ANALİZ: 'Erdoğan Fransa’ya nasıl sızdı?'
Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron Türkiye’yi Fransa’nın içişlerine karışmakla itham ettiği suçlamalarını tekraren dile getirdi. Macron bu suçlamasını, Türkiye’yle başlatılan iyi ilişkileri düzeltme çabalarını akamete uğratma riskine rağmen, geçtiğimiz haftalarda bir kez daha yaptı. “Bazen seçimlerimize karışıyorlar, bazen de derneklerin finansmanına” diyerek Türkiye’ye ithamda bulundu.

Oluşturma Tarihi: 2021-04-01 16:29:23

Güncelleme Tarihi: 2021-04-01 16:29:23

Fransa Cumhurbaşkanı suçlamasına “Evet, bu müdahale riskleri diğer Avrupa ülkelerinde de Fransa'da da ortaya çıkmıştır. Avrupa kıtasında Türkiye sivil toplum kuruluşları ve siyasi gruplar harekete geçirilerek resmi propaganda organları ile varlık gösteriyor” diye devam etti. Aslında bu saldırılar, Türkiye aleyhine haftalarca devam eden iftira düzeyindeki bir dizi haberi tamamlar nitelikteydi. 7 Şubat tarihli Journal du Dimanche isimli haftalık gazetenin attığı “Erdoğan Fransa'ya nasıl sızdı?” manşetini bu haberlerin en önemli bir örneği olarak gösterebiliriz.

Fransa'daki seçimler

Macron'un bu açıklamalarına karşı, Türkiye Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Hami Aksoy “Türkiye'nin yaklaşık 800 bin nüfuslu Türk toplumunun refahı, barışı ve uyumu dışında Fransa'nın iç politikasıyla bağlantılı bir gündemi yok” ifadesini kullandı.

Dışişleri Bakanlığı'nın son sayımına göre, Fransa'daki konsolosluk hizmetlerinde kayıtlı 700 bin Türk bulunuyor. Dışişleri Bakanlığı bu sayımda sadece Türk vatandaşlığına sahip olanlar ile çifte vatandaşlığı olanlar arasında ayırım yapmıyor. Fransa'daki Türk nüfusun büyük ölçüde gençlerden oluştuğunu bildiğimize göre, yaklaşık 500 bin Türkün seçimlerde oy kullanabilecek yaş aralığında olduğunu varsayabiliriz. Fakat bu vatandaşların bir kısmının, özellikle de ilk nesil Türklerin Fransız vatandaşlığının olmadığı da bir gerçek. Fakat Macron'un tezinin tutarsızlığını daha iyi anlamak için, Fransa'daki seçimlerde sadece 500 bin Türk kökenli Fransız vatandaşının oy kullanabileceğini dikkate alabiliriz.

Fransa'da cumhurbaşkanlığı seçimi

Peki, Fransa cumhurbaşkanlığı seçimlerinde neler olabilir? 2017 seçimlerinde Fransa'da 47 milyondan fazla kayıtlı seçmen vardı. Bu seçimde 36 milyondan fazla Fransız sandık başına gitti. İlk turda Emmanuel Macron 8 milyondan fazla oy alırken, ikinci gelen Marine Le Pen de 7 milyondan fazla seçmen tarafından desteklendi. Buna ek olarak, François Fillon 450 binden fazla oy farkıyla üçüncü sıraya yerleşti. Dolaysıyla 215 bin Türk'ün oyları aynı adaya gitse bile sonuç değişmeyecekti.

Macron'un açıklamaları, Türk müdahalesinin kendisinden başka bir adaya oy çağrısı yapılacağını öngörüyor. Yani Macron Fransa'da cumhurbaşkanlığı seçimini kazanabilecek bazı siyasetçilerin Türkiye ile işbirliği içinde olduğunu ima ediyor. Fransa siyasetini yakından takip eden biri olarak şunu kesinlikle söyleyebilirim ki her ne kadar bazı partiler Müslümanlara destek açıklamaları yapsa da, Türkiye ile daha iyi ilişkiler isteyen hiçbir Fransız siyasi partisi bulunmuyor. Sol partiler PKK terör örgütünü açıkça desteklerken, Avrupa Birliği'ni Türkiye'ye karşı misillemeye çağırırken ve Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı “diktatör” olarak adlandırırken, Türkiye Fransız seçimlerine onlar lehine neden müdahale edecek?

Aynı şekilde hem siyasi hem de dini olarak Türkiye'ye düşman olan sağcı partilerin tavrı da herhangi bir manevraya alan bırakmıyor. Aslında Macron “Erdoğan'ın piyonları” diyerek rakiplerini şimdiden saf dışı bırakmak, Erdoğan'a karşı direnen tek lider olarak ön plana çıkmak istiyor. Hatta olası bir hezimet karşısında, Macron suçu Türkiye'ye atmaya çalışıyor. Böylece kazanan adayı da Erdoğan tarafından seçilmiş biri olarak göstermeyi hedefliyor.

Tabii bu ihtimalin gerçekleşmemesi için de “Sultan Erdoğan'a” düşman olan aşırı sağcıları kendi etrafında kenetleyip, milliyetçi duyguları kabartmayı planlıyor. Fransız medyası sürekli Almanya Başbakanı Angela Merkel'i Erdoğan'a boyun eğmekle suçlarken, “ona karşı duran tek kişi” olarak lanse ettikleri Macron'u göklere çıkarıyor.

Aslında burada dikkati çeken tuhaflık, Erdoğan'ın farklı bir adaya oy verilmesi yönünde çağrı yapma ihtimalini “iç müdahale” olarak varsayan Macron'un 2017'deki seçimlerde Le Pen'e karşı kendisini destekleyen açıklamalar yapan dönemin ABD Başkanı Barack Obama'ya teşekkür etmesiydi.

Demek ki Macron'u rahatsız etmeyen bazı dış müdahaleler de mevcut.

-Siyasi gözlemci Fatih Karakaya'nın AA için kaleme aldığı analiz özeti-