TİMETÜRK I HABER MERKEZİ
IŞİD ile Suriyeli muhalifler arasında 2013 yılında sonunda başlayıp 2014 yılında sınırların çizilmesine sebep olan savaşın ardından Suriye'de bir kez daha muhalif gruplar birbiriyle çatışıyor. Daha önce Nusret Cephesi Cebel-i Zaviye bölgesinden Cemal Maruf liderliğindeki "Syrian Revolutionaries Front" ya da Türkçe ifadesi ile Suriye Devrimciler Cephesi'ni muhaliflerin kontrolündeki bölgeden çıkarmış ve ABD destekli Hazm Hareketi de bir süre sonra SRF ile aynı kaderi paylaşmıştı. Son günlerde ise muhalif gruplar arasında eski adıyla Nusret Cephesi ve yeni adıyla Şam'ın Fethi Cephesi'nin içerisinde olmadığı bir savaş yaşanıyor. Suriye'nin en güçlü silahlı örgütlerinden Ahrar'uş Şam, insan kaynağının önemli bir kısmı Suriyeli olmayan savaşçılardan oluşan Cundul Aksa ile mücadele ediyor. Savaşın nasıl başladığı ve nasıl bu noktaya gelindiği ise görünenden daha karmaşık.
KRİZ UZUN SÜREDİR DEVAM EDİYOR
Fetih Ordusu tarafından İdlib eyaletinin neredeyse tamamının ele geçirilmesinin ardından Cundul Aksa, İdlib kırsalındaki kentlerde yoğun olarak konumlanırken Halep savaşına kısıtlı güçlerle katılsa da asıl yoğunluğunu Hama'ya verdi. Bu süreçte iki grup arasında ciddi tartışmalar ve hatta küçük çaplı çatışmalar yaşandı. Cundul Aksa bu çatışmaların ekseriyetinde kendilerine saldırmak için gelen Ahrar'uş Şam savaşçılarını vurduğunu ya da yakaladığını iddia etse de Ahrar'uş Şam vurulanların ve esir alınanların masum olduğunu savundu. Geçtiğimiz Ramazan ayını takiben İdlib Şura Konseyi, iki taraf arasındaki olaylarla ilgili araştırma komisyonu denilebilecek bir yapı kurarken Cundul Aksa, esir aldığı Ahrar'uş Şam üyelerini bu yapıya teslim etmeyi kabul etti.
Komisyon ne kadar çalışabildi ya da çalışamadı bilinemezken Eylül ayında bu kez Ahrar'uş Şam, Cundul Aksa'yı Eriha'daki Ahrar'uş Şam liderlerine saldırmakla suçladı ve tansiyonun yükselmesinin ardından bu kez Ahrar'uş Şam'ın kalbi denilebilecek bir kentte; Binniş'te bir bombalı araç saldırısı yaşandı. Saldırının ardından Ahrar'uş Şam kanadından Cundul Aksa'yı suçlayan pek çok açıklama geldi.
Suçlamalar aynı eksende yoğunlaşırken Ahrar'uş Şam, Feylak'uş Şam ve birkaç grup daha Cundul Aksa'yı IŞİD hücrelerini barındırmak, korumak ve IŞİD'in bölgedeki saldırılarını organize etmekle itham ediyor. Bu ithamların ardından 5 Ekim'i 6 Ekim'e bağlayan gece Cundul Aksa ile Ahrar'uş Şam arasındaki çatışmalar yeniden başladı.
ŞAM'IN FETHİ CEPHESİ ARABULUCU ROLÜNDE
Ahrar'uş Şam kaynakları, Serakib kentinde IŞİD hücresine yönelik bir operasyon yapıldığını ve hücreye mensup militanların tutuklandığını duyurdu. Ahrar'uş Şam'ın iddiasına göre bu tutuklamaların ardından Cundul Aksa, IŞİD militanları ile esir Ahrar üyelerini takas etmeyi önerdi. Bu sürecin ardından 60'a yakın Suriyeli muhalif örgüt Cundul Aksa'ya karşı Ahrar'uş Şam'a desteğini açıklarken sadece Şam'ın Fethi Cephesi tarafsızlığını koruyor. Son iki gündür Ahrar'uş Şam ile Cundul Aksa arasındaki çatışmalar yer yer devam ederken Şam'ın Fethi Cephesi'nin arabuluculuk faaliyetleri de sürüyor.
MUHEYSİNİ'DEN UYARI: MAHKEME BU SORUNU ÇÖZEMEZ
Fetih Ordusu bünyesinde ve gruplardan bağımsız hareket eden Suudi kökenli Şeyh Abdullah Muheysini ise bu çatışma sürecinin ardından şu açıklamalarda bulundu: Değerli âlimler ve kardeşlerim! Kardeşlerimizin kanının heder olmaması ve işlerin kontrolden çıkmaması için her akıl sahibinin acilen harekete geçmesi gerekir. Ahrar'uş Şam ve Cundul Aksa arasındaki ihtilaf bir saatlik bir meseleden doğmuş değildir ve mesele, sadece cinayet ihtilafının halledilmesiyle çözülemez. Şer'i mahkemeye çağırmak tek başına çözüm değildir asla. Bu sadece sorun ciddi boyutlara ulaştığında, olayı yatıştırmak için kullanılan ‘uyuşturucu bir iğne' gibidir. Çözüm için İki tarafın razı olacağı şeyhlerden oluşan bir yüksek komisyon kurulmalı. Meseleyi kökünden halletmeye çalışmalı. Meselenin halli için herhangi bir tarafı çağırmak için geniş yetki verilmeli. İki tarafın da bu komisyona itirafta bulunması gerekir. Şam'ın Fethi Cephesi bu komisyonda garantör taraf olmalı. Şam'ın Fethi Cephesi ve tüm gruplar komisyonun bu meselede çıkaracağı bütün karar ve tavsiyelere uymalıdır. Sonra da komisyon ve tarafların şer'i sorumluları bir beyan yayınlayarak komisyonun tavsiyelerini kabul ettiklerini belirtmelidir. Bunun dışında problemin daha kötü bir aşamaya gelmesinden korkarım. Allah'tan korkalım ve çözüm için acele edelim. Twitter, WhatsApp ve Telegram'daki Mücahitlere yakın kişilere ise tavsiyem: Sırat köprüsünde nefesinizi kesecek sözler söylemeyin. Sonra sizin önünüze çıkarılır: İşte senin konuştukların...
AHRAR'UŞ ŞAM İTİRAF KAYITLARI YAYINLAMAYA BAŞLADI
Öte yandan Ahrar'uş Şam, Cundul Aksa ile ateşkese razı görünmezken örgüt kaynakları "IŞİD'in geliştiği ve Suriyeli muhalifleri arkadan vurduğu dönemde" yaptıkları hataları tekrarlamayacaklarını söylüyorlar. Cundul Aksa'nın IŞİD ile aynı 'akideyi' taşıdığını savunan bazı Ahrar liderleri de örgütün tamamen bölgeden çıkarılmasını savunuyor. Şam'ın Fethi Cephesi'nden bazı kaynaklar ise Cundul Aksa'nın "IŞİD' itilmesinin doğru olmayacağı" gerekçesiyle bu tavra itiraz ediyor.
Ahrar'uş Şam, 3 Cundul Aksa üyesinin saldırılar ve faaliyetleri ile ilgili görüntülü itiraflarını yayınlarken itiraflarda Ebu Dücane künyesini kullandığını belirten bir militan, Cundul Aksa'nın IŞİD ile irtibatı üzerine konuşuyor. Cundul Aksa'nın ele geçirdiği toprakları IŞİD'in elindeki bölgeye doğru genişletme hedefinde olduğunu söyleyen militana göre Cebel-i Zaviye bölgesinden Hama'nın doğusuna kadar uzanan saldırılar bu hedefe dönük. Öte yandan görüntülerde Cundul Aksa militanlarından ele geçirilen telefonlardaki sesli mesajlarda yer alıyor. Ahrar'uş Şam, şimdiye kadar toplamda üç örgüt militanının itiraflarını yayınladı. İtiraf görüntülerinin ikincisinde iki militanın yüzündeki yaralar göze çarpıyor.
Yaşanan çatışmaların ardından Cundul Aksa, "Ahrar'uş Şam saldırıları durmazsa Hama operasyonundan çekileceğini" açıkladı.