Dolar

34,4347

Euro

36,2908

Altın

2.837,80

Bist

9.389,62

ANALİZ: Afganistan ordusu nasıl buharlaştı?

ABD’nin Afganistan’dan çekileceğini duyurmasıyla birlikte Afgan ordusunun kısa süre içinde 'ortadan kaybolmasını' değerlendiren Şarkul Avsat yazarı Manal Nahas, 2014'te DEAŞ karşısındaki Irak ordusunun durumunu hatırlattı

3 Yıl Önce Güncellendi

2021-09-01 00:54:06

ANALİZ: Afganistan ordusu nasıl buharlaştı?

Nahas'ın ‘Afganistan ordusu nasıl buharlaştı?' başlıklı analizi

Afgan ordusunun bir gecede zayıflaması ve dağılması, Irak askeri güçlerinin Haziran 2014'te Musul'un düşmesi ve DEAŞ'ın halifeliğinin ilan edilmesiyle dağılmasını hatırlatıyor. O dönemde Iraklılar, ‘kaybolan' ve Musul'u savunmada hiçbir rolü olmayan Irak güçlerini ‘uzaylı güçler' olarak adlandırıyordu. Bu güçler, maaşlarını alıyordu, ama göz önünde olmayan bir etkiye sahiptiler.

Bugünün Afgan ordusu ve dünün Musul'daki Irak ordusu, eski ABD Başkanı George W. Bush tarafından başlatılan ‘teröre karşı ABD savaşının' meyveleri.

DEAŞ, daha önce Musul'da Irak - ABD ordusunun cephaneliğini ele geçirmişti.

Peki Afganlar da buna benzer bir şey mi yaşadılar ve kâğıt üzerinde var olmasına ve 350 bin askere ulaşan ordusuna rağmen “devletleri” gaflet içinde heba mı edildi?

download_53_ncjbui

Fransa merkezli ‘Le Monde' gazetesinin üst düzey ABD'li askeri bir kaynaktan alıntıladığına göre öyle görünüyor ki Afgan yetkililer, ABD'nin omuzlarındaki faturayı yükseltmek için ‘güçlerinin sayısını artırmak' üzere ‘hayalet taburlar oluşturmaya' başvurdu. Aynı gazeteye konuşan Batılı bir diplomata göre, bu hayalet taburların sayısı her biri 800 askerden oluşan 46 tabur.

The Wall Street Journal Dış İlişkiler Baş Muhabiri Yaroslav Trofimov, bu meseleyi araştırmaya yöneldi. Vardığı en belirgin sonuç, Afgan kuvvetlerinin ABD kuvvetlerine bağımlı olduğu ve ABD hareket mekanizmasını taklit ettiğiydi. Dünyanın en gelişmiş ordusu olan ABD ordusu, kara operasyonları ve hava kuvvetlerinin bir kombinasyonuna güveniyor. Hava kuvvetleri, savaş alanına destek ve kaynak sağlıyor, hedefleri bombalıyor, yaralıları naklediyor ve istihbarat topluyor.

ABD Başkanı Joe Biden'in Afganistan'dan çekilme kararının ardından ABD, Afgan uçaklarının ve helikopterlerinin hava ve istihbarat desteğini ve bakımını durdurdu. Emekli ABD'li generallere göre Afgan kuvvetleri, 1970'lerde Güney Vietnam ordusunda olduğu gibi felç geçirdi. Bir ordu bu şekilde inşa edildiğinde, günlük ABD hava desteğinden ayrı bir listeye sahip olamaz.

Afganistan Hava Kuvvetleri, yeterli pilot ve bakımdan yoksun. ‘Akıllı bomba' stoku Temmuz ortasında tükendi. Hükümetin askeri şirketlerle yaptığı anlaşmalar, asker nakletmek için helikopter tedarik etmeye zaman sağlayamadı.

Askeri hava desteğinin olmamasının yanı sıra Afgan kuvvetlerinin dağılması ve ekipler arasındaki koordinasyon, entegrasyon ve yer desteğinin bozulmasından sonra Afganistan ordusu, kendisini Kunduz'un kuzeyinde yiyecek, su ve silah olmadan savaşırken buldu. Taliban'ın yaz saldırıları sırasında, merkezi hükümetin desteği olmadan eyaletler birbiri ardına düşerken, askerler ne için savaşacaklarını anlayamadılar. Bu yüzden de hayatta kalmak için silahlarını bıraktılar. Bazı bölgelerde kabile liderleri, onlar ve Taliban savaşçıları arasında arabuluculuk rolü oynadı. ‘The Wall Street Journal' tarafından yayınlanan bir habere göre hareket, birçok askerin aylardır maaşlarını alamadığı bir dönemde, silahlarını bırakanları affetti ve karşılığında maaşlarının birazını ödedi.

ABD hatalarının yanı sıra Afgan yetkililer de felaketin yükünü taşıyor. Kişisel çıkarlarını ve müşteri ağları kurmayı, ulusal bir ordu kurmanın önüne koyuyorlar. Çünkü ordunun, çok güçlenmesi halinde kendilerine karşı dönmesinden korkuyorlar. Afganistan Cumhurbaşkanı Eşref Gani, geçen aylarda bir ordu şefini görevden aldı. Diğer Afgan yetkililer gibi onlar da ABD'nin ayrılacağına inanmıyordu ve Biden döneminde Washington'un, Trump yönetiminde kararlaştırılana geri döneceği kanaatindeydiler.

Uluslararası Kriz Grubu'nda Afganistan işlerinde araştırmacı olan üst düzey analist Andrew Watkins, “Doha Anlaşması, Taliban hareketine, ABD bombardımanlarının hedefi olmaktan korkmadan ‘saflarını birleştirme, bir araya gelme, planlama, tedarik hatlarını güçlendirme ve hareket özgürlüğü' için bir yıl boyunca bir fırsat sağladı” dedi.

Belki de Irak ordusunun Musul'da ‘buharlaşması' emsalinin yanı sıra Afgan ordusunun dağılması emsali, kısmen ABD'nin savaştan önce ve savaş sırasında, özellikle de çekilmeden önce göreve hazırlıkta zayıf hazırlık ve planlamasından kaynaklanıyor. Zira neden büyük bir gelişmiş ekipman cephaneliğini ve askeri üsleri Taliban'ın eline bıraksın ki? Irak ordusu cephaneliğini Haziran 2014'te DEAŞ'a teslim ettiğinde de geçerli olan doğru bir soru bu.

Ancak ABD ordusunun hataları ile Nuri el-Maliki döneminde Irak ordusunun ve Eşref Gani döneminde Afgan ordusunun hataları arasında benzerlikler var mı? Muhtemelen, hayır. Ancak insanı düşündüren şey, ortak kayıtsızlıktır ki ABD, evrensel ve genel düzeyde, yani insanlığın iyiliği düzeyinde kayıtsız. Diğerleri ise gözlerini her birinin müşteri ağına dikti. Belki bugün, haklı bir savaş olarak adlandırılan adil veya iyi bir geri çekilmenin şekillerini ve ABD daralan çıkar seçimleri ile önde gelen ABD gücünün çıkarları arasında nasıl denge kurulacağını sormak faydalı olabilir. Ülkeyi Taliban'a teslim etmenin kaçınılmaz olup olmadığı, Taliban'ın DEAŞ-Horasan'a göre daha az mı kötü olduğu sorulabilir. Diğer bir soru ise 2016 yılında İngiliz Chilcot raporunun yayınlanmasının ardından ABD'nin Irak'tan sorumlu sivil yöneticisi Paul Bremer'in açıkladığı ‘Saddam'ın Ordusu'nda yapılana benzer, Afganistan'daki ABD kuvvetlerinin eski bir komutanının ‘Afgan ordusunun, kendini dağıttığını' söylediği gün mü geliyor?

Şarkul Avsat

SON VİDEO HABER

Bakan Tekin'den Kürtçe dersi ve laiklik açıklaması

Haber Ara