ABD yönetimi, bir taraftan İsrail'in son dönemde Gazze'ye yönelik saldırılarını "meşru müdafaa hakkı" diyerek desteklerken, bir taraftan da bölgede artan gerilimi azaltmak için diplomatik girişimlerini sürdürüyor.
Filistin-İsrail hattında son dönemde artan gerginlik ve İsrail'in Filistinlilere yönelik ayrım gözetmeyen saldırıları sonucu çok sayıda sivilin hayatını kaybetmesiyle gözler ABD'den gelecek açıklamalara ve Biden yönetiminin tavrına çevrildi.
Son günlerde İsrail'in Filistin'e yönelik saldırılarını artırmasının ardından yaklaşık 200 sivil yaşamını yitirirken, Joe Biden yönetiminin sadece Hamas'ı kınaması, İsrail'in saldırılarını ise "meşru müdafaa hakkı" olarak nitelendirmesi sadece Cumhuriyetçi değil Demokrat çevrelerde de tepki çekti.
Biden yönetimi, bölgedeki gerginliğin azaltılması için pek çok ülkeden karar verici ile son günlerde artan bir şekilde telefon diplomasisi yürütüyor. - Beyaz Saray Sözcüsü tüm ısrarlara rağmen İsrail'i kınamadı
Beyaz Saray Sözcüsü Jen Psaki, İsrail'in saldırılarında birçok sivil ve çocuğun hayatını kaybetmesine tepki göstermedi, bölgedeki çatışmadan sadece Hamas'ı sorumlu tuttu.
Psaki, 10 Mayıs'taki açıklamasında, Doğu Kudüs'teki şiddet olaylarından endişe duyduklarını ve olayları yakından takip ettiklerini belirtirken İsrail'i kınamaktan kaçındı.
11 Mayıs'taki basın toplantısında ise bölgede gerginliğin azaltılmasının en önemli öncelikleri olduğunun altını çizen Psaki, "Başkan Biden'ın İsrail'in meşru kendini savunma hakkına desteği hiçbir zaman bitmeyecektir. Hamas ve diğer terör gruplarınca Kudüs'te dahil bölgede düzenlenen füze saldırılarını kınıyoruz." ifadesini kullandı.
İsrail'in Gazze'ye düzenlediği ve sivillerin ölümüne yol açan saldırılarını kınamaktan kaçınan Psaki, tüm dünyadaki kişilerin dinlerini özgürce yaşamasının ve barış ortamının kurulmasının önemini vurguladı.
Psaki, 12 Mayıs'ta, Doğu Kudüs'te artan gerginliğin azaltılmasının ve bölgedeki halkın korunmasının öncelikleri olduğunu açıkladı.
Psaki, 13 Mayıs'ta, gazetecilerin ısrarlı sorularına rağmen İsrail'in 18'i çocuk 87 Filistinlinin ölümüne yol açan füze saldırılarını kınamaktan kaçınırken, 14 Mayıs'ta İsrail'in Filistin'e yönelik saldırılarını "meşru müdafaa" olarak nitelendirerek İsrail'e desteğini yineledi.
İsrail ordusunun Gazze'de AP ve Al Jazeera gibi uluslararası medya kuruluşlarının da olduğu binayı hedef almasına ilişkin Twitter hesabından 15 Mayıs'ta açıklama yapan Psaki, "Gazetecilerin ve bağımsız medyanın emniyet ve güvenliğini sağlamanın büyük bir sorumluluk olduğunu İsraillilere doğrudan ilettik." ifadesini kullandı.
Psaki, dün de İsrail'in devam eden saldırılarına ilişkin herhangi bir kınama veya yorum yapmadığı brifingde, "ABD'nin bölgedeki çatışmaları durdurmak için sessiz ve yoğun bir diplomasi yürüttüğünü" ileri sürdü. - Biden'ın telefon diplomasisi
Biden, bölgede gerilimin tırmanmasının ardından ilk açıklamasını 12 Mayıs'ta yaptı. İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ile telefonda görüştüğünü belirten Biden, "Binlerce roket topraklarına düşerken İsrail'in kendini savunma hakkı var." dedi.
Biden, İsrail'in yanı sıra Mısır, Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri gibi Orta Doğu ülkeleri ile bu konuda yakın temas halinde olduklarını belirtti.
Beyaz Saray'dan söz konusu görüşmeye ilişkin yapılan açıklamada, Biden'ın, Netanyahu ile telefon görüşmesinde, ABD'nin "İsrail'in meşru müdafaa hakkına sarsılmaz desteğini" ilettiği aktarıldı.
13 Mayıs'taki açıklamasında Doğu Kudüs'te ve bölgede tansiyonun düşürülmesine yönelik çabalarının devam ettiğini belirten Biden, 14 Mayıs'ta Beyaz Saray'daki Ramazan Bayramı kutlamasına ilişkin yaptığı açıklamada, "Gazze'dekiler de dahil Filistinliler ve İsrailliler eşit derecede haysiyet, güvenlik ve emniyette yaşamayı hak ediyor." ifadesini kullandı. - Biden, AP ofisi hedef alındığında bile İsrail'i kınamadı
Biden, 15 Mayıs'ta İsrail'in AP ve Al Jazeera ofislerinin bulunduğu binayı hedef almasının ardından Netanyahu ve Filistin Devlet Başkanı Mahmut Abbas ile ayrı ayrı telefonda görüştü.
Her iki görüşmede de İsrail'i kınamaktan kaçınan Biden, Netanyahu ile yaptığı telefon görüşmesinde, bir kez daha İsrail'e destek vererek bölgedeki gerilimden dolayı Hamas'ı suçladı.
Biden, Abbas ile görüşmesinde ise Hamas'ın İsrail'e füze atmaya son vermesi gerektiğini belirterek aralarında çocukların da olduğu masum sivillerin hayatını kaybetmesinden duydukları endişeyi ifade etti.
Biden, 16 Mayıs'ta telefonda görüştüğü Netanyahu'ya bölgede "ateşkese" destek verdiğini ilk kez dile getirdi. - ABD Dışişleri de İsrail'i kınayamadı
ABD Dışişleri Bakanlığı 8 Mayıs'ta yaptığı açıklamada, İsrail polisinin Mescid-i Aksa'da Filistinlilere yönelik saldırılarını doğrudan kınamaktan kaçınırken "ABD, Harem-i Şerif ve Şeyh Cerrah bölgesi dahil Kudüs'te tarafların karşı karşıya geldiği ve çok sayıda kişinin yaralanmasıyla sonuçlanan olaylardan dolayı oldukça endişelidir. Şiddetin hiçbir gerekçesi olamaz fakat özellikle ramazanın son günlerine girilirken bu şekilde kan dökülmesi rahatsız edicidir." ifadesini kullandı.
ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Ned Price da 10 ve 11 Mayıs'taki açıklamalarında İsrail güçlerinin Mescid-i Aksa ve Doğu Kudüs'te Filistinlilere yönelik saldırılarını doğrudan kınamaktan kaçındı, bölgede tansiyonun düşürülmesi için "hem İsrail hem de Filistin tarafına" çağrı yaptıklarını söyledi.
- Blinken'ın İsrail diplomasisi
ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken, Filistin'de gerginliğin tırmandığı ilk günden bu yana İsrail ve Filistin'in yanı sıra Katar, Ürdün, Suudi Arabistan gibi bölge ülkeleriyle telefon diplomasisi yürütüyor.
11 Mayıs'ta, İsrailli mevkidaşı Gabi Aşkenazi ile görüşmesinde hem İsrail hem de Filistin'e "tansiyonu düşürme ve şiddete son verme" çağrısında bulunan Blinken'ın, Hamas'ın "İsrail'e yönelik roket saldırılarından" dolayı endişesini dile getirip bu saldırılarda hayatını kaybedenler için başsağlığı dilerken, İsrail saldırılarında hayatını kaybeden Filistinliler için başsağlığı dilememesi dikkati çekti.
- ABD 12 Mayıs'ta bölgeye temsilci gönderdiBlinken, 12 Mayıs'ta İsrail-Filistin İşlerinden Sorumlu Müsteşar Yardımcısı Hady Amr'ı, Filistin ve İsraillilerle görüşmek üzere bölgeye gönderdiklerini ve Gazze ile Kudüs'te yaşananlardan derin kaygı duyduklarını bildirdi.
İsrail Başbakanı Netanyahu ile aynı gün telefonda görüşen Blinken, Gazze'den İsrail'e yönelik roket saldırıları konusunda kaygılarını dile getirdi, İsrailliler ile Filistinlilerin eşit ölçülerde özgürlük, güvenlik ve demokratik haklara sahip olduğunu vurguladı.
Blinken, 16 Mayıs'ta Mısır, Suudi Arabistan, Katar, Pakistan ve Fransa dışişleri bakanları ile ayrı ayrı görüşerek İsrail-Filistin sorununda "şiddetin sona ermesi ve sükunetin sağlanması" çabalarını ele aldı.
Beyaz Saray Ulusal Güvenlik Danışmanı Jake Sullivan da gerginliğin azaltılması konusunda İsrail ve diğer bölge ülkeleri ile telefon görüşmeleri yaptı.
- BM'nin İsrail'e tepkisi etkisiz kaldıBirleşmiş Milletler (BM) de her fırsatta bölgedeki gerilimin azaltılması çağrısı yapıyor.
BM Genel Sekreteri Antonio Guterres, 10 Mayıs'ta işgal altındaki Doğu Kudüs'te devam eden şiddet olayları ve Filistinli ailelerin Şeyh Cerrah ve Silvan mahallelerindeki olası tahliyelerinden derin endişe duyduğunu belirterek İsrail'e uluslararası insani hukuk ve insan hakları hukuku doğrultusunda yıkım ve tahliyeleri durdurması çağrısı yaptı.
Guterres, 13 Mayıs'taki açıklamasında, İsrail ile Filistin arasında artan gerginlik ve şiddet olaylarında çok sayıda sivilin hayatını kaybettiğini belirterek "Ramazan Bayramı'nın hatırına" çatışmalara derhal son verilmesi çağrısı yaptı.
Guterres, 15 Mayıs'ta İsrail'in Gazze'de medya kuruluşlarının bulunduğu binayı hedef almasına tepki gösterdi.
BM Genel Sekreteri Guterres'in Sözcüsü Stephane Dujarric tarafından yapılan yazılı açıklamada, "Genel Sekreter, Gazze şehrinde, içinde uluslararası medya kuruluşlarının ofislerinin de bulunduğu çok katlı bir binanın İsrail hava saldırısı ile yıkılmasından derin rahatsızlık duymuştur." ifadesine yer verildi. - BM'nin adımlarına ABD engeli
BM Güvenlik Konseyi 10 Mayıs Pazartesi günü Doğu Kudüs'te yükselen tansiyonu görüşmek için acil toplandı ancak diplomatik kaynaklar ABD'nin itirazı üzerine herhangi bir adım atılamadığını bildirdi.
ABD, 12 Mayıs'ta Doğu Kudüs'te artan gerginliği görüşmek üzere ikinci kez toplanan Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin (BMGK) ortak açıklama yapmasını engelledi.
ABD, 13 Mayıs'ta BMGK'nin İsrail ile Filistin arasında giderek yükselen gerilimi ve Gazze'ye yönelik hava saldırılarını görüşmek için toplanmasına karşı çıktı ancak daha sonra anlaşma sağlandı ve Konsey 16 Mayıs Pazar günü toplandı ancak bu toplantıdan da herhangi bir somut adım çıkmadı.
ABD, 17 Mayıs'ta da BMGK'nin İsrail-Filistin krizine yönelik ortak açıklama yapmasını tekrar engelledi.