TIMETURK | HABER MERKEZİ
Özer, yazısının başında dünya gündemine damgasını vuran İdlib'deki kimyasal saldırı ve sonrasında yaşananları şöyle özetledi:
"Önce Suriye'de kimyasal saldırı oldu. Ardından ABD, Suriye'de rejime ait bir hava üssüne füze saldırısında bulundu. Sadece birkaç gün sonra ABD Dışişleri Bakanı, Esad'ın baş destekçisi Rusya'ya gitti. Ve muadiliyle görüştü. Beklenenin aksine, iki taraf karşılıklı işbirliği mesajı verdi. Her ne kadar görüşmede ABD tarafı Rusya'nın Esad'ın arkasından çekilmesi gerektiğini söylese de, Trump aynı gün Suriye'ye daha fazla müdahil olmayacağını açıkladı. Şaşırdık mı? Hayır. Çünkü Trump'ın asıl hedefi zaten Esad değil. ABD'nin Birleşmiş Milletler Temsilcisi Nikki Haley'in evvelsi gün açık ettiği gibi: Asıl mesele, “İran etkisini Suriye'den dışarı atmak”. Ve hatta Trump'ın defalarca söylediği gibi, İran'ı uluslararası sistemden dışlamak. İşte bu yüzden Trump'ın asıl derdi, Putin'i Suriye'de İran'la birlikte hareket etmekten vazgeçirmek. Böylelikle Tahran'ı yalnızlaştırmak."
İşte yazının ilgili bölümleri:
RUSYA-ESED İLİŞKİSİ
Rusya'nın Esad rejimine desteği ta Sovyet dönemine, 47 yıl öncesine dayanıyor. O zamanki Sovyetler Birliği, şu anki Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad'ın babası Hafız Esad'ın sıkı destekçisiydi. Oğul Esad'a destek de Rusya döneminde devam etti.
NEDİR BU İLİŞKİNİN SEBEBİ?
Bunun bir sebebi, Rus Ortodoks Kilisesi'nin Suriye'deki Ortodoks Kilisesi ile yakın ilişkisi. Daha önemli bir sebebi ise, stratejik: Rusya, Suriye'deki deniz ve hava üsleri sayesinde doğu Akdeniz'e erişebiliyor. Aynı derecede önemli bir diğer sebep, radikal İslam. Rusya'nın başı, Çeçen ayrılıkçılar başta olmak üzere radikal İslamcılarla oldum olası dertte. Ve Esad'ı Suriye'de bu unsurlara karşı bir kalkan gibi görüyor. Dahası, Esad karşıtı muhalif grupların hepsini de ayırım yapmadan radikal olarak görüyor.
TRUMP'IN SALDIRISNA GÜVENMEMELİ
Rusya'nın Esad ve İran politikasını kısa vadede değiştirmesi beklenmemeli. Trump yönetiminin asıl derdinin Esad olmadığı ise ortada. ABD ve Rusya'nın işbirliği de “kontrollü gerilim” eşliğinde devam edecek gibi görünüyor. Dolayısıyla Trump'ın Suriye'ye saldırmasına güvenip, Esad meselesi yüzünden Rusya'yı karşımıza almamız akıllıca olmaz.
DENGE POLİTİKASI
Rusya ile yaşadığımız krizde Suriye'de hareket alanımızın ne kadar daraldığı unutulmamalı. Aynı şekilde Trump'ın bu hamlenin devamını getireceğini hesaplamak da yanlış olur. Kaldı ki, yeni ABD Başkanı'nın PYD/YPG politikası da hala muallak. İşte bu yüzden hem Rusya'yla, hem ABD ile aynı zamanda ve kendi çıkarlarımız doğrultusunda işbirliği yapmamız elzem.
İRAN İLE İYİ GEÇİNMEK
Daha dikkatli olmamız gereken ise İran. Trump, Tahran'a karşı giderek sertleşebilir. Bizim ise İran'ı karşımıza almamamız, hatta burada dengeleyici bir rol oynamamız önemli. Unutmayalım ki, ABD ve Rusya, kuzey Suriye'de bir Kürt oluşumunu destekliyor. Bu yüzden İran başta olmak üzere bölge ülkeleriyle iyi ilişkiler kurmamız, olmazsa olmaz.
DENGELER HASSAS
Kısacası Irak ve Suriye'deki dengeler ne kimseyi karşımıza almamıza, ne de kimseyi müttefik olarak görmemize izin vermeyecek kadar hassas.