Birgün gazetesi yazarı İbrahim Varlı, kaleme aldığı yazıda, “Okyanusun karşı tarafından kilometrelerce öteden gelip Ortadoğu ve Orta Asya coğrafyalarında iş tutmak ABD açısından her yönüyle büyük bir yıkım oldu.” ifadelerini kullandı.
ABD emperyalizminin liderliğindeki “tek kutuplu dünya düzeninin sonu”nun geldiği ya da gelmekte olduğu yıllardır dile getirilen, konuşulan bir olgu. Bütün göstergeler de -ekonomik, askeri, politik, kültürel- bu düzenin sonu mu geldi sorusuna “evet” dedirtiyor. Dünya jandarmalığını üstlenen ABD'nin başarısız Afganistan ve Irak işgallerinin yanı sıra Suriye, Libya, Yemen, Somali müdahalelerin geri tepmesi, Gürcistan ve Ukrayna'daki mağlubiyetler bu hegemonik gerileyişin somut doneleri.
Irak ve Afganistan'daki çekişmenin arka planındaki saiklerin ne olduğuna dair çeşitli tezler sıralanıyor. En geçerli argüman ABD'nin Ortadoğu ve Orta Asya'daki enerjisini Asya-Pasifik hattına kaydırmak istediğiyle ilgili. Beyaz Saray koltuğuna oturan son üç ABD başkanı –Obama-Trump-Biden- bunu açık bir şekilde deklare de ettiler. Bir diğer tez de buralardaki işgal maliyetinin ekonomik gücü gerileyen ABD'ye fazlasıyla yük olduğu şeklinde.
Okyanusun karşı tarafından kilometrelerce öteden gelip Ortadoğu ve Orta Asya coğrafyalarında iş tutmak ABD açısından her yönüyle büyük bir yıkım oldu. Çekilmeler somut bir başarısızlığı işaret etse de bu stratejik hamlelerin yeni bir oyunun başlangıcı olarak görenler de mevcut. ÜÇ KUTUPLU DÜNYAYA DOĞRU
Amerika'nın hegemonik gerilemesine dair çarpıcı bir analiz National Interest dergisinde çıktı. ABD'nin hükümranlığındaki tek kutuplu dünya düzeninin artık değişmeye başladığını kaleme alan George Mason Üniversitesi'nden siyaset bilimi profesörü Mark N. Katz madde madde bu gerilemeyi anlatıyor. CIA'ye yakın Washington merkezli Atlantik Konseyi'nde de iş tutan Katz, makalesinde Afganistan ve Irak işgallerinin istenen şekilde sonuçlanmamasını, Suriye, Yemen ve Libya'daki krizlerinde inisiyatifin Rusya ve İran gibi “düşman” güç merkezlerine bırakılmasını, Çin'in dünya çapındaki yükselişine engel olunamamasını ABD'nin eski gücünü kaybetmesinin kanıtları olarak gösteriyor.
Gerileyen Amerikan gücüne karşılık Çin ve Rusya gibi aktörlerin yükselişi yeni birçok kutuplu dünyanın kapılarını aralıyor. Tabi bu yeni dünyanın nasıl olacağına dair sorulara şimdilik yanıtlar üretmek mümkün değil. Ucu açık çok kutuplu bir dünya oluşuyor.
Mark N. Katz imzalı “Büyük Güç Çatışmaları Amerika'yı Yeniden Şekillendirecek” başlıklı makalede tek kutuplu dünya düzeni sonrası nasıl bir düzenin geleceği de inceleniyor. Bu göre ABD, Çin ve Rusya'nın başını çektiği çok kutuplu ya da iki kutuplu çeşitli sistemler gündemde. Birbirleri arasında rekabet halinde olan sistemlerden hangisinin egemen olabileceğinin ise onlarca yıl sürebilecek bir çekişmenin ardından belli olabileceği belirtiliyor.
Bütün gözlemciler iki kutuplu bir Çin-Amerikan dünya düzeninin ortaya çıkacağını öngörüyor. Rusya'nın konumu kritik. ABD ile Çin arasında Rusya tarafından yönetilecek üçüncü bir kutbun oluşma ihtimali hiç de az değil.
Moskova'nın son yıllardaki özellikle askeri atılımları ve de açılımları dikkat çekici. Batı emperyalizmine karşı Orta Asya ve Doğu Avrupa'da mevzi tutan Kremlin'in özellikle Ortadoğu ve Afrika'daki atılımları küresel oyunda yabana atılmaması gereken bir oyuncu olduğunun işareti.
Dünya düzeni sistemleri, devletler arasındaki güç dengesini yansıtır. Bu denge, bir veya daha fazla devletin baskın güç karşısında ekonomik ve askeri olarak daha güçlü hale gelmesiyle değişebilir.
Bu yeni çok kutuplu dünya, çok büyük olmayan güçler için önemli fırsatlar sunuyor. Birbirlerine karşı rekabet eden büyük güçlere oynayarak çıkarlar elde etmek için tek kutuplu bir dünyadan daha fazla fırsat elde edeceklerdir. Bütün ABD bağımlılığına rağmen Saray rejiminin Rusya ile iş tutarak, iki küresel güç arasında fırsatlar kovalaması tam da bu yeni oluşmaya başlayan düzenin bir sonucu. Bu denklemde Hindistan, Brezilya gibi ülkelerin aradan sıyrılma, “özellikle de Hindistan'ın- yeni hegemonik güç olma olasılığı hiç de az değil.
Kuşkusuz ki ABD merkezli tek kutuplu dünyanın sonunun gelmesi, Batı emperyalizminin dengelenmesi bütün insanlık için hayırlı. Olması gereken de bu. Hiç bir imparatorluk, emperyalist güç sonsuza kadar var olamadı. Hepsinin de bir miadı vardı. Ancak neo liberal kapitalist dünya düzeni ister iki kutuplu isterse de çok kutuplu olsun halklar, toplumlar, ezilenler, ötekiler için bir kurtuluş değil!