Sabah'tan İsa Tatlıcan'a konuşan Üstün, Donald Trump'ın bu kadar yalnız kalmayı beklemediğini söyledi.
Trump'ı Kudüs kararını almaya iten iç politikadaki etkenler neler?
Öncelikle Trump'ın Kudüs konusunda son 20 senedir her Amerikan başkanının verdiği seçim sözünü tekrarladığını hatırlamak gerekir. 1995 yılında Kongre'nin geçirdiği bir yasayla Amerikan büyükelçiliğinin Tel Aviv'den Kudüs'e taşınması kararı verilmiş ve başkan Clinton, Bush ve Obama da bu kararı uygulama sözü vermişti. Geleneksel olarak başkanlar bu kararı barış sürecine zarar vereceği için işbaşına geldikten sonra ertelemişler ve yerine getirmemişlerdi.
TRUMP BAŞKAN OLARAK TARİHE GEÇMEK İSTEDİ
Trump bunu gerçekleştiren başkan olarak tarihe geçmek istiyordu. Özellikle kendisine destek veren Evanjelist gruplara ve İsrail yanlısı Sheldon Adelson gibi Cumhuriyetçi donörlere verdiği sözü yerine getirmekle bu grupların desteğinin devamını sağlamak da Trump'ın amaçları arasındaydı. Dış politika elitlerinin yanlış bulduğu bu kararın Trump'a bir iç politika maliyeti olmadığı gibi aksine başta İsrail lobisi olmak üzere birçok etkin lobi grubunun desteğini kazanmasını sağladığını söylemek mümkün.
Trump yönetimi Kudüs kararını almadan önce BM'de yalnızlaşabileceğini öngörebiliyor muydu?
Trump başkanlık kampanyası döneminde de, başkanlık sürecinde de hem geleneksel müttefiklerini hem de Amerika'nın sponsorluğunda gelişen 2. Dünya Savaşı sonrası düzenin ana ittifaklarını sorgulayan bir retorik kullandı. NAFTA ve NATO gibi küresel düzenin en etkin çokuluslu ittifaklarını sorgulayan, Meksika, Japonya ve Kore gibi müttefiklerini endişeye düşüren açıklamalara imza atan Trump, uluslararası kurumlara karşı genelde negatif bir tutum takınıyor.
BU KADAR YALNIZLAŞMAYI BEKLEMİYORDU
BM gibi kurumları da ancak Amerikan çıkarlarına hizmet ettikleri oranda değerli bulmakla kalmayıp çok ulusluluğa karşı tek taraflılığı tercih eden Trump yönetiminin BM'de yalnız kalacağını öngördüğünü ancak bu kadar yalnızlaşmayı beklemediğini söylemek mümkün. Son tahlilde Türkiye'nin dış politikada yalnızlığa sürüklendiğini söyleyenlerin BM Genel Kurulu'ndaki oylamada ne kadar hatalı olduğunu bir kez daha görüldü. Türkiye değil İsrail ve ABD yalnız kaldı. Uluslararası kamuoyu Türkiye ile birlikte hareket ederken İsrail ve ABD yönetimi öngördükleri ama bu kadarını beklemedikleri bir yalnızlık içerisinde kaldı. Türkiye'nin 15 gün içerisindeki diplomasi atağı Kudüs konusunda geniş bir cephe oluşturulmasına katkıda bulundu.