ANALİZ: CIA'nın tarihi fiyaskosu ve Afganistan
İstihbarat, siber güvenlik, terörizm, teknoloji-güvenlik etkileşimi alanlarında çalışmalarını sürdüren Bursa Teknik Üniversitesi’nde görevli olan Doç. Dr. Ali Burak Darıcılı, ABD istihabaratının Afganistan’da yaşadığı tarihi fiyaskoya ilişkin değerlendirmelerde bulundu

Oluşturma Tarihi: 2021-09-09 21:35:39

Güncelleme Tarihi: 2021-09-09 21:35:39

Darıcılı'nın ‘ABD istihbaratının Afganistan'daki başarısızlığının nedenleri' başlıklı analizinden bir bölüm;

Afganistan'da sadece ABD İstihbarat Topluluğu değil, ABD'nin tüm Afganistan stratejisi ve bu strateji kapsamında bu ülkede görev yapan tüm kurumsal yapıları büyük bir başarısızlık yaşadı.

Peki, bu ülkeyi "fethedilemez" kılan, bu coğrafyada etkili bir istihbarat ağı kurmayı zorlaştıran faktörler nelerdir?

İlk olarak görselde görülen sınır, yaklaşık 100 yıl önce İngilizler tarafından masa başında çizilmiştir. Afganistan'daki etnik çeşitlilik çok fazladır ve bu çeşitlilik birbirinden doğal olmayan sınırlarla ayrılır. Ülkede çok sayıda etnik grup bulunduğundan bir birlik bulunmuyor. Bu gruplar ise kimliklerini korumak için içe kapanık halde yaşamışlardır. Yani Kabil'deki yerli veya yabancı bir yönetimin ülkeye hâkim olması çok zor. Ayrıca söz konusu her etnik grubun kendi öncelikleri bulunuyor. Yani ABD istihbaratının bir etnik grupla yaptığı iş birliği, çoğu zaman diğer grubun çıkarlarına ters düşmüştür. Bu kadar fazla etnik çeşitlilik, ABD istihbarat servisi personeli için temel gereksinim olan yerel dillere hâkim olmayı da zorlaştırmıştır. Bilindiği üzere yabancı bir ülkedeki istihbari faaliyetin başarısı büyük oranda yerel dili de kullanabilen istihbarat personelinin sahadaki somut kabiliyeti ile doğru orantılıdır.

Bununla birlikte, Afganistan'daki sarp dağlık bölgenin kontrolü, denetimi ve gözetimi büyük zorluk arz eder. Bu durum ABD'nin sofistike sinyal istihbaratı (SIGINT) ve elektronik istihbarat (ELINT) imkanlarını verimli kullanamamasına neden olmuştur. Bu coğrafyanın zor şartları aynı zamanda, ABD istihbaratının SİHA ve İHA kabiliyetini de sınırlamıştır. Ayrıca Afganistan'ın zor coğrafyası sürdürülebilir bir tedarik zinciri kurmayı imkânsız hale getirmiş ve ABD istihbarat personellerinin haber ağıyla düzenli iletişim kurmasını zorlaştırmıştır. ABD istihbarat servisi personelleri için bölgeler arası seyahat de zor ve tehlikeli hale gelmiştir. Bu faktörler istihbarat personelini saldırı veya kaçırılma girişimlerine karşı daha sıkı tedbirler almaya itmiş, bu durum da ABD'nin istihbari faaliyetlerinin süratini, dolayısıyla topluma hulul etmesini zorlaştırmıştır.

Bu faktörlerin yanı sıra tarihsel süreç içinde Afganistan'a gelen ve yerel hassasiyetleri hiçbir şekilde kavrayamayan yabancılara karşı oluşan ön yargı ve İslami gelenekler, halkın yabancılara mesafeli olmasına neden olmuş, bu durum ise ABD istihbarat personelinin yerel halkla sağlıklı ilişki kurmasını zorlaştırmıştır. Bu nedenle sıklıkla yerel iş birlikçilerden istifade edilmiş, bu durum ise harcamaları artırmak suretiyle bütçe sorunlarına, amatör tutum ve davranış içinde olan bazı yerel personelin de güvenlik zafiyetlerine yol açmasına neden olmuştur.

Ayrıca, Afganistan'ın mahrumiyet şartları ve bu bölgedeki kısıtlı imkanlar ABD'li istihbarat personelinin yerel şartlara ve coğrafyaya adaptasyonunun zaman almasına neden olmuş, adaptasyon sağlandıktan sonra ise söz konusu istihbarat personelinin görev süresinin sonuna yaklaşılmıştır. Genel olarak istihbarat personellerin, mahrumiyet bölgelerinde görev sürelerini uzatmak çeşitli handikapları beraberinde getirebiliyor. Bir istihbarat personeli bu konularda eğitimli bir şahıs olmasına rağmen, aralıksız olarak uzun bir süre mahrumiyet alanlarında görevlendirilmesiyle motivasyonunu kaybedebilmekte ve istihbari açıdan büyük güvenlik zaaflarına meydan verecek hatalara neden olabilmektedir.

CIA tarihinin en büyük fiyaskolarından biri

Yukarıda analiz edilen hususlar dahilinde ABD istihbaratının Afganistan'daki başarısızlığıyla ilgili somut bir vakadan da bahsetmek isabetli olacaktır. Bu vaka ise 2009 yılında gerçekleşen ve ABD dış istihbarat servisi CIA tarihinin en büyük fiyaskolarından biri olarak da kabul edilen Camp Chapman saldırısıdır.

Olayın kahramanı Filistin asıllı Ürdünlü bir doktor olan Humam Halil Ebu Mulal el-Belevi'dir. Anılan tıp eğitimini de Türkiye'de almıştır. Eşi de bir Türk olan bu şahıs, 7 CIA ve 1 Ürdün istihbarat personeli ile 1 Afgan görevlinin ölümüne neden olan bir intihar bombacısıdır.

Belevi, Türkiye'deki eğitimini tamamladıktan sonra, Ürdün'e gelmiş ve bir Filistin mülteci kampında çalışmaya başlamıştır. Belevi, El-Kaide'ye yakın sosyal medya paylaşımları kapsamında CIA tarafından mimlenmiştir. CIA şahısla ilgili Ürdün Servisi'ne iş birliği için talepte bulunmuştur. Bunun üzerine Ürdünlüler Belevi'yi hemen tutuklamıştır. Tutukluluk esnasında Belevi, uzun süre hapiste kalabileceği şeklindeki bir şantaj ile iş birliğine zorlanmıştır.

Belevi, teklifi kabul etmiş gibi gözükse de aslında ilk andan itibaren kafasındaki planı uygulamaya başlamıştır. Bu plan, en uygun zamanda mümkün olduğunca çok CIA görevlisinin öldürülmesini veya kaçırılmasını sağlamaktı. Belevi, bunun için CIA görevlilerinin güvenini kazanması gerektiğini biliyordu. Uzun süre CIA görevlilerinin istediklerinden de fazlasını yapmıştı. Hatta CIA'in talimatı ile El-Kaide lideri Zevahiri ile de temasa geçmişti. Kendisi gibi bir doktor olan Zevahiri ile yakınlaşması zor olmamıştı.

Belevi, ilk temastan itibaren Zevahiri'ye CIA ile olan irtibatını anlatmıştır. Zevahiri'nin de desteği ile Afganistan'la ilgili bazı önemli bilgileri maksatlı olarak CIA'e aktarmıştır. CIA görevlilerinin Belevi'ye duyduğu güven artık sarsılmaz hale gelmiştir. O derecede ki, bir görüşme için gittiği CIA'in Khost'taki istasyonuna üstü aranmadan girmeye başlamıştı. Bu durum istihbarat tekniği açısından çok büyük bir hatadır. Belevi, CIA istasyonuna son gidişinde ise üzerindeki canlı bomba yeleğini patlatarak 10 istihbarat personelinin ölmesine yol açmıştır.

Görüldüğü gibi ABD'nin Afganistan yenilgisinin ardında istihbari yanılgılarının payı önemli yere sahiptir.

AA