Amerika'nın Sesi Türkçe Servisi'nden Mehmet Sümer'in sorularını yanıtlayan ve Fetullah Gülen'in kurduğu düzen ile ilgili çektiği belgesellerle tanınan Amerikalı belgesel yapımcısı Mark Hall, verdiği röportajda Fetullah Gülen ve FETÖ'ye ilişkin açıklamalarda bulundu.
İşte o röportajdan detaylar:
VOA: “Siz Gülen hareketinin okulları ile ilgili bir belgesel yaptınız. Sizi bu konuda bir belgesel hazırlamaya iten neydi, buna nasıl karar verdiniz anlatabilir misiniz?”
Mark Hall: “Texas eyaletinde tanık olduğum bazı olaylar üzerine 'Killing Ed' belgeselini toplam 5 yılda hazırladım. Gördüğüm şeylerin garip olduğunu düşündüm. Bunları takip etmenin ilginç olacağını düşündüğüm bir hikayeydi. Az bilinen bir imamı, Pennsylvania'da toplumdan uzak yaşayan Fethullah Gülen'i takip eden Türklerin hikayesi oldu bu. Başta daha kısa bir film olarak düşünmüştüm açıkçası. Televizyon için belki, 30 dakika kadar olur diye düşünüyordum ama o kadar karmaşık bir hikaye çıktı ki karşımıza, işin sonuna geldiğimizde çok sayıda röportaj, yüzlerce saat çekim yaptık. Sonunda vardığımız sonuç, bu hikayenin hiç durmadan gelişmeye devam ettiği oldu. Hikayenin karmaşıklığı beni cezbetti. Texas'ta Gülen Hareketi'nde olan olaylar, bana göre yasadışıydı, yasaları görmezden geldiklerini düşündüm. Benim kabul etmeyeceğim şeyler yapıyorlardı.”
VOA: “Tam da bunu sorcaktım bu hareket ve faaliyetleri ile ilk karşılaştığınızda ne düşündünüz peki? Sizde oluşturduğu ilk izlenim ne oldu?”
Hall: “Gülen Hareketi ile ilk karşılaşmam Texas'ta kar amacı gütmeyen bir organizasyonun yönetiminde üyeyken oldu. Gördüklerim o kadar kötüydü ki, grubun çok garip olduğunu düşündüm. Bu konuyla ilgili New York'taki bir gazeteden muhabir benimle iletişime geçtiğinde bu insanların charter okullar yönettiklerini öğrendim. Bu durum beni ve ekibimi Amerika'da insanların verdikleri vergilerle fonlanan bu okulların nasıl büyüdükleri konusuna eğilmeye itti. Üstelik bu paraların çoğunun Gülen okullarında eğitime değil, Gülen'in siyasi amaçlarına hizmet etmek için kullanıldığını gördük. Yani Gülen hareketinin siyasi amaçları Amerikan vatandaşlarının vergileriyle finanse ediliyor.”
VOA: “Peki Amerikan yönetiminin bu tarz okullar hakkındaki politikasını nasıl değerlendiriyorsunuz?”
Hall: “Şu an ki Amerikan yönetiminin politikası bu özel okulların büyümesini desteklemek yönünde. Eğitim Bakanı Betsy DeVos, ‘ABD'de daha fazla özel okul istiyoruz' dedi. Açıkçası bu uygulama Gülen Hareketi ve benzer gruplar için ciddi anlamda karlı olacak gibi duruyor. Daha fazla okul açıp daha fazla para alıp, sonra o paraları geçen yılki darbe ve benzeri şeyler için kullanmak bu insanlar için daha kolay olacak. Burada Amerika'daki insanların ödediği vergilerin Türkiye'deki darbe girişiminde kullanıldığından hiçbir şüphem yok.”
Mehmet: “Gülen Hareketi'ni Amerika ve Amerikan eğitim sistemi için de bir tehlike olarak görüyor musunuz?”
Hall: “Bazı açılardan evet görüyorum. 26 eyalette 72 bin öğrencileri var. Okulların bu gruba sağladığı şey, para ve prestij oluyor. Gülen Hareketi'nin üyeleri, çoğu zaman H1-B vizeleri ile buraya geliyorlar, ama aslında bu vize için gerekli herhangi bir öğretmenlik deneyimleri, uzmanlıkları yada sertifikaları yok. Buradaki okulları kendi amaçları için kullanıyorlar. Örneğin siyasetçilerle tanışmak için kullanıyorlar, siyasileri okullara davet ediyorlar. Bu kişileri Türkiye hakkında kendi yorumlarıyla besliyorlar. Açıkçası buradaki okullar, Türkiye'nin içinde kurdukları paralel toplum gibi. Okullar sistemin küçük bir örneği durumunda. Elbette ki bu işten çok büyük paralar elde ediyorlar. Sadece 2014 yılında vergi gelirlerinden 729 milyon dolar kazandılar”.