Almanya'da Cumhurbaşkanı Erdoğan'a karşı ‘hazımsızlık' giderek tavan yapıyor. Türkiye'de basın kartlarının süresi uzatılmayan ZDF televizyonun İstanbul bürosu şefi Jörg Brase ile Tagesspiegel gazetesinin Türkiye muhabiri Thomas Seibert Türkiye'den ayrılmasından sonra Alman gazeteleri, Cumhurbaşkanı Erdoğan'a yönelik düşmanca saldırılarını hızlandırdı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'a düşmanlığıyla bilenin ve yayınlarında Türkiye'nin AB'ye alınmaması için çalışan Alman Die Welt gazetesi, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın asıl isteğinin AB müzakere sürecinin sonlanması olduğunu ancak buna izin verilmemesi gerektiğini belirterek şunları söyledi:
"İki Alman gazetecinin Türkiye'den ayrılmak zorunda bırakılmaları Türkiye ile AB üyelik sürecinin sonlandırılmasına gerekçe olmamalı. Recep Tayyip Erdoğan yönetimindeki Türkiye Cumhuriyeti'nin, demokrasi ve ifade özgürlüğü gibi Avrupa değerlerinden uzaklaştığı herkesin malumu. Bunun karşılık bir şey yapmak ancak üyelik süreci ile mümkün. Örneğin bu sayede AB, ülkede giderek yayılan otokrasi karşısında özgür düşünce ve tutumu savunan son kale niteliğindeki bağımsız kurumlara meşru destek sağlayıp kaynak aktarabiliyor. Türkiye sonsuza kadar kaba sofu bir diktatör demokrasisine doğru evrilmeden önce, Avrupa öncelikle oradaki sivil toplumu güçlendirmeli. Cumhurbaşkanı Erdoğan AB üyelik görüşmeleri sürecinden en kısa sürede kurtulmayı yeğler. Ona bu iyiliği yapmamak lazım."
ERDOĞAN'A ‘YABANCI MUHABİRLERE
GÖZ DAĞI VERİYOR' SUÇLAMASI
Yaptığı yayınlar ile Almanya'daki Türklerin ve Müslümanların tepkisini çeken Hannoverische Allgemeine Zeitung ise, iki Alman gazetecinin Türkiye'den ayrılmasından Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı sorumlu tuttu. Gazete, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın kendi etrafındaki görüş ayrılıklarının arttığına dikkat çekerek şu görüşleri dile getirdi:
"Türkiye Cumhurbaşkanı, seçim sürecinde güçlü adam imajı çiziyor. Ancak bu kez bunun arkasında daha farklı nedenler de var. Erdoğan ders vermek niyetinde. Türkiye'de medyayı tek ses haline getirmesinin ardından şimdi de sırada yabancı muhabirlere gözdağı vermek geliyor. Erdoğan'ın keyfi demokrasisinde ülkedeki muhalifler terörist, yabancılarsa 'Türkiye düşmanı' sayılıyor. Öte yandan Erdoğan'ın kendi cephesinde de çatlaklar oluşuyor. Ekonomik gerileme seçmeninde iz bırakmıyor denemez. Muhafazakâr AK Parti, yenilgiden çok korkuyor. Perde arkasında öyle bir güç çekişmesi var ki, olası bir yenilgi durumunda bu aleni bir biçimde patlak verebilir."
TEK SEÇENEK TÜRKİYE-AB
MÜZAKERELERİ DURDURMAK
Cumhurbaşkanı Erdoğan'a karşı önlem alınmasını isteyen diğer Alman gazetesi Hessische Niedersächsische Allgemeine'ye göreyse ise tek seçenek Türkiye-AB üyelik müzakerelerini dondurmak olduğunu belirterek, şu görüşleri dile getirdi:
"Gerilimin tekrar tekrar tırmanmasına bakacak olursak, Berlin-Ankara ilişkilerinin düzeldiği yönündeki resmi söyleme inanmamak gerekir. Gerçek şu ki, Türkiye'de ifade ve basın özgürlüğü hala ayaklar altında çiğneniyor. Tüyler ürpertici hukuki deliller kurgulayarak, siyasi rehinelerle müttefiklere meydan okunuyor. Almanya'nın bu konudaki tavrı, kendi değerlerine saygılı, NATO yapısına hitap eden ve mülteci sorununa uygun bir reaksiyonu kapsıyor. Bu konuda verilen diplomatik mücadele hiç de kıskanılacak bir durum değil. Erdoğan'ı kalıcı bir düşünce değişimine itecek pek yöntem yok. Ancak AB üyelik görüşmeleri sürecini dondurmak bu seçeneklerden bir tanesi olabilir."
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı suçlayanlar kervanına katılan diğer Alman gazetesi Rheinpfalz de, Erdoğan'ı diktatörle kıyasladı. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın iktidarını korumak için tarihten gelen bilindik yöntemlere başvurduğuna işaret eden gazetenin yorumu ise şöyle:
"Tarihteki örnekler bilindik: Diktatörler iktidarlarını ancak otoriteyle, düşmanlar oluştarark koruyabiliyor. Ne derece insan düşmanı ve demokrasi yoksunu oldukları anlaşılmasın diye kuvvetler ayrılığını, ifade ve basın özgürlüğünü kısıtlamaları gerekiyor. Türkiye on yıllardır Erdoğan'la, rayına koymuş olduğu, iç huzuru bulmuş, modern, laik ve liberal bir demokrasiyi kaybediyor. Avrupa değerlerinden gittikçe uzaklaşıyor. Ne tuhaftır ki bu durum, ülkeye turist akınına engel teşkil etmiyor. Alman gazetecilerin Türkiye'den sınır dışı edilmeleri, Erdoğan iktidarının ne derece zayıf bir temele dayandığını gösteriyor."