Nihat Nasır tarafından kaleme alınan Başyazı'da, 7 Haziran seçimleri sonrası Ak Parti'de faaliyete geçen 'fitne lobisi' mercek altına alındı.
Yazısında, başta ABD-İngiltere-İsrail-Almanya olmak üzere bütün şer güçlerin Ak Partililerin yapacağı hatalara kilitlendiğini belirten Nasır, "Hepsi bir yana, kendi ayağımıza sıkmaya başladık son zamanlarda." diye yazdı.
Bütün muhalif partilerin bir araya gelmesinin, Aydın Doğan medyasının, sermayenin varını yoğunu bu işe harcamasının bu savaşı kazanmaları için yetersiz kaldığını dile getiren Nasır,"Onlar da gayet iyi biliyorlar ki, mevcut durumda, AK Parti içerisinde bir fitne husule getiremedikleri sürece istedikleri sonucu asla alamayacaklar." ifadelerini kullandı.
"Fehmi Koru ve Ahmet Sever operasyonları"nın da bu türden bir çabanın ürünü olduğunun altını çizen Nihat Nasır, bugün yaşananlara 30 yıl önce okuduğu bir hadisle ışık tuttu.
İşte o Başyazı:
- Bu ümmet fitnecileri asla affetmez!
Geçen gün, seçim boyunca birlikte çalıştığımız aday arkadaşlarımızın bir kısmı ile iftar yaptık.
İftar sonrası sohbetimize gençlik kollarından bazı genç arkadaşlarımız da katıldı.
Sohbet bir süre sonra ister istemez seçim sonuçlarına geldi ve çeşitli değerlendirmeler söz konusu oldu.
Ortak kanaatimiz, yerinde ve soğukkanlı bir özeleştirinin yapılmasının elzem olduğu yönündeydi.
Tam bu noktada bendeniz, özeleştirinin fitne çabalarından ayırt edilmesi gerektiğine özellikle vurgu yapma ihtiyacı hissettim.
Zira son günlerde bahusus Reis ile Başbakan'ın arasını açmaya çalışan fitne lobisinin, ‘özeleştiri argümanı' üzerinden prim yapmaya çalıştığı çok açıktı.
Evet, bütün yürekliliğimizle, kendimizi hariç tutmadan, sahici ve ciddi bir nefis muhasebesi yapmamız gerekiyor, buna şüphe yok!..
Ama ya fitne çabaları?..
Yedi düvel, paralel ihanet, başta Aydın Doğan'ın mülevves tetikçileri olmak üzere, hâkim medya, beynelmilel ve ulusal sermaye, muhalefet partileri vesaire…
Hepsi bir yana, kendi ayağımıza sıkmaya başladık son zamanlarda.
Yani her ne oluyorsa bize, bizden ötürü…
Oysa ortada abartıldığı kadar dramatik yahut trajik bir durum yok!
Hâlâ birinci partiyiz ve hâlâ sadece Türkiye'nin değil, bütün bir ümmetin, hatta mazlum halkların umudu konumundayız.
Nedir bu panik havası anlayabilmiş değilim doğrusu.
Hele, sırf bu panik yüzünden, birtakım kimselerin faturayı kendinden başkasına kesme çabası, olacak şey değil!..
Fitne ehlinin Reis'i ve AK Partiyi saf dışı bırakmak için adeta yırtındığı bir vasatta, Reis-Hoca tartışması yapmak, akıl kârı mıdır Allah aşkına!
Söyler misiniz bu, kimin ekmeğine yağ sürecek?
Bu durumdan kim yahut kimler nemalanacak?
Arkadaşlarımızla bahse konu sorular üzerine konuşurken, aklıma bundan 30 yıldan daha fazla bir zaman önce okuduğum bir hadise geldi.
Kaynağını ve ayrıntılarını çok net olarak hatırlayamadığım için sadece ana konuyu aktarmakla yetindim.
Hadise özetle şöyle.
Hz. Osman'ın devr-i hilafetinde tartışmaların en hararetli olduğu dönem…
Hac mevsimi…
Hz Ali, arkadaşlarıyla birlikteyken içeriye birkaç kişi dalar ve tanık oldukları bir olayı heyecanla anlatmaya koyulurlar.
İddia, Hz. Osman›ın sünnet ibadetlerden birini eksik yaptığı yönünde…
Hz. Ali hışımla yerinden kalkar ve; “Bana bunu nerede yaptığını gösterin!” diye kızgınlıkla adeta bağırır.
Fitnecilere gün doğmuştur.
Ellerini sevinçle ovuştururlarken bir yandan da hadise mahalline doğru gidiyorlardı.
Yeri gösterirler…
Hz. Ali, yeri teyit ettirdikten sonra tam o noktada, Hz. Osman mezkûr ibadeti nasıl yapmışsa aynen öyle yapar!
Herkes buz kesmiştir adeta.
Fitne gayretleri, Hz. Ali'nin fevkalade ferasetli davranışıyla bir anda akamete uğramıştır…
Evet, durum budur beyler!
Başta ABD-İngiltere-İsrail-Almanya olmak üzere bütün şer güçler, yapacağımız hatalara kilitlenmiş vaziyetteler.
Onlar da gayet iyi biliyorlar ki, mevcut durumda, AK Parti içerisinde bir fitne husule getiremedikleri sürece istedikleri sonucu asla alamayacaklar.
Bütün muhalif partilerin bir araya gelmesi, medyanın bütün ahlaksızlarının tek çizgide saflaşması, sermayenin varını yoğunu bu işe harcama azmi, Müslüman görünümlü işbirlikçi tıynetlileri kafesleyip adeta asker kıvamına getirmeleri, bu savaşı kazanmaları için yeter malzeme değil!
İlle de AK Parti içeriden çözülmeli!
Fehmi ve Ahmet Sever operasyonları bu türden bir çabanın ürünüydü.
Şimdi tekrar Reis ve Hoca arasında bir soğukluk oluşturma ve bu yolla AK Partiyi halletme arzusundalar.
Mahrem dairede en acımasız eleştirilerin yapılmasına evet ve fakat psikolojik ayrışmayı tetikleyecek ve düpedüz fitne vasatı üretecek orta yerde yapılacak tüm değerlendirmelere hayır!
Bu, tarihi bir sorumluluktur!
Kim, sorumsuzca hareket edip bütün ümmetin umudunu berhava edecek bir tavır içerisine girerse, vebalinden asla kurtulamaz.
Haşa, Allah'ın işine karışmam ama bu ümmet onları asla affetmez!
Allah rızası için basiret!
Allah rızası için feraset!
Allah rızası için itidal!