ABD'nin planına göre 'müstakbel' Filistin'in başkenti neresi?
Filistinlilerin iki devletli çözüm kapsamında başkentleri olmasını istedikleri Doğu Kudüs, içinde Mescid-i Aksa’nın bulunduğu Eski Şehir bölgesi ve çevresindeki 16 mahalleden oluşsa da ABD'nin İsrail-Filistin planındaki 'Doğu Kudüs', mevcut halinden çok daha farklı tanımlanıyor.

Oluşturma Tarihi: 2020-02-11 13:41:44

Güncelleme Tarihi: 2020-02-11 13:41:44

ABD'nin tek taraflı Ortadoğu planında Eski Şehir ve çevresindeki 14 mahalle "İsrail'in bölünmez başkenti olan Kudüs'ün" parçaları olarak kabul edilirken, Filistinlilere Doğu Kudüs'ten sadece 2 mahalle ve yakın bir belde, "başkent" olarak tahsis ediliyor.

Plan, Kudüs'te Eski Şehir'in yanı sıra Şuafat, Beyt Hanina, Et-Tur, Es-Suvane, Vadi El-Cevz, Şeyh Cerrah, Silvan, Es-Sevri, Ra's Amud, Cebel El-Mukebbir, Sur Bahir, Ummu Tuba, Beyt Safafa ve İseviyye mahallelerinin İsrail'e ilhak edilmesini öngörüyor.

ABD'nin planı, İsrail'in Doğu Kudüs'ü Batı Şeria'dan ayırmak üzere 2002'de inşa etmeye başladığı ırkçı Ayrım Duvarı'nı Batı Kudüs'le birlikte İsrail'in başkentinin sınırı haline getiriyor.

Planın metninde "Kentin fiziksel taksiminden kaçınmak gerekmekle birlikte, belediye sınırlarına dahil olmayan bir güvenlik bariyeri (Ayrım Duvarı) var ve bu bariyer Kudüs'teki Arap mahallelerini (Kefr Akab ve Şuafat'ın doğu kesimi) kentin diğer mahallelerinden ayırıyor. Bu fiziksel bariyerin olduğu yerde kalması ve iki ülkenin başkentleri arasında bir sınır görevi görmesi gerekiyor." ifadesi yer alıyor.

Metinde ayrıca, "Kudüs, İsrail'in başkenti olarak kalacak. Bu kentin bölünmemiş olması, Filistin devletinin başkentinin ise Ayrım Duvarı'nın kuzeyi ile doğusundaki bölgelerde (Kefr Akab, Şuafat'ın doğusu ve Ebu Dis) olması gerekiyor. Bu bölgeye Kudüs ya da Filistin devletinin belirleyeceği herhangi bir isim verilebilir" deniliyor.

FİLİSTİNLİLERİN BİLDİĞİ KUDÜS NERESİ?

Filistin Yönetimi'ne bağlı Kudüs İşleri Bakanı Fadi El-Hedmi AA muhabirine yaptığı açıklamada, "Filistinlilerin bildiği ve başkent olarak da ondan başka alternatif kabul etmedikleri Kudüs kenti, İsrail'in 1967'de işgal ettiği topraklardan, yani Eski Şehir bölgesi ve etrafındaki Filistin mahallelerinden oluşuyor" dedi.

ABD'nin barış planının, "neredeyse tüm Doğu Kudüs'ü İsrail'in başkenti olarak kabul etmesi" ve İsrail yanlısı başka bentler içermesi nedeniyle kabul edilemez olduğunu ifade eden Hedmi, "ABD'nin planı, Müslüman ve Hıristiyanların kutsal mekanları da dahil olmak üzere tüm Doğu Kudüs'ü İsrail'e veriyor. Hiçbir Filistinli, Arap ya da Müslüman bu teklifi kabul etmez" diye konuştu.

Doğu Kudüs'ün kuzeyindeki Kefr Akab mahallesi, Ayrım Duvarı ve Kalendiya kontrol noktasıyla kentten ayrılıyor. Mahalle, bu nedenle daha çok Ramallah ile irtibatlı hale geliyor. İsrail'in getirdiği kısıtlamalar sonucu kentteki Filistin mahallelerinde konut fiyatlarının yüksek olması nedeniyle Kudüs kimliği hamili on binlerce Filistinli, geçen yıllarda bu mahalleye taşındı. Yeni göçler, kentte ayrıca çarpık yapılaşma sorunlarını da beraberinde getirdi.

Şuafat ise Doğu Kudüs'te tek Filistin göçmen kampının bulunduğu yer. 1965 yılında kurulan kampta birkaç yıl öncesine kadar Kudüs kimliği taşıyan insanlar yaşıyordu.

Ancak İsrail'in 2002 yılında inşa etmeye başladığı Ayrım Duvarı, bu kampı Doğu Kudüs'ün diğer mahallelerinden ayıran bir unsur haline geldi.

Ebu Dis beldesi, Doğu Kudüs'ün doğusunda yer alıyor. Bu belde, Kudüs'e bağlı olmasına rağmen İsrail tarafından Batı Şeria'nın bir parçası olarak tasnif ediliyor. Ebu Dis de Ayrım Duvarı nedeniyle kutsal kentten koparılmış durumda.

"PLANDAKİ 3 BÖLGE BAŞKENT OLMAYA UYGUN DEĞİL"

Kudüs'teki Arap Araştırmaları Derneği Harita Dairesi Başkanı Halil Et-Tüfekçi ise plana göre başkent olması için Filistin'e bırakılan bölgelerin buna elverişli olmadığını söyledi.

"Öncelikle siyasi olarak bu planı reddediyoruz. Diğer yandan Ebu Dis, Kefr Akab ve Şuafat'ın doğusu başkent olabilecek yerler değil" diyen Tüfekçi, Ebu Dis'in doğusunda bir Yahudi yerleşim birimi bulunduğunu, batısı ve kuzeyinde Ayrım Duvarı olduğunu, güney cephesinde ise derin vadilerin yer aldığını belirtti.

Tüfekçi, Kefr Akab ve Şuafat'ın doğusunun ise Ayrım Duvarı nedeniyle Kudüs'ten ayrıldığını ve Batı Şeria'ya bağlıymış gibi bir durum içine girdiğini vurguladı.

Başkentlerin genelde halkla tarihsel bir bağı bulunduğunu ve bu tarihi bağın da sadece Doğu Kudüs'te var olduğunu aktaran Tüfekçi, bir başkentin ayrıca cumhurbaşkanlığı, hükümet ve meclis binalarının kurulabileceği alanlara sahip olması gerektiğini ancak ABD'nin önerdiği bu 3 bölgede söz konusu kriterlerin bulunmadığını kaydetti.

"140 BİN FİLİSTİNLİNİN AKIBETİ MEŞHUL"

Öte yandan, Filistin verilerine göre, Doğu Kudüs'te İsrail kimliği taşıyan 320 ila 330 bin Filistinli yaşıyor. Bunlardan 120 ila 140 bini Ayrım Duvarı'nın diğer tarafında kalan mahallelerde ikamet ediyor.

Kudüs Hukuk, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Merkezi Başkanı Ziyad el-Hammuri, "Ebu Dis, Kefr Akab ya da Şuafat'ın doğusunun başkent olması önerisi, 120-140 bin Kudüs sakini Filistinliyi meçhul bir akıbetin beklediği anlamını taşıyor. Mesela bu insanların, plana göre İsrail'e ilhak edilmesi öngörülen bölgelere girişine izin verilecek mi? Mescid-i Aksa'ya gitmek için izin belgesine ihtiyaçları olacak mı?” ifadelerini kullandı.

Planın İsrail'in yıllardır uyguladığı politikaları taçlandırdığını kaydeden Hammuri, bu politikaları, "Doğu Kudüs'teki Filistinlilerin sayısını azaltmak, buna karşılık Doğu Kudüs'teki yerleşim birimlerini çoğaltarak Yahudilerin sayısını artırmak" şeklinde sıraladı.

Plana göre Filistinlilerin başkentinin en iyi ihtimalle Kefr Akab'ın dahil edildiği Ramallah'ta olacağını ve bu seçeneği kesinlikle kabul etmediklerini vurgulayan Hammuri, "Planın içeriği, bir kabustan beter" dedi.

TRUMP'IN İSRAİL-FİLİSTİN PLANI

ABD Başkanı Trump, 28 Ocak Salı günü İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ile Beyaz Saray'da düzenlediği ortak basın toplantısında tek taraflı Ortadoğu barış planını kamuoyuna açıklamıştı.

Plan kapsamında Kudüs'ün, İsrail'in "bölünmez" başkenti olarak kabul edileceğini söyleyen Trump, planın bağımsız bir Filistin devleti ve Filistinliler için "son şans" olduğunu iddia etmişti.