İran'ın nükleer anlaşmadaki yükümlülüklerinin bir kısmını askıya alma kararına ilişkin değerlendirmeler bugünkü Alman gazetelerinde geniş yer buldu. “Tek suçlu İran rejimi değil” diyen Alman Mitteldeutsche Zeitung gazetesi, “Olayların bu boyuta gelmesinde en büyük pay ABD Başkanı Trump'ın davranışları” dedi.
‘TRUMP'IN DELİCE DAVRANIŞLARI
BÖLGEDEKİ KRİZİ TIRMANDIRIYOR'
Alman Mitteldeutsche Zeitung, İran ve ABD arasında yaşananları şöyle tarif ediyor::
"Tüm suçu tek taraflı olarak İran rejimi yükleyenler işin kolayına kaçıyor. Çünkü ABD Başkanı Donald Trump'ın anlaşmadan çekildiğini açıklamasından sonra dahi İran anlaşmanın tamamen kırılmasına yönelik provakasyonlara gelmedi. Anlaşmanın bazı bölümlerine uyulmayacağına dair açıklama, İran'daki radikal güçlerin taleplerine kıyasla çok daha hafif kalıyor. Daha delice olanı ise Donald Trump'ın bölgedeki düşüncesiz davranışları. Başkanlığının ilk ayından beri bu anlaşmayı tehdit ediyor ve hesaplaşma için fırsat arıyor.”
Süddeutsche Zeitung gazetesi de ABD ve İran arasındaki ihtilafın Avrupa üzerindeki olası etkilerine ilişkin şu yorum yapılıyor:
"Tırmanan gerilimin oluşturduğu en büyük risk, beklenmedik küçük bir olayın, geliştikten sonra durdurulması mümkün olmayan bir noktaya evrilmesinde yatıyor. İran'da da güçlü bir kesim hesaplaşma istiyor. Bolton gibi insanların bu tür küçük bir kıvılcımı yakmak için her şeyi yapabilecek olmasına ilişkin kaygılar oldukça haklı. Bolton'un yıllardır dile getirdiği İran'ı bombalama taleplerine, İran'ın bir bahane sunmasını bekliyorlar…Tahran'ın cevabı büyük ihtimalle asimetrik olacak ve bütün bölgeyi etkileyecek. Körfez'den Doğu Akdeniz ülkelerine kadar bölgeyi yıllar sürecek bir ateşe atacak…Bu ihtimal gerçekleşirse, yeni mülteciler ve Ortadoğu'da daha da genişleyen bir kaosla çarpışmak zorunda kalacakları için Avrupalılar yas tutan taraf olacak. Gerilimin tırmanmasını engellemek için ellerinden gelen her şeyi yapmalılar.”
‘SAVAŞ TEHDİTLERİ DÜNYAYI
DAHA GÜVENLİ HALE GETİRMEDİ”
İran'ın nükleer anlaşmadan doğan yükümlülüklerini askıya alma kararı ve ABD ile tırmanan gerilime ilişkin Frankfurter Allgemeine Zeitung'da ise şu satırlar yer alıyor:
"Uranyum zenginleştirmeye tekrar başlama ihtimaline ilişkin tehdit ateşle oynamaya benziyor. Eğer bu ihtimal gerçekleşirse 2015 yılında varılan anlaşma bir kağıt parçasına dönüşecek. Anlaşmanın tarafı olan diğer beş ülkeye yönelik çağrı etkileyici ve anlaşılır. Eğer İran anlaşmayla bağlı kalmazsa ‘normal' ticari ilişkiler de olmaz. İran yönetiminin askeri tehditlerden etkilenip etkilenmeyeceğini zaman gösterecek. Kriz, taraf devletler ve Avrupa Birliği'ni ikna edici bir çıkışın mümkün olmadığı bir ikilemin eşiğine getirdi. Tahran'nın talep ettiği gibi İran'ın petrolünü ve banka sektörünü ABD yaptırımlarından nasıl koruyacaklar? Yaşanan ihtilafta gerçekten ABD'nin karşısında durarak, İran yönetiminin tarafında mı yer almaları gerekiyor?"
Straubinger Tagblatt/Landshuter Zeitung da, İran'ın nükleer anlaşmadan kısmen çekilme kararına ilişkin şu yorumu yapıyor:
"Evet, İran zararsız değil. Evet, nükleer anlaşma mükemmel değildi. Yine de anlaşma ile bağlı bir İran, ondan çekilmiş bir İran'dan çok daha öngörülebilirdi. Diyalog kanalları kopuyor, etkileme imkanları azalıyor. Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu'nun verilerine göre anlaşmaya uyan İran'ın daha fazla taviz vermesini sağlamak için birazcık baskı ve başarılı bir diplomasinin zararı olmazdı. Süregiden savaş tehditleriyle birlikte dünya daha güvenli bir hale gelmedi.”