‘Amerikan rüyası sona erdi’
Alman Ludwigsburger Kreiszeitung gazetesi, “Amerikan Rüyası' bir zamanlar Almanya'nın batısındaki insanlarla, bunu sadece hayal edebilen, duvarın arkasındaki Doğu Almanları birleştiren bir olguydu. Ancak bu duygusal bağlar kopmaya başladı. ABD artık örnek bir ülke değil” dedi.

Oluşturma Tarihi: 2020-06-05 11:09:52

Güncelleme Tarihi: 2020-06-05 11:09:52

ABD'nin Minneapolis kentinde George Floyd adlı bir siyahinin, polisler tarafından nefessiz bırakılarak vahşice öldürülmesine bütün dünyada tepkiler sürüyor.

Alman basınında çıkan yorumlarda, ABD'de yaşanan kitlesel protesto eylemleri ve Başkan Trump'ın buna yaklaşımı öne çıkan konular arasında. Ludwigsburger Kreiszeitung ise ABD'nin artık örnek bir ülke olmadığını ve Batı değerlerinden uzaklaştığını öne sürdü.

Alman Ludwigsburger Kreiszeitung ABD'nin artık örnek bir ülke olmadığını ve Batı değerlerinden uzaklaştığını ifade ediyor:
"Hollywood ve pop kültürü, Kennedy ve Coca Cola. ABD pek çok Alman için özgürlüğün, maceranın ve güzel bir yaşamın sembolüdür. 'Amerikan Rüyası' bir zamanlar Almanya'nın batısındaki insanlarla, bunu sadece hayal edebilen, duvarın arkasındaki Doğu Almanları birleştiren bir olguydu. Ancak bu duygusal bağlar kopmaya başladı. ABD artık örnek bir ülke değil. Ne sosyal anlamda; koronavirüs salgınında etkileyici bir biçimde görüldüğü üzere, böyle zamanlarda orada hasta ya da işsiz olmamaya bakın, ne de kesinlikle siyasi anlamda. Toplum tamamen bölünmüş vaziyette: Yoksullar ve zenginler, şehir ve kırsal kesim, siyah ve beyaz. Buna ilaveten yaşanan onca şiddet. Devlet Başkanı ise mutlu bir şekilde golf oynuyor. ABD bu hali ile Batılı değerler topluluğundan da giderek uzaklaşıyor."

Aynı konuyu ele alan Alman Frankfurter Allgemeine Zeitung ise, Amerika Birleşik Devletleri'nde (ABD) George Floyd'un polis şiddeti sonucu ölmesi sonrasındaki gelişmeleri, aralarında eski başkanların da olduğu, ülkenin önde gelen siyasetçilerinin söylemleri üzerinden değerlendiriyor:

"Senatör Chris Coons yaşananları, 'Ülke sanki 1918'deki İspanyol Gribi salgınını, 1929'da yaşanan borsa çöküşünü ve 1968 yılındaki ırkçılık karşıtı eylemleri aynı anda yaşıyor' sözleri ile anlatıyor. Ancak devletin başında, kendi etrafında dönüp duran, bunu yaparken çevresine çokça zarar veren ve çok az şey geliştiren empati yoksunu beceriksiz bir popülist var. Önümüzdeki Kasım ayında Donald Trump'ı mağlup etmek isteyen Demokrat Joe Biden da tabii ki rakibini eleştiriyor. Bunu açıklamalarının satır aralarında yapan bir isim ise, kendi Cumhuriyetçileri'ni tanıyamadığını ifade eden eski Başkan George W. Bush. 1940'lı yıllarda dünyaya gelen bu iki siyasetçinin söylemlerindeki vurucu ana fikir, ABD'nin bugüne dek sistematik bir ırkçılık altında acı çektiği yönünde. Bunu ciddiye almak gerek. Zira bu gerçekten yeni bir söylem."