bu konu, benim ziyaretimin bir parçası değildi. Fakat her iki ülkenin de ilişkileri iyileştirme yönünde göstermekte olduğu çabaların meyve vermesini ümit ediyoruz.

ABD ve TÜRKİYE "TERÖR MAĞDURU OLMAK" KONUSUNDA BENZİYOR

ABD ve Türkiye, terörle mücadelede birlikteler. Ancak maalesef, terör mağduru olma konusunda da birleşmiş bulunuyoruz. PKK'nın ve de DAEŞ'in sergilediği terör nedeniyle İstanbul'da, Ankara'da ve ülke genelindeki diğer yerlerde yaşadığınız acılar dolayısıyla Türkiye'ye ve Türk halkına bizler de kendi taziyelerimizi iletiyoruz.

TERÖRLE MÜCADELEDE BİRLİKTE ÇALIŞMAMIZ ÖNEMLİ

Belirttiğiniz gibi, biz bu konuda en son örneği Orlando'da yaşadık. Bu nedenle de şu anda yaptıklarımızı sürdürmemiz, yani terörle mücadelede beraber çalışmamız son derece önem taşıyor. Dünya çapında pek çok ülke için öncelikli tehdit konumunda olan DAEŞ ile mücadelede önemli bir başarı ve ilerleme kaydediyoruz. DAEŞ'in bir zemin, bir halifelik kurmaya çalıştığı Irak ve Suriye'de artık savunmada olduğunu ve her geçen gün alan kaybettiğini görüyoruz. Irak'ta bundan sadece bir yıl önce DAEŞ'in kontrolü altında bulunan toprakların neredeyse yüzde ellisini geri aldık; Suriye'de ise bu yüzde 20 civarında. Bu çok önemli; çünkü DAEŞ, Suriye ve Irak'ta yenilgiye uğratılırsa, ki uğratılacak; bütün temelini kaybetmiş olacak ve bir evin temeli ortadan kaldırıldığında, o ev çöker. DAEŞ, aralarında ABD'de saldırılar düzenleyen kişilerin de bulunduğu bireyleri cezbediyor, çünkü onun başarılı olduğunu, ileriye gittiğini ve çok iyi bir durumda olduğunu düşünüyorlar. Yürüttüğümüz çabalar sayesinde durumun böyle olmadığını gördüklerinde, çok daha az sayıda insanın terör eylemi düzenleme fikrinin cazibesine kapılacağını düşünüyorum. ABD'de, Türkiye'de ve diğer yerlerde bütün olarak bakıldığında teröre karşı son derece iyi bir ilerleme kaydediyoruz. Fakat aynı zamanda dürüst olmamız da gerekiyor; eğer tek bir kişi başka insanları öldürmek için kendi hayatını vermeye hazırsa, hiçbir ülke bu duruma karşı tamamıyla etkili olamaz. Ancak, bu tür eylemleri gerçekleştirenlerin şehit değil katil oldukları dünya çapında yayılan bir anlayış haline gelmeli. İnsanlarımızın güvenliğini sağlamak hükümetlerimizin görevi, beraber çalışarak yaptığımız şey de bu.

MENBİC'TE TÜRKİYE İLE BERABER ÇALIŞIYORUZ

Aslına bakarsanız Menbiç'te beraber çalışıyoruz ve bu çok önemli bir operasyon. Türkiye ile Suriye arasındaki sınırın bir süredir DAEŞ'in kontrolü altında bulunan bir kısmı var. DAEŞ bu bölümü yabancı savaşçıları Suriye'ye sokmak ve savaşçı tedarikini tazelemek için kullanmanın yanında, eğitimlerini tamamlayan söz konusu savaşçıları ve teröristleri Türkiye'de, Avrupa'da ve ABD'de saldırılar düzenlemek üzere Suriye'den çıkarmak için kullanıyor. Bizler, hem batıdan doğuya doğru hareket ederek batı yönünden, hem de kuzeye ve batıya doğru hareket ederek doğu ve güney yönünden bu sınırı kapatabilmek için birlikte bir operasyon ortaya koyduk. Söz konusu operasyon gerçek anlamda başarı elde ediyor ve ABD ile Türkiye arasındaki koordinasyon ve işbirliğinin bir sonucu.

TÜRKİYE'NİN PKK KONUSUNDAKİ ENDİŞELERİ...

DAEŞ'in teşkil ettiği tehdidi ortadan kaldırma konusunda olabildiğince etkili olmaya çalışıyoruz. Öte yandan, Türkiye'nin PKK konusundaki endişelerine karşı son derece hassasız; ve esasında, Türkiye'nin çabalarını destekliyoruz, bilhassa da PKK'ya terör eylemlerine son vermesi, silahlarını bırakması ve maalesef kalkmaya karar verdiği müzakere masasına geri dönmesi yönünde defalarca çağrıda bulunduk. Yani, PKK konusunda Türkiye ile dayanışma içerisinde hareket ediyoruz.

AĞIRLIKLI OLARAK ARAP KUVVETLEİRYLE ÇALIŞIYORUZ

Suriye'de ağırlıklı olarak Suriyeli Arap kuvvetleriyle çalışıyoruz ve her halükarda, dediğim gibi, bizim ve Türkiye için kritik nokta ve müşterek menfaatimiz DAEŞ'i mağlup etmekte mümkün olduğunca etkili ve hızlı olabilmek. Suriye'de buna odaklanmış durumdayız ve yine belirttiğim gibi bu konuda büyük başarı elde ettik. Bu tehdit ortadan kaldırıldığında, güvenlik durumu her iki taraf için de çok çok daha iyi hale gelecek.

ÖSO'NUN "ABD GÜVENLİ BÖLGEYİ PYD'YE VERECEK" İDDİASI

Hiçbir grubun Suriye'nin doğasını değiştirip kendi siyasi çıkarlarını ilerletmek adına Suriye'deki durumdan yararlanmasını desteklemiyoruz. Birleşik, toprak bütünlüğü korunan ve kendi birleşik milli egemenliğine sahip bir Suriye'den yanayız. Hedeflediğimiz amaç bu.

- Yani, Menbiç operasyonunun ardından YPG kuvvetleri burayı terk edecek?

En önemlisi, ilk olarak, Suriye'de yürütmekte olduğumuz operasyonların DAEŞ'in yenilgisi ve ortadan kaldırılmasıyla sonuçlanması. Zorluklardan biri bu ve üstesinden gelmek için birlikte çalışıyoruz. Ancak Suriye'de kritik bir başka zorluk daha var, o da Esad rejiminden uzak bir siyasi geçiş dönemi için gerekli koşulları yaratmak. Çatışmaların durdurulması ve daha fazla kişiye insani yardım ulaştırma konularında beraberce bu kadar sıkı çalışmamızın sebebi bu; ki böylelikle müzakerelerin ilerlemesi için gereken koşullar sağlanabilsin. Tüm halkının menfaatlerini temsil eden, ancak toprak bütünlüğü bozulmamış birleşik bir devlet olmayı sürdüren, tamamen egemen, kurumları işlevlerini hala yerine getirebilen bir Suriye'ye bu şekilde ulaşabiliriz. Türkiye ile de ortak hedefimiz bu ve her iki zorlukla da aynı anda uğraşmak zorundayız.

PKK'YA AÇIK ÇAĞRI

Her hükümetin ilk yükümlülüğü halkının güvenliğini sağlamaktır; PKK ise terör ve şiddet eylemleri gerçekleştirerek, ülke çapında Türk halkının güvenliğini tehdit ediyor. Bu nedenle PKK'ya şiddete son vermesi, teröre son vermesi, silahları bırakması ve Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın müzakere masasında çözüm aramaya dair ileri görüşlü liderliğiyle oluşturulan sürece geri dönmesi yönünde son derece açık çağrılarda bulunduk. Maalesef, PKK bu süreci terk etme ve şiddete dönme yönünde son derece yanlış bir karar verdi.

Türkiye ile lişkimizin en büyük özelliklerinden biri de farklılıklarımız olduğunda bunları konuşmamız, bazen bunlar üzerinde tartışmamız ve bunlar üzerinde çalışmamız. Fakat, en önemli nokta Türkiye'nin karşılaştığımız pek çok zorluğun ortasında yer alması ve bu zorlukları birlikte göğüslemek için çalışıyor olmamız. Ancak tekrar söylemek gerekirse, farklılıklarımız olduğunda bunlar hakkında açık davranıyoruz. Bugünkü görüşmelerimiz de böyle bir mahiyete sahipti. Bu, devam eden bir diyalog. Eminim ki, Türkiye'nin ABD hakkında hayal kırıklığına uğradığı zamanlar vardır; ABD'nin de Türkiye'ye dair hayal kırıklığı yaşadığı zamanlar vardır. Fakat temelde yatan unsur, hakkında çok güçlü duygular beslediğimiz bir ortaklık, dostluk ve ittifaktır.

TÜRKİYE-ABD ARASINDAKİ EN BÜYÜK ANLAŞMAZLIK

Konuşma özgürlüğü, ifade özgürlüğü, toplanma özgürlüğü konularıyla ilgili olarak Türkiye'nin son dönemde yöneldiği istikamete ilişkin endişelere sahip olduğumuzu söylemeliyim. Türkiye gibi güçlü bir demokrasinin temelinde bu temel haklara saygı yatar ve sadece görüşlerini ifade ettikleri için tutuklanan veya kovuşturmaya uğrayan insanlar gördüğümüzde bu bir sorun teşkil eder.

FETHULLAH GÜLEN KONUSU

- İki ülke arasındaki bir diğer konu da Fethullah Gülen ve Türkiye'nin Fethullah Gülen'in sınır dışı veya iade edilmesi yönündeki talebi. Bu konuyla ilgili herhangi bir gelişme var mı? Türk makamları bu konuyu bugünkü görüşmelerde bir kez daha gündeme getirdi mi?

Bakan Yardımcısı Blinken: Varsayımsal durumlar veya sorular üzerine spekülasyon yapmayacağım. ABD'den herhangi bir konuyla veya Türkiye'nin herhangi bir endişesiyle ilgili olarak hukuki kanallar yoluyla bir talepte bulunulursa, buna büyük ciddiyetle yaklaşırız ve son derece dikkatli şekilde ele alırız.

BAŞKANLIK SİSTEMİ

Bu bizim yorum yapacağımız bir konu değil, Türk halkının vereceği bir karar. Biz kendi sistemimize değer veriyoruz ve bu sistem bizim için iyi bir şekilde işliyor. Ancak her ülke kendi kararını kendisi vermek durumundadır ve bu gerçekten Türk halkına bağlı bir konu.

İSLAMOFOBİNİN YÜKSELMESİ

Bu benim kendi ülkemde, Avrupa'da ve dünyanın diğer yerlerinde olan bir endişe. Ancak iki noktayı belirtmek isterim: Birincisi, ABD'de olağanüstü derecede canlı bir Müslüman toplumuna sahibiz. Aslında topluluklar demem gerekir, çünkü dünyanın pek çok farklı yerinden geliyorlar. ABD'nin gerçek gücü, başarımızın temelinde yatan nokta de ülkemizdeki çeşitlilik. Müslüman Amerikalılar da bu çeşitliliğin hayati derecede önemli bir parçası ve bir toplum veya topluluklar olarak inanılmaz derecede başarılı oldular. Sanırım, Başkan Obama'nın, herhangi bir grubun din, etnik köken veya başka bir şey üzerinden basmakalıp düşüncelerle değerlendirilmesini içtenlikle reddettiğimize dair yaptığı son derece güçlü ve etkili konuşmayı dinlediniz. Bunu içtenlikte reddettik. Bence endişe etmek için sebep var; ancak en azından ABD'de, ABD'li yurttaşlarımın çoğu çeşitliliğimizin gücüne kuvvetli şekilde inanıyor. Ve belirttiğim gibi, ABD'deki Müslümanlar sahip olduğumuz topluluklar içinde en başarılı olan ve en çok gelişenler arasında; ve bunun böyle olmaya devam edeceğine de eminim.