ABD'nin Suriye Özel Temsilcisi James Jeffrey, 5-14 Aralık tarihleri arasında Suriye ajandasıyla Türkiye ve Ürdün'de olacak. Söz konusu önemli ziyareti daha da çarpıcı kılan, Jeffrey'nin ziyarete başlamadan önceki açıklamaları oldu. Zira Jeffrey, ziyaretine başlamadan hemen önce Türkiye, Rusya ve İran öncülüğündeki Astana sürecini hedef alan bir açıklama yaptı. Astana görüşmelerinin "başarısız" olduğunu söyleyen Jeffrey "Artık Astana'nın fişini çekme vakti" ifadelerini kullandı. ABD'nin Suriye Özel Temsilcisi'nin bu sözlerine Türk Dışişleri Bakanlığı'ndan da tepki gecikmedi. Açıklamaları "talihsiz" bulduğunu ifade eden Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu "Çok talihsiz bir açıklamadır. Jeffrey'nin kendi düşüncesi olduğunu zannetmiyorum" dedi. Peki "Astana'nın fişini çekmek gerek" diyen Jeffrey'le Türk ve Ürdünlü yetkililer arasındaki görüşmelerde nelerin ele alınması bekleniyor? Bu beyan, görüşmelerde nasıl tezahür edecek? Ankara'nın tepkisine rağmen ABD'nin Fırat'ın doğusunda Türkiye sınır hattına 12 ayrı gözlem noktası kurmayı planladığı ve bu gözlem noktalarının 5'ini kurmaya başladığı yönündeki iddialara Washington tarafı nasıl cevap verecek? Jeffrey'nin dediği gibi ABD'nin tek amacı gerçekten "IŞİD'i yenmek" mi? Konunun olası gidişatını ve söz konusu soru işaretlerinin olası yanıtlarını Vatan Partisi Genel Başkan Yardımcısı Emekli Amiral Soner Polat Sputnik'le paylaştı.
‘ABD'NİN AMACI TÜRKİYE'Yİ ASTANA DENKLEMİNDEN UZAKLAŞTIRARAK SÜRECİ ENGELLEMEK'
Astana sürecinin Jeffrey'nin iddiasının tersine "son derece başarılı" olduğunu söyleyen Polat'a göre ABD'nin asıl amacı Türkiye'yi Astana çizgisinden uzaklaştırmak:
"Türkiye, Rusya ve İran'ın Astana süreci son derece başarılı olmuş ve Suriye'nin makus talihini değiştirmiştir. Dolayısıyla bu süreci, Cenevre süreciyle mukayese etmenin hiçbir anlamı yoktur. Amerika, şimdi Türkiye'yi Astana ortaklarından uzaklaştırarak 'bir taşta iki kuş vurmak' istemektedir. Çünkü neticede, her ne kadar üvey evlat muamelesi görse bile, ulusal çıkar alanlarının hemen hemen tamamı tekmelense bile Türkiye geleneksel olarak Batı kulübünün üyesidir. Ama ABD ve Avrupa Birliği genel olarak Türkiye'yi Batı kampında tutmak için elinden geleni yapmaktadır. Bütün Batılı yayın organlarındaki ciddi jeopolitik analizlerde Türkiye'nin mutlaka Batı kulübünde tutulması gereğinin altı çizilmektedir. Bu çerçevede Jeffrey'nin bu sözleri son derece kritik bir anlam ifade etmektedir. Çünkü doğrudan doğruya 'Astana'nın fişini çekmek gerekir' demektedir. Peki, Astana'nın fişi nasıl çekilecek? Türkiye'yi çektiğiniz zaman doğal olarak Astana'nın fişi çekilmiş olacaktır."
‘TÜRKİYE'DEKİ ABD KARŞITLIĞI ÇOK BÜYÜK, ANKARA ARTIK KENDİ COĞRAFYASINA SIRTINI DÖNEMEZ'
ABD'nin çabalarına rağmen Türkiye'nin tavrında büyük bir değişiklik olamayacağına işaret eden Polat "Türkiye'nin 180 derece dönüş yapması mümkün değil. Bugün Rusya'yla bir Türk Akımı yapıldı. Bu her ne kadar ikili bir doğalgaz projesi gibi görünse de, aslında jeopolitik bir projedir. Ayrıca Türkiye neticede Avrasya ortaklarıyla buluşmasaydı ne Fırat Kalkanı Harekatı ne de Zeytin Dalı Harekatı bu kadar kolay bir şekilde gerçekleşemezdi. Diğer taraftan Türkiye enerjisinin neredeyse tamamını komşularından, Rusya'dan, İran'dan, Azerbaycan'dan temin etmektedir. Dolayısıyla kendi coğrafyasına da sırtını dönemez. Ben Amerika'nın bu çabalarında başarılı olacağını düşünmüyorum" dedi ve şöyle devam etti:
"Türk ulusunun büyük bir çoğunluğu Amerika'yı bir tehdit olarak algılamaktadır. Bu sebeple ABD'yle yakınlaşmak sadece hükümetin verebileceği bir karar değildir. Kaldı ki Amerika'nın Bulgaristan ve Romanya'da konuşlanması, Yunanistan'da askeri üs almak için çabaları, Kıbrıs'la ilgili söylemleri, demeçleri, Doğu Akdeniz'de Türkiye aleyhindeki her projenin merkezinde olması da Amerika'nın Türkiye'nin bütün ulusal çıkar alanlarına saldırdığını göstermektedir."
‘AMACI BÖLGEYE YERLEŞMEK OLAN ABD, TÜRKİYE'Yİ MENBİÇ'TE OYALIYOR'
ABD'nin Menbiç'te Türkiye'yi oyaladığına ve bu oyalama taktiğini devam ettirebileceğine vurgu yapan Polat "Amerika kurnaz bir ülkedir. Sizi yanıltmak için Menbiç'te olduğu gibi inanılmaz kurnazlıklarla anlaşmalar yapar. Halbuki, biz başından beri Menbiç konusunda ABD'nin amacının Türkiye'yi oyalamak olduğunu ve Amerika'nın buraya yerleşmekten başka herhangi bir hedefi olamayacağını söyledik. Ve bu öngörüler doğru çıktı. Bunu bu anlaşmayı yapan hem Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan hem de Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu itiraf etmek zorunda kaldılar" ifadelerini kullandı.
ABD'nin Fırat'ın doğusunda Türkiye sınır hattına 12 ayrı gözlem noktası kurmayı planlarına da değinen Polat "ABD'nin politikası mutlaka kopma, tıkanma noktasına gelecek. Zira Amerika düşmanca, Türkiye'yi tehdit eder mahiyette 12 gözlem noktası Türkiye'ye karşı kuruyor. Batı hep sembollerle hareket eder, ABD de Türkiye'nin İdlib'deki 12 kontrol noktasına karşılık 12 rakamı belirlenmiş. Ancak eğer Kuzey Suriye'de bir terör devletçiği kurulursa Türkiye nefes alamaz. Jeopolitik olarak ülkenin güneyine set çekilir ve güneydeki Müslüman ülkelerle irtibatı kesilir. Düz sınırlar olduğu için Türkiye'ye yönelik bir terör üssü olur bu bölge. Dolayısıyla hiçbir ulusal devlet böyle bir şeyi kabul etmez" diye konuştu.
‘TÜRKİYE ABD'YE KARŞI BÖLGE ÜLKELERİYLE BİRLEŞMELİ'
Bölge ülkelerinin işbirliğinin, ABD'yi Suriye politikasının meşruiyetini tamamen kaybettiği bir denkleme sürükleyeceğine değinen Polat "Uluslararası meşruiyeti hiç küçümsemeyin. Irak'ta ne oldu? Amerika kıpırdayamadı. Çünkü Irak, kendi toprakları üzerinde bağımsızlık ilan etmek isteyen bir bölücü sisteme karşı harekete geçti. Suriye konusunda da diyelim ki Türkiye, Suriye, Irak net olarak anlaştı. PKK bölgesini 360 dereceden çevirirsiniz, sadece hava ulaşımına mahkum olur. PKK hem Suriye'den çaldığı tarım ürünlerini hem uyuşturucuyu hem de çaldığı petrolü, Kuzey Irak'tan dünya pazarlarına sunuyor. Burayı kapattığınız takdirde çok ciddi bir şekilde Kuzey Suriye'de çökme olur. Sonunda Suriye burada müdahaleyi başlattığı takdirde neticede ülke topraklarını savunan yasal bir güç olur. Türkiye bütün ülkelerle birlikte durursa, ABD'nin, bir dünya savaşını göze alamayacağı için, geri çekilmekten başka şansı kalmaz" değerlendirmesinde bulundu.
Türkiye'nin bu denklemdeki rolünün belirleyici olduğunu söyleyen Polat "Dikkat ederseniz İdlib'te inanılmaz derece Batı ülkeleri Türkiye'yi destekledi. Türkiye'nin de bu tuzağa düşmek yerine Fırat'ın doğusuna odaklanabilmek için İdlib sorunu hızla çözülmeli. Oyalama, olayı yokuşa sürme, zamana oynama ne Türkiye'ye ne de Türkiye'nin ortaklarına hiçbir şey kazandırmaz" diye ekledi.