'ABD'nin YPG ile çalışmasının sorumlusu Türkiye'
Amerikalı Türkiye uzmanı Steven Cook, Erdoğan'ın Washington ziyareti ekseninde 'ABD-Türkiye ilişkilerinin bugünü ve geleceği' konulu bir yazı kaleme aldı.

Oluşturma Tarihi: 2017-05-28 18:45:18

Güncelleme Tarihi: 2017-05-28 18:45:18

ABD'li düşünce kuruluşu Dış İlişkiler Konseyi Türkiye uzmanı Steven Cook, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, Beyaz Saray'da 16 Mayıs'ta ABD Başkanı Donald Trump'la görüşmesini Amerika'nın Sesi'ne değerlendirdi.

"HUZUR İÇİNDE YAT TÜRKİYE"

Cook, Türkiye kamuoyunda Foreign Policy/Dış Politika dergisine 16 Nisan referandumu sonrası yazdığı 'Huzur İçinde Yat Türkiye' başlıklı yazısı ile hatırlanıyor.

İşte Cook'un değerlendirmesi:

"ABD'NİN YPG İLE ÇALIŞMASINDAN TÜRKİYE SORUMLU"

"Herhangi bir siyasi ve askeri yetkili, şüphesiz NATO müttefikiyle çalışmayı tercih ederdi. Türkiye, sonuçta NATO'nun en büyük ikinci ordusuna sahip ülke. Geçmişte Amerika'nın iyi çalıştığı bir ülke. Tabii ki Türk ordusuyla çalışmak tercih edilirdi.

Ama Türk seyircilerinize ve yetkililerinize şunu hatırlatmak isterim, Haziran 2014'e dönersek Başkan Barack Obama, IŞİD'le mücadelede sahada kendine müttefik ararken, Türkiye kendince nedenlerden dolayı, bu savaşa doğrudan müdahil olmanın, çıkarlarına uygun olmadığına karar verdi. Bu nedenle de Amerika, başka müttefik arayışlarına girmek zorunda kaldı. Ve bölgedeki Kürtler gönüllü olunca da, YPG ile Amerikan ordusu arasında işbirliği başladı.

Aslında Amerika'nın YPG'yle çalışma kararını bir şekilde Türkiye vermiş oldu. Çünkü 2014'te Amerika ile hareket etmeye direnç gösterdi. Bu çatışmanın içinde olmak istemediklerini söylediler, Suriye'de rejim değişikliği öngörmeyen bir stratejiye destek vermediler.

Kendi şehirlerinde kan akmasını istemediler ve bu tamamen anlaşılabilir bir şey. Üstelik, önceliklerinin Kürt milliyetçiliğiyle savaşmak olduğu konusunda da gayet açık davrandılar."

"ÖSO YETERLİ DEĞİL" İMASI

"Son üç yıla baktığımızda Amerikan Merkez Komutanlığı'yla YPG arasında bir güven ortamı oluştuğunu görürsünüz. Suriye'deki Türk ordusunun desteklediği unsurların yetenekleri konusunda daha az bir güven vardı."

TSK'YI HEDEF ALDI

"Ve Temmuz 2016'daki başarısız darbe girişiminden bu yana da, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin kapasitesiyle ilgili olarak ortada bazı soru işaretleri var. Bence Amerikan ordusu, YPG'yle çok yol almış olduğunu düşündü ve bilmedikleri, güvenmedikleri bir başka gruba ya da darbe girişimi nedeniyle aksamaya başlayan Türk ordusuna dönmeyi, çıkarlarına uygun bulmadı."

"NE TÜRKLERE, NE ARAPLARA, NE KÜRTLERE..."

“Rakka, Kürt değil Arap şehri. Amerika, Türkiye'ye ‘Kürtler Rakka'da kalmayacak' güvencesi veriyor. Ama ben olsam kimseye inanmazdım. Eğer Amerikalı bir yetkili olsam Kürtler'e inanmazdım, Suriye'deki Arap müttefiklerime inanmazdım, Türkiye'ye de inanmazdım. Zira olacak şey şu: Rakka özgürleştirilecek ve Amerika'nın güvenceleri ne olursa olsun herkes kendi çıkarlarını kollamaya çalışacak. Bu yüzden de şüpheyle yaklaşıyorum. Bakın, YPG birçok Türk için çok tehlikeli bir gücü temsil ediyor ve Savunma Bakanı James Mattis'in dediği gibi sorunu çözebilsek de, Türkler için kendilerini müdahale konusunda dizginlemek zor olacaktır. Bu nedenle de kamuoyu önünde bence şöyle bir açıklama yapılmalı ve Türkiye'ye şu çizgi çekilmeli: 'Bunun böyle olmasını biz istemedik, ama oldu. Siz de buraya müdahale edemezsiniz. Size başka her mümkün şekilde yardıma hazırız.' Benim korkum Rakka'da başarı sağlansa da sonrasında şehrin bataklığa dönmesi.”

TRUMP'IN İSTEDİĞİ PAPAZ...

Bu arada Trump'ın Erdoğan'la görüşmesinde gündeme getirdiği bir başka konu da, 15 Temmuz darbe soruşturmasında gözaltına alınan Protestan papaz Andrew Craig Brunson'un iadesiydi.

Cook, Trump'ın ısrarla iadesini istediği Brunson'un, karşılıklılık bağlamında ele alınabileceğini söyleyip Mısır'dan bir örnek verdi: "Başkan Trump, Mısırlı meslektaşıyla benzer bir konuda başarı sağlamıştı. Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah el Sisi Washington'dayken, Mısır'da sahte iddialarla tutuklu bulunan Amerikalı bir çifti gündeme getirmişti. Sisi Mısır'a döndükten kısa bir süre sonra da, mahkeme kararıyla çift serbest bırakılmıştı. O nedenle bence Trump yönetimi, adil olmayan bir şekilde tutuklu olan Amerikalı papaz için de benzer bir şey yapabileceklerini düşündü. Durumu kötümser bir şekilde okursak, Papaz Fethullah Gülen'e karşı bir pazarlık kozu diyebiliriz. Ama bence bu, Amerikan sisteminin birçok seviyede yanlış değerlendirilmesi olur. Prensipte Amerika'ya şantaj yapmak çok zordur. Ayrıca Fethullah Gülen'in iadesi, Amerika'da Adalet Bakanlığı'nın ve yargının elinde olan bir konu. Ve bence Amerikan halkı ve yetkilileri, Türkiye'nin meseleyi siyasileştirmesinden hoşnut değil."

"ZARRAB DAVASI, GÜLEN MESELESİNDEN DAHA ÖNEMLİ"

Öte yandan Türkiye'de adil yargılama olmayacağı inancının iadeyi zorlaştıracağını savunan Cook'a göre, İran asıllı iş adamaı Reza Zarrab davası apayrı bir konu: "Bana göre Reza Zarrab davası, Fethullah Gülen meselesinden çok daha önemli. Türkler, Gülen'in burada olmasından son derece rahatsız olsa da, Gülen aslında Türk hükümeti için de bir amaca hizmet ediyor. Hükümet, Gülen'in Amerika'daki varlığını kendi siyasi çıkarları için kullanabilir. Bunu yapıyorlar demiyorum, sadece olabilir diyorum. Şunu biliyorum ki, Erdoğan son defa burada Obama'yla görüştüğünde, Reza Zarrab meselesi, Türk Cumhurbaşkanı'nın bir numaralı gündem maddesiydi."

ERDOĞAN'IN KORUMALARI

Cook'un yorumladığı bir diğer konu da Erdoğan'ın ABD ziyareti sırasında Türk büyükelçiliği önündeki protestocuların dövülmesiydi. Yapılanları çok çirkin bulduğunu söyleyen Cook, bundan sonra olabilecekleri şöyle değerlendirdi: “Tahmin ediyorum, Erdoğan'ın bir sonraki ziyaretinde, Türk korumalar daha ülkeye gelmeden Amerikalı yetkililer tarafından araştırılacaktır. Gizli Servis, diplomatik güvenlik servisi ve Washington emniyeti de, Erdoğan'ın korumalarını, görüşlerini ifade eden Amerikalılardan uzak tutmak için daha fazla polis görevlendirecektir.”

"MCCAIN BİRÇOĞUMUZA TERCÜMAN OLDU AMA OLASI DEĞİL"

Bu arada Cook, Cumhuriyetçi Senatör John Mccain'in, Büyükelçi Serdar Kılıç'ın sınırdışı edilmesi talebiniyse gerçekçi bulmadığını söyledi: “Senatör John McCain'in açıklaması, birçok Amerikalı'nın duygularına tercüman oldu ancak büyükelçinin ülkeden gönderilmesi olası değil.”