Amerika Başkanı Donald Trump'ın seçimi kazanıp Beyaz Saray'a taşınmasının üzerinden 200 gün geçti ancak Afganistan'da devam eden savaş için planlanan yeni strateji henüz açıklanmadı. Açıklamanın bu kadar gecikmesinin sebebi başkanın kararsız kalması ve bu nafile savaşı nasıl sonlandıracağını bilmemesidir. Kendisine birçok değerlendirme sunuldu ancak başkan ileri adım atıp düşmekle geri adım atıp bütün herşeyi zayi etmek arasında gidip geliyor.
Amerikan halkının çoğunluğu ve dünya Amerika'nın bu savaşı kaybettiğine ikna oldular zira savaşa başlarken yapılan analizler ve beklenilen sonuç, güncel durumla taban tabana zıt durumdadır. Devasa büyüklükte bir ölü ve yaralı bilançosu, büyük mali kayıplar ve Amerika'yı içine çeken siyasi bir girdap, gelecek nesilleri ilerde rahatsız edecek derecede ülke adına örnek seviyede bir mağlubiyete dönüşebilir.
Amerikalı uzmanlar hem devam eden savaşın gidişatını değiştirecek hem de ülkenin uluslararası prestijini (yani Amerika'nın siyasi, askeri ve mali hegamonyası) kurtaracak bir plan yaratabilmek için ellerinden geleni yapıyorlar ancak böyle bir çözüm bulmak aşırı derecede zor.
Amerikan medyasına göre, 3 Ağustos'ta yapılan bir toplantıda Beyaz Saray yetkilileri içinde bulundukları Afganistan ikilemi dolayısıyla aralarında bölünmüş durumdaydılar. Bu bağlamda Trump kendisine bu nafile savaşın kazanılacağı garanti verilmeden Afganistan'a ek askerler gönderme planını hayata geçirmeyeceğine söz vermişti. Medyadaki diğer haberlere göre Trump ve kurduğu hükümet Afganistan'daki savaşın gidişatının kesin bir yenilgi ve işgale iştirak eden tüm devletler adına bir utanç kaynağı olma yönünde ilerlediğinden kesin bir şekilde eminler.
Analizcilere göre, yeni hükümetin Afganistan hakkında bu derece bir ikileme düşmesi aslında mağlubiyetlerin en ağır çeşididir. Bu savaş kendi askeri liderlerine göre kazanılması imkansız bir mücadeledir.
Paralı Askerler:
Hem siyasi hem de askeri olarak bozguna uğrayan ve utanç içinde olan Amerikalılar, Afganistan'da devam eden nafile savaşı idam etmek için lobicilik faaliyetlerinde bulunan paralı askerler tarafından baskı altındalar zira Amerika'nın otoritesi dünya üzerinde yeni açılan cephelerde sarsıldı ve bu durum beraberinde baskıyı getirdi.
Times'ta yayınlanan bir yazıya göre Amerika karşıtı güçler ve Amerika'nın rakipleri Trump hükümetine “yaralı hayvan” muamelesi yapmakta zira Kuzey Kore balistik füze denemelerine yenilerini ekledi, Rusya 775 Amerikalı diplomatı topraklarından kovma kararı aldı hatta ülkesi karışıklık içinde olan Venezuela Başkanı dahi Amerikalılarla dalga geçmek için fırsat buldu.
Hükümet böylesine bir muğlaklık içerisindeyken paralı askerler hükümeti nafile Afgan savaşını uzatması için ikna etmeye çalışıyor.
Bahsi geçen “paralı askerler” üç kategoriye ayrılabilir;
Afganistan'daki savaşı mali çıkar elde etmek için uğraşan, mücrim “Blackwater” bayrağı altında iş gören savaş çığırtkanı olanlar… Bugünlerde bu kısım paralı askerler Amerikan hükümetini kendilerine savaşın devam ettirilmesi için büyük fonlar ayrılması adına ikna etmek amacıyla çalmadık kapı bırakmıyorlar. Blackwater kurucusu Erik Dean Prince bir televizyon kanalına verdiği röportajda Amerika'nın Afganistan'da yılda 27 milyar dolar harcama yaptığını bu büyük harcamalara rağmen hala askerlerinin öldürüldüğünü belirttikten sonra, bunlar bu savaşın kazanıldığını gösteren şeyler değil diye de ekledi. Prince ayrıca bu savaşın Blackwater tipi organizasyonlara devredilmesi halinde bu paranın %40'ı kurtarılabilir olduğunu, Amerikan kuvvetlerinin Afganistan'dan çekilmesi halinde kukla Kabil hükümetin haftalar içerisinde çökeceğini de sözlerine ekledi.
Blackwater kurucusu, kukla Kabil rejimine de Afganistan içindeki tüm hava operasyonlarının ve istihbarat çalışmalarının bu mücrim firmanın militanlarına devredilmesini önerdi.
“Military Times” dergisinin haberine göre, işin kendilerine verilmesi halinde şirket kısa süre içerisinde ülke genelinde Afgan paralı askerleri mobilize edebileceklerini iddia ediyor. Skandalları daha önce ABD tarafından da doğrulanan Blackwater şirketi hem Irak'ta hem de çok sayıda cinayet, adam kaçırma ve çeşitli savaş suçlarıyla gündeme gelmişti. Bütün bu suçlar, kendilerine milyonlarca dolar ödeme yapılan ve kontrolsüz bir şekilde sahaya sürülen paralı askerler tarafından işlendi. Washington Post gazetesi yazarlarından Richard Kohen, geçtiğimiz Temmuz ayında kaleme aldığı yazısında, Blackwater tipi paralı askerlerin kullanılmasının 16 yıldır devam eden savaşı kazanmak yerine hali hazırdaki karmaşık durumu daha da kötü hale getireceğini ve bunun Afganistan'daki Amerikan kuvvetlerinin işini zorlaştıracağını yazmıştı.
İkinci grup ise, Kabil'de Amerika'nın lütfu ile hüküm süren ve şu anda da Trump hükümetini yandaş söylemlerle ikna etmeye çalışan Afgan paralı askerler… Daha önceleri Londra'da ve Washington'daki otellerde hizmetçilik yapan bu paralı askerler eğer Amerika'nın müdahalesi olmasaydı Kabil'de hüküm sürmelerinin mümkün olmadığını bildikleri gibi dünün savaş ağalarının da bugün general olmalarının imkan dahilinde olmadığını da gayet iyi biliyorlar.
Amerikan işgali sayesinde geçmişte batının otel hizmetçileri olanlar ve Kuzey İttifakı'nın savaş ağaları bugün Kabil'in kukla hükümeti haline geldiler. Bu yüzden, sadece bir olayda 199 Afgan sivilin ölmesinin sorumluları oldukları halde, bu insanlar Amerika'nın ve diğer işgalci güçlerin yaptıklarına devam etmesi adına ellerinden geleni yapmaktadırlar. Görünürde bu yardakçılar Kabil'i kontrol etmektedir ancak gerçekte olan, onların yiyeceğini, içeceğini, giyeceklerini ve baştan aşağıya diğer tüm zevk ve sefalarını Amerikan hazinesinin ödediğidir. Hiç şüphesiz onlar işgalci Amerikan askerlerinin ülkeyi terk etmesini asla istemezler zira kendileri kişisel ve çete çıkarlarını, ülkenin geleceğinden ve güvenliğinden üstün tutarlar.
Üçüncü grup da işgal yanlısı Afganistan medyasıdır. Tıpkı kukla Kabil rejimi gibi bunların da ekonomik çıkarları savaşın devam etmesine ve Amerikalı işgalcilerin ülkede kalmaya devam etmesine bağlıdır. Amerikan birliklerinin çekilmesi halinde bunlara ödenen paralar kesilecektir. İşgal yanlısı bir Afgan medyasının oluşturulması Amerikan işgaliyle birlikte uygulamaya alınan büyük planın bir parçasıdır. Geçmişte bir dergi çıkarmaktan acizken şimdilerde ne kadar düşük kalitelide de olsa 24 saat yayın yapan üç ya da dört tane uydu televizyonunu aynı anda idare etmektedir. Çalışanlarına verdikleri paralar ve diğer giderleri için aldıkları paraların gelmeye devam etmesi doğrudan doğruya işgal güçlerinin varlığına bağlı olduğundan bu grup Amerikalı işgalcileri halen devam eden bu yıkıcı savaşın Afgan halkı tarafından büyük bir takdirle karşılandığı yalanına ikna etmek ve kandırmak için ellerinden geleni yapıyorlar. Eğer Afganistan çıkarsanız Taliban gücü tekrar ele geçirir ve Amerika'ya saldırır diye fısıldıyorlar. İşgal yanlısı medya gerçek dışı ve yanlış yönlendirici içeriği, işgal güçlerinin arkasını dönüp kaçmasıyla kendilerine yapılan cömert yardımların birden kesileceğini bildiği için yayınlıyor.
Amerika'yı düşünen insanlar:
Ek olarak bir gruptan daha bahsedilebilir, bu grup Amerikalı yetkilileri sahadaki gerçeklikler hakkında doğru olarak bilgilendiren insanlardır. Bunlar genellikle ülkeleri için endişe duyan ve onu gözetleyen insanlardan oluşuyor. Bu gruptakiler en başından itibaren bu nafile savaşın hem Amerika hem de Afganistan için zararlı olduğunu anlatmaya çalıştılar. Sahadaki gerçekleri ciddi bir şekilde göz önünde bulundurarak bu savaşın bitmesi gerektiği, hem Afgan hem de Amerikan halklarının iyiliği için barışçıl bir çözüm yolunun bulunması adına Amerikalı birliklerin geri çekilmesi gerektiği noktalarında sesini duyurabildikleri yetkilileri ikna ediyorlar. Aksi halde Amerika'nın kaçınılmaz bir şekilde feci halde çökeceği günün çok da uzakta olmadığını biliyorlar.
Trump'ın danışmanlarından birisi olan Sebastian Gore bu gruba dahildir. Geçtiğimiz günlerde kendisi Afganistan'a ek asker gönderilmesinin Amerika'nın milli çıkarlarına uygun olmadığını söylemiş ve sözlerine “vardığımız sonuç, doğru yolda hareket etmediğimizdir” diye devam etmişti.
Gore ayrıca Trump'ın kararsız olduğunu açıkladı ve hem Pentagon hem de Beyaz Saray yetkililerinin tüm değerlendirmelerinin Afganistan'daki savaşın milli çıkarlara ters düştüğünü ve ek asker göndermenin gerekli olmadığını işaret ettiğini söyledi.
Benzer bir şekilde ABD'nin Afganistan ve Pakistan özel temsilcisi Loral Miller, Afgan kuvvetlerinin kendilerini idame ettirme konusundaki verilerin olumsuz olduğunu ve ABD'nin bu amaçtan, yalnızca bazı kişileri donatmakla yetinerek uzak kaldığını söyledi. Afgan askerlerinin ve güvenlik güçlerinin masraflarının yalnızca %10'u Afganlar tarafından karşılanmakta, geri kalan kısım ise diğer devletler tarafından ödenmektedir. Kendi başlarına bu masrafların %50, %60 veya %90'ını ödemeleri mümkün değildir. Yabancı güçler tarafından desteklenmeden güvenliği sağlayamayan ve yeterli özelliklere sahip olmayan Afgan kuvvetleri (paralı askerleri) kendilerini de idame ettiremezler.
Bu savaştan ekonomik olarak kim zarar görüyor!?
Halen devam etmekte olan nafile ve masraflı Afgan savaşının ekonomik zararlarının boyutunu belirlemek Amerikalı yetkililerin görevidir.
Son 16 yıldır, dünyanın birçok yerini ateşe vermekle yetinmeyen Amerikalılar, bunun yanında kendi insanlarını da öldürüyor. Tüm dünyada uyguladıkları mide bulandırıcı politikalar yüzünden 11 Eylül olaylarında yaklaşık 4500 insan öldü. Bu saldırının intikamını almak için, onbinlerce Amerikalı'yı savaşa sürerek öldürdüler.
ABD Savunma Bakanlığı verilerine göre Irak'ta 4486, Afganistan'da 2345 Amerikan askeri öldürüldü (bu sayılar Amerika'nın gerçekte kaybettiği asker sayılarından oldukça aşağıdadır). Buna ek olarak iki ülkedeki savaşlarda 1 milyon asker yaralandı ve Amerika toplamda yaklaşık 6 trilyon dolar zarara uğradı.
“Silahlı Şiddet Arşivi” tarafından yayınlanan bir raporda Amerika'da sadece 2016 yılında 60.000 silahlı olay oldu, bu olaylarda 15.000 insan öldürüldü ve 30.600 insan da yaralandı. Bu rakamlar 10'la 15'le çarpıldığında Amerika halkının ölüm ve yaralanma bilançosu iyice ağırlaşır.
Yalnızca 2009 yılında Amerika'nın ekonomik kaybı americantaxpayer.com tarafından gözler önüne serildi. Siteye göre Amerikalılar bir zamanlar saniyede 752 dolar kazanıyordu ancak şimdi kar etmek bir yana insanlar sürekli para kaybediyor. Amerikalı otoriteler tarafından amaçsızca başlatılan savaşlar yüzünden her geçen saniye 231 dolar kaybediyoruz.
Bazı diğer onaylanmış araştırmalara göre, Amerika'nın içinde bulunduğu savaşların günlük maliyeti 25-28 milyon dolar arasındadır. 15 yıldan fazla bu şekilde para harcamak bir süper gücü kesinlikle mahveder.
12 Ekim 2016'da El-Cezire tarafından yayınlanan bir haberde, son 15 yılda Irak'ta, Afganistan'da ve diğer bölgelerde 600.000 askeri personel ve sivil öldürüldü, 7 milyondan fazla insan göç etmek zorunda kaldı ve Amerika 13 trilyon dolar zarara uğradı.
Yukarıda verilen sayılardan anlaşılacağı üzere, Amerika'nın geçmişte aldığı Müslümanlara ve özellikle Afganlara karşı aldığı kanunsuz ve kötü niyetli savaş kararı bir saçmalıktır. Mantık dışı sebeplere dayandırılan nafile ve amaçsız bir savaş asla kazanılamaz. Bu savaşın getireceği tek şey daha fazla adam kaybı, devasa miktarlarda ekonomik zarar ve en sonunda kibirli süper gücün kaçınılmaz yıkılışıdır.
Amerikalılar bilmelidir ki Afgan halkı çok fazla acı çekti. Savaş onları zorlamış, hayatları ve evleri yıkılmış olabilir ancak onlar asla ne cihattan ne de sevgili yurtlarını özgür kılmaktan ve egemenliklerini tekrar kazanmaktan yorgun düşmezler. Bu onların asla gözden kaçırılmaması gereken bir şekilde imanlarının bir parçasıdır. Bir Müslüman cihat yolunda hayatta da kalsa, öldürülse de bu onun için zaferdir. Ancak düşman, kaynağı iman olan bu ilahi cömertlikten ve kararlılıktan tamamıyla uzaktır!
Voice of Jihad/Mepanews