Prof. Dr. Öğün'ün ‘Savaş rüzgarları' başlıklı bugünkü yazısından önemli bir bölüm;
Kıtlık çağrışımları doğuran ve tedârik zincirlerinin kırılmasıyla yaşanan ağır üretim kayıpları, finansal varlıklar ile reel üretim arasındaki akıl almaz açık, büyüyen işsizlik, tırmanan enflasyon vb gelişmeler Ukrayna gerilimini çok daha farklı bir çerçevede ele almayı gerektiriyor.
“Ortada çözümü giderek zorlaşan bir inatlaşma var”
Diplomasi çok kıymetli bir medenî kazanımdır. Diplomatlar elbette sonuna kadar uğraşacaklar. Ama bir diplomasinin başarı şansını arttıran olgu, reelpolitik bir düzlemin varlığıdır. Burada taraflar karşılıklı olarak eksilmeyi göze alarak masaya otururlar. Lâkin Ukrayna meselesinde tablo hayli farklı olarak karşımıza çıkıyor. ABD-NATO çevreleri meseleye moral politik, Rusya ise reelpolitik açıdan yaklaşıyor. Batı, Wilson Prensipleri üzerinden ulusların kendi kaderlerini tâyin hakkına vurgu yapıyor ve NATO'yu genişleten katılım kararlarının engellenemeyeceğine işaret ediyor. Rusya ise reelpolitik temelli olarak eski Sovyet coğrafyasında bu genişlemeyi sınırlandıracak bir taahhüt istiyor. Hâsılı toplama işlevi kaldırmayan elmalar ile armutlar bir araya geliyor. Bu bağlamda diplomasinin iş görmesi zorlaşıyor. Ortada çözümü giderek zorlaşan bir inatlaşma var.
“Maksatları Rusya'yı düşürerek Çin'i yalnızlaştırmak”
Meselenin bu çıkmaza gelmesinin tesâdüfî olduğunu düşünmüyorum. Bunun kasten yapıldığını, fâilinin ise Angloamerikan dünya olduğunu düşünüyorum. Anlayabildiğim kadarıyla bu blok, temeldeki hedefi olan Çin ile hesaplaşmasını abluka siyasetleriyle sınırlandırmış durumda. Çin'in kapanması da buna elverişli bir ortamı doğurmuş görünüyor. Angloamerikan blok, AB'nin tekmil sızlanmalarına karşılık, tekmil kuvvetleriyle kendileri için daha kolay lokma görünen Rusya'ya abanmış durumda. Maksatlarının Rusya'yı düşürerek Çin'i yalnızlaştırmak olduğunu düşünüyorum. Çin ise köşesine çekilmiş, bu hesaplaşmanın her iki tarafı da yıpratacak neticeler vereceğini hesaplıyor. Çin'in, uzun bir müddet kendisine yetecek stoklarla kapanma kararı vermesini, aslında ABD'nin Çin Denizi'nde kendisine karşı uyguladığı baskıya, Çin ürünlerine bağımlı Amerikan iç piyasasını tedariksiz bırakmaya ve enflasyona mahkûm etmeye dayalı bir cevap olduğunu da düşünebiliriz.
“Rusya'nın elini tetiğe götürmesini hem Angloamerikan blok hem de Çin istiyor”
Hâsılı, farklı saik ve beklentiler üzerinden de olsa, Rusya'nın elini tetiğe götürmesini hem Angloamerikan blok hem de Çin istiyor. İlki doğrudan; diğeri ise dolaylı olarak. Rusya'yı savaşa sokmak, kaynaklarını burada tüketmesine yol açmak; ardından da tarihin en kapsamlı ambargosuna tâbi tutup sistem dışına atmak ve içine doğru çökmesini sağlamak istiyorlar. Yaklaşık 700 milyar dolarlık rezervi Rusya'yı ayakta tutmaya yeterli olabilir mi? Tereddütlerim var.. Rusya taktik olarak Batı karşısında üstün görünse de stratejik olarak durum tam tersi bir eksende gelişiyor. Tam bir sıkışmışlık hâli bu. Ya, teslim olup, Çin'e arkasını dönerek Batı ile bütünleşecek veya çözülmeyi göze alacak.. Durum bu kadar dramatik. Üçüncü ihtimâl ise topyekûn ve çok kanlı bir hesaplaşmayı göze alacak. Bu da kendisi kadar Batı'nın da mahvolması manâsına geliyor..