TİMETURK I HABER MERKEZİ
Melahat KEMAL
20 Mart 2003 tarihide, 11 Eylül saldırıları ardından küresel güvenlik önlemleri diyerek Müslümanları kendisine düşman ve İslam coğrafyasını savaş alanı olarak belirleyen ABD Irak'ı işgal etti.
ABD, Irak'ın kitle imha silahlarına sahip olduğu ve bu silahların koalisyon ülkeleri başta olmak üzere birçok ülkenin güvenliğini ciddi şekilde tehdit ettiği gerekçesiyle, büyük bir taarruz başlattı.
İkinci Körfez Savaşı olarak da anılan Irak'ın İşgali ya da Irak Savaşı'nın, aslında Saddam Hüseyin'in politikalarının gerekçe gösterilmesinden ziyade, İslam dünyasına şekil verme projesinin ilk adımı oldu. Irak'ın işgali ile ABD ve müttefikleri Müslüman halklar arasında koruma duvarlarını ve İslam dünyasının fiziki iletişim hatlarını yerle bir etti.
Saddam Hüseyin'i ve Irak rejimini “11 Eylül cadı avının” ortasına kötülük ve tehdit emsali olarak koyan ABD ve müttefikleri 11 Eylül sonrası yeni güvenlik konsepti ile Afganistan'dan sonra Irak'ta Müslümanların, özellikle Sünni dünyanın “potansiyel suçlu” olarak görülmesini sağlayıp “yok edilmesi” konusunda mutabakata varmıştı.
Bu mutabakat üzerine Irak'ı işgal eden ABD ve müttefiklerinin saldırıları ile 1 milyondan fazla insanın hayatını kaybetti. Irak üzerinde her türlü silahı kullanan ABD ve müttefikleri işgalin henüz ilk anlarından katliamlara başlamıştı. Kendilerini 2003 yılında Irak'ı işgal eden ABD ordusu komutanı General Tommy Frank'ın "Ceset sayımı yapmıyoruz" sözleri ile açık ediyorlardı. Savaşta ABD ve müttefiklerini sivillere yönelik saldırılarında kayda geçirilebilenleri açıklayan 'Iraq Body Count' adlı oluşum savaşı henüz ortalarında 460 bin sivilin katledildiğini ifade ediyordu.
Savaşın katliam dışında oluşturduğu etkilerde biri de Irak'ta mezhep gerilimi oldu. Basra bölgesinde temelleri atılan ve Irak – İran savaşında İran saflarında yer alan Şii Dava Partisi'nin üyeleri Irak İşgali sırasında ABD'nin en yakın müttefiki konumundaki İran'ın da desteği ile giderek güçlendi. Diğer yandan Sünni halk direniş komiteleri ve örgütleri ile ülkenin dört bir yanında ABD işgaline karşı savaşırken Şii merciler ABD askerlerine karşı gelmemeleri konusunda Iraklı Şiilere yönelik fetvalar yayınladılar. Başken Bağdat ABD ve İran eli ile bir Şii kenti haline getirilirken ABD Sünni üçgeni olarak adlandırılan bölgeye Bağdat merkezli operasyonlar düzenledi.
Felluce, Ramadi ve Tikrit bölgelerinde Sünni aşiretlere ve direniş örgütlerine karşı Şii ve Kürt unsurların desteğini alan ABD Irak'taki merkezi sistemi de yok ederek bugünlerde yaşanan bölge krizinin tohumlarını attı.
Irak'ın işgali katliamlar, ABD ve İran eli ile mezhepçilik, açlık ve göç gibi insani kriz durumları oluştururken Irak topraklarına atılan binlerce ton bombanın oluşturduğu kurşun ve asit kökenli zehirlenmeler de Irak'ta kanser ve çocuk hastalıklarının yayılmasına neden oldu.
1 Ekim 2011 tarihinde ABD Başkanı Barack Obama yaptığı açıklamada, Irak'taki ABD askerlerinin 31 Aralık 2011'e kadar geri çekileceğini açıklamış, 15 Aralık 2011 tarihinde Bağdat'ta bulunan Amerikan Üssü'nden son ABD Bayrağı'nın indirilmesiyle ‘savaşın sona erdiği söylenmişti.
Savaşın bittiği ilanına rağmen ABD ve müttefikleri 11 Eylül konseptinden doğan güvenlik politikası üzerinden şekillendirdikleri Irak'taki kimyasal silahları hiçbir zaman bulamadılar. 2015 yılının Mart ayında ABD senatosunun Irak'ı işgal etmek için yetki almasını sağlayan 2003 yılına ait 93 sayfalık Irak Raporu'nun gizliliği kaldırıldığında CIA'in sunduğu raporda Saddam Hüseyin rejiminin kitle imha silahları sahibi olmaktan çok uzakta olduğu anlaşıldı. Saddam rejiminin kitle imha silahlarına sahip olmamasının yanında rejimin yeterli kapasiteye sahip olup olmadığı yönündeki bilgilerin de raporda yer almadığı anlaşıldı.
Diğer yandan Irak işgalini olmayan kimyasal kitle imha silahlarına 11 Eylül üzerinden bağlama çabaları gösteren ABD senatosuna işgal yetkisi veren Irak Raporu'nda Irak rejimi ile El Kaide arasında Rumsfeld'in ifade ettiği gibi “kesin kanıtlar” bulunmadığı, ilişkiye dair en ufak bir emarenin bile onaylanmadığı anlaşıldı. Ancak Irak bir yalan silsilesi üzerine işgali gerçekleşmiş ve milyonlarca insan ya öldürülmüş ya da yerinden edilmişti.
20 Mart 2003'te 35 ülkenin askeri desteği, 15 ülkenin de siyasi desteğiyle Irak'ı işgal eden ABD'nin neden olduğu olayların uzantıları ise bugün etkisini Irak ve Suriye dahil olmak üzere İslam coğrafyasının genelinde halen göstermektedir.