2 Nisan'da açıklanan ani tarife kararı sonrası, S&P 500 endeksinde %12'lik sert bir düşüş yaşandı. Ancak asıl sarsıntı ABD tahvil piyasasında hissedildi. 4 Nisan itibarıyla tahvil faizleri %3.8'den %4.12'ye yükseldi. Normal şartlarda borsa düşerken yatırımcılar tahvile yönelir; bu kez tam tersi oldu.
8 Nisan'da gerçekleştirilen 58 milyar dolarlık üç yıllık tahvil ihalesi, beklentilerin altında kaldı. ABD bankaları, talebi karşılamak adına ihalenin %20.7'sini almak zorunda kaldı. Bu durum piyasada “şok tesiri” yarattı. Tahvil alımlarındaki azalma, güvenli liman algısını sarstı.
HEDGE FONLARI KALDIRAÇLI POZİSYONLARI KAPATTI
2-7 Nisan tarihleri arasında, borsada yaşanan değer kaybı büyük hedge fonları harekete geçirdi. Kaldıraçlı pozisyonlar hızla kapatıldı, tahvillerde yoğun satış baskısı oluştu. Bu baskı, tahvil faizlerinin yükselmesini hızlandırdı ve piyasadaki dengesizlik daha da büyüdü.
ABD tahvilleri uzun süredir küresel rezerv birikimi için tercih edilen yatırım araçları arasında yer alıyor. Ancak son tahvil ihalesinde Çin'in uzak durduğu iddia edildi. Uzmanlar, Çin'in bu stratejiyi ticaret savaşı kapsamında ABD'ye karşı bir hamle olarak kurguladığını öne sürdü.
Benzer şekilde, Japonya ve Birleşik Krallık gibi büyük alıcıların da çekildiği bildirildi. Yatırımcılar, yüksek tarifelerin ve artan enflasyonun tahvil değerlerini düşüreceği endişesiyle piyasadan uzaklaştı.
Yalnızca devlet tahvilleri değil, şirket tahvilleri de piyasadaki çalkantıdan etkilendi. Devlet tahvillerindeki faiz artışı, şirketlerin borçlanma maliyetlerini yükseltti. Yatırımcılar daha temkinli davranmaya başladı, alıcı sayısı azaldı, piyasalar daha da sıkıştı.
TRUMP'IN TARİFE KARARI TAHVİL KRİZİYLE İLİŞKİLENDİRİLDİ
Başkan Trump'ın Çin hariç ülkelerle tarifeleri askıya alma kararının arka planında, tahvil piyasasında yaşanan bu gerilim olduğu ifade edildi. Uzmanlara göre bu hamle, likidite sıkışmasını ve olası ekonomik krizi önlemeye yönelikti. Tahvil fiyatlarındaki sert düşüş, 2023 SVB kriziyle paralellik gösterdi.
Analistler, tahvil piyasasında yaşanan dalgalanmayı küresel ekonomik belirsizliklerin bir yansıması olarak değerlendirdi. Ticaret savaşları, enflasyon korkusu, yatırımcı tedirginliği gibi unsurlar, piyasa istikrarını tehdit ediyor.
ABD tahvillerine olan talepteki düşüş, bazı uzmanlar tarafından dünya genelinde dolarizasyonun sona erdiği yönünde yorumlandı. Ancak bu sürecin kısa vadede gerçekleşmesinin zor olduğu da ifade edildi. Dolar hâlen rezerv para birimi olarak gücünü koruyor ve uluslararası ticaretin bel kemiğini oluşturuyor.
Kaynak: paraanaliz.com
