Kaşıkçı cinayeti ve ülkesinde muhaliflere karşı uyguladığı baskı ve tutuklamalarla uluslararası kamuoyunda büyük tepki çeken ve imajı zedelenen Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed Bin Selman'a, bir ABD gazetesinden ağır eleştiriler geldi.
Amerikalı yazar Walter Russell Mead, Prens Muhammed Bin Selman'ın kişisel hedeflerine ulaşmak için din ve ilkelerini satmaya hazır olduğunu söyledi.
SELMAN, ÇİN'İN UYGUR
TÜRKLERİNE UYGULADIĞI
BASKILARI HAKLI BULDU
The Wall Street Journal'da yayınlanan son bir makalede, yazarın Çin'e yaptığı son ziyaretinin Pekin'de bir milyondan fazla
Uygurlu Müslüman Türk'ün Çin yönetimi tarafından bastırılması ve zulmüyle aynı zamana denk geldiğini, ancak Bin Selman'ın Çin'in iç güvenliğini kendi yolunda koruma hakkını savunduğunu söyledi.
Bin Selman Pekin ziyaretinde Çin ile iki ülke arasında yaklaşık 30 milyar dolar değerinde anlaşma imzaladığını açıkladı. Yazar, Suudi Arabistan'ın Çin'in iç güvenliğini kendi isteğine göre koruma ihtiyacına saygı duyduğunu ve Suudi petrolünün Avrasya'ya aktarılmasını kolaylaştırmak amacıyla Müslüman tutukluların gözaltı kamplarına taşınması için Çin'in de dahil olduğu Suudi petrolünün Avrasya'ya aktarılmasını kolaylaştırmak için adımlar atıldığını yazdı.
Amerikalılar için, Çin-Suudi yakınlaşmasındaki en önemli şey değişebilecek ilkelerin değişimi değil, önemli olan Washington'un Ortadoğu'daki stratejisini bu çelişkiler ve siyasi örtüşmeler altında nasıl inşa edebileceği…
Yazar, Amerika'nın dış politikasının, Beyaz Saray ile Kongre arasındaki etkileşimin bir karışımı olduğunu ve aynı zamanda yürütme organı aracılığıyla oluşturulan çeşitli çıkarların olduğunu söylüyor.
KONGRE İLE BEYAZ SARAY
FARKLI DÜŞÜNÜYOR
İstanbul'da Suudi Konsolosluğu'nda işlenen gazeteci Cemal Kaşıkçı cinayetinde Kongreye verilen tepki Beyaz Saray'ın tepkisinden daha büyüktü ve Kongre'nin Yemen'deki Suudi savaş stratejisine dair şüphesi de devam ediyor.
Kongre, Bin Selman'ın yakın ortakları da dahil olmak üzere, Kaşıkçı cinayetinde yer alan Suudilere yaptırımlar uygulamak istedi; Suudi seçmenler, ABD ile istikrarlı bir ortaklığa olan inancını yavaş yavaş kaybetti ve Başkan Trump'ın baskıya teslim olmasından korktu.
Yazar, gazeteci Kaşıkçı'nın ölümü nedeniyle ABD'nin Suudilere yaptırımlar uygulamasının, dış politika değil, yalnızca bir ahlaki saflaştırma eylemi olduğunu belirterek; esas sorunun Amerikalıların Riyad'da değişim için değil, kendilerini nasıl hissettiği ile ilgili olduğunu söyledi.
ABD yönetimimin Veliaht Bin Selman'a kapıları kapatması halinde ise, Selman'ın Moskova, Yeni Delhi ve Pekin'e gidebileceğini ileri sürdü.
SELMAN KENDİ ÇIKARLARINI ÖNDE TUTUYOR
11 Eylül saldırısından yirmi yıl sonra, ABD'nin hâlâ Ortadoğu'da politika ve stratejisine sahip olmadığını belirten yazar; Başkan Barack Obama'nın İran'la olan stratejisi, Trump'ın Suudi Arabistan ve İsrail ile olan siyasetinden çok farklı olduğunu yazdı.
Amerikalı yazar Walter Russell Mead, Bin Selman'ın Müslüman Uygur halkının sıkıntılarını gidermek yerine, kendi kişisel çıkarlarını ön planda tuttuğunu da söyledi.