Washington'ın vize kararında kilit rol oynayan tutuklu Metin Topuz'un çalıştığı ABD Adalet Bakanlığı Uyuşturucu ile Mücadele Dairesi'nin (DEA) Türk makamlarıyla işbirliğinin de geçici olarak durdurulduğu öğrenildi. ABD Topuz'un tutukluğuna tepki olarak narkotik işbirliğinin yanı sıra Türkiye ile genel istihbarat paylaşımında da sembolik sınırlamalara gitti. Narkotik ve istihbarat paylaşımındaki sınırlamalar bu hafta Türkiye'ye gelen olan ABD Dışişleri Bakanlığı'nın Avrupa ve Avrasya İşlerinden Sorumlu Müsteşar Yardımcısı Jonathan Cohen ile yapılacak görüşmelerde ele alınacak temel konular arasında.
İŞBİRLİĞİNE GEÇİCİ FREN
Washington'ın Türkiye'de vize hizmetlerini askıya almaya kararını tetikleyen tutuklu iki yerel personelinden biri olan Topuz'u ABD açısından farklı kılan 24 yıldır devam ettiği görev. Topuz 35 yıldır ABD İstanbul Başkonsolosluğu'nda çalışıyor ancak daha önemlisi 24 yıldır ABD Adalet Bakanlığı Uyuşturucu ile Mücadele Dairesi'nin İstanbul'daki biriminde görevli (DEA). Topuz'un Türk polisiyle birlikte pek çok ortak uyuşturucu operasyonuna katıldığını gösteren fotoğraflar Türk basınında yer aldı. DEA'in Türkiye'de polis, jandarma, gümrükler ve Toprak Mahsülleri Ofisi (TMO) gibi pek çok kurumla etkin işbirliği var. Metin Topuz'un Türk emniyet teşkilatı içinde en yoğun ortak mesai yaptığı birim ise Narkotik Suçlarla Mücadele Daire Başkanlığı. Hürriyet'in edindiği bilgiye göre ABD Topuz'un tutukluğuna tepki olarak DEA'in Türk makamlarıyla olan işbirliğini geçici olarak askıya aldı.
İSTİHBARAT PAYLAŞIMINA SEMBOLİK SINIRLAMA
Amerikan tarafının Türkiye ile narkotik dışındaki genel istihbarat paylaşımda da sembolik sınırlamalara gittiği öğrenildi. Sınırlamaların DEAŞ ile mücadele kapsamında devam eden ABD ile Türkiye arasındaki etkin istihbarat paylaşımını sarsamayacak alanlara getirildiği belirtiliyor.
WASHINGTON'DA SEKİZ SAATLİK KRİZ MESAİ
Bir hafta önce vize hizmetlerinin karşılıklı askıya almasıyla tırmanan kriz, Türk ve Amerikalı diplomatların ilk andan itibaren sürdürdüğü görüşmeler ve ABD Dışişleri Bakanı Rex Tillerson ile Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ile yaptığı telefon görüşmesiyle kontrol altına alındı. Geçen hafta Washington'da bulunan Dışişleri Bakanlığı Siyaset Planlama Dairesi Genel Müdürü Büyükelçi Burak Akçapar ile Amerikalı mevkidaşı Tillerson'ın Siyaset Planlama Danışmanı Brian Hook'un başkanlık ettiği heyetler yaklaşık sekiz saatlik bir toplantı yaptı. Toplantıya Türkiye dosyasına bizzat bakan Müsteşar Yardımcısı Jonathan Cohen dışında Amerikalı bir kaç diğer müsteşar yardımcısının daha katıldığı öğrenildi. ABD ile Türk Dışişleri arasında benzer formatta toplantıların ilki Eylül ayında Birleşmiş Milletler Genel Kurulu sırasında New York'ta yapılmıştı. Toplantıda Türk tarafı ABD'nin vize adımının orantısız olduğunu vurgulayarak Türkiye'deki hukuki süreçlere direk müdahale beklentisinin yanlış olduğunu anlattı.
ABD GÜVENCE İSTİYOR
Bu hafta Ankara'ya gelen olan Müsteşar Yardımcısı Cohen ile yapılacak ‘ortak danışma toplantıları' da aslında vize krizi öncesinden planlı. Ancak gelişmeler nedeniyle Cohen'in planlı ziyareti ‘kriz çözme ziyareti'ne dönüştü. Amerikan tarafının beklentisi Türkiye'de görevli yerel personeline (FSN) yönelik hukuki süreçlerin şeffaf işletilmesi, kendilerine suçlamalarla ilgili bilgi sağlanması ve Metin Topuz ile Hamza Uluçay'ın en nihayetinde serbest bırakılmaları. Dahası ABD, Türkiye'de görevli yerel personeline (FSN) yönelik tutuklama ve göz altıların sürmeyeceğine yönelik güvenceler de istiyor.
ANKARA'DA İLİŞKİLER KANGREN OLUR KAYGISI
Ankara Türk yargı sistemini bağlayacak herhangi bir güvencenin verilemeyeceğini belirtiyor. Ancak Türk tarafı krizin Cohen'in ziyareti sırasında çözülmesi konusunda bastıracak. Vize hizmetlerinin iki haftadan fazla askıda kalmasının zaten ABD'nin YPG'ye desteği, koruma krizi gibi konular nedeniyle aylardır gergin olan ilişkileri kangren edeceğinden kaygı duyuluyor.
ABD BASINI TRUMP'A OYNUYOR
Kriz sürerken Amerikan basının önde gelen iki gazetesi Washington Post ile New York Times'da arka arkaya çıkan Türkiye ile ilgili iki başyazıda da Trump'a ‘Ankara ile ilişkini gözden geçir çağrısı vardı. New York Times başyazısında ABD'nin Türkiye'deki 50 nükleer başlığını ilişkiler çökmeden bir önce dışarı çıkartması çağrısı yaptı. Trump her ne kadar Washington Post ve New York Times'a ‘yalan haber medyası' dese de bu gazeteleri dikkatle okuduğu biliniyor. Washington kulislerinde konuşulan şeylerden biri Trump'ın bu gazetelerden makasla kestiği makaleler. Hatta Trump'ın Fransız Cumhurbaşkanı Emanuel Macron'a kesip üzerine notlar aldığı makalelerin kupürlerini gönderdiği söyleniyor.
PASTÖR BRUNSON BASKISI ARTACAK
Türkiye'de vize hizmetlerinin askıya alınmasından bir gün önce 7 Ekim'de New York Times'da çıkan ‘Başarısız darbeden sonra Türkiye'de tutuklanan Amerikalılar siyasi rehine' başlıklı yazının Trump'ı öfkelendirdiği konuşulanlar arasında. O makalede de ismi geçen Türkiye'de FETÖ davasından tutuklu Pastör Andrew Brunson'ın serbest bırakılması talebini ABD'nin kriz sürecinde daha güçlü bir biçimde bastırması bekleniyor.