Çakır'ın “Fransa "Denizaltı Öfkesi" Gecince Ne Yapacak?” başlıklı değerlendirmesi;
Fransa, 2016 yılında Avustralya ile ölçeği ve stratejik kapsamı nedeniyle "yüzyılın sözleşmesi" olarak da nitelendirilen, 12 denizaltı tedariki için 40 milyar ABD Doları (56 milyar Euro) tutarında bir anlaşma imzalamıştı. Ancak ABD ile görüşmesinin ardından Avustralya anlaşmayı iptal ederek, Fransa ile benzeri görülmemiş bir krize yol açtı.
Paris, Washington ve Canberra arasında yaşanan kriz, Fransa tarihinde bir ilk. Atlantik Okyanusu'nun iki yakasında 240 yıldır süren diplomatik ilişkilerde Fransa, ilk kez ABD büyükelçisini geri çekti; Washington ve Canberra yönetimlerini "müttefikleri olan Fransa'yı sırtından vurmakla" suçladı.
Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, kriz karşısında sessiz kalmayı seçerken, Dışişleri Bakanı Jean-Yves Le Drian çok nadir diplomatik terimlerle 3 başkentti adeta topa tuttu. Savunma Bakanlığı döneminde şahsen bu ihalenin müzakerelerini yürüten Le Drian, sert söylemini hafta sonu da koruyarak, "Fransa'nın ABD ve Avustralya büyükelçilerini geri çağırmasının "krizin gücünü gösteren ağır bir siyasi eylem" olduğunu söyledi.
Cumartesi akşamı Fransa 2'de konuşan Le Drian, bir kez daha çok sert ifadeler kullanarak, "Bir yalan var, ikiyüzlülük var, büyük bir güven ihlali ve aşağılama var, bu yüzden yaşananlar doğru değil, çok yanlış" diye konuştu.
Bu "öfkeli açıklamaların" ardından Pazar günü kulisler hızlandı. Paris, İngiltere Savunma Bakanı Ben Wallace ile Fransa Savunma Bakanı Florence Parly'nin bu hafta Londra'da gerçekleştirmeleri planlanan görüşmeyi iptal ettiğini duyurdu.
Aynı akşam Başkan Joe Biden'ın Macron ile görüşeceği bildirildi. Ancak L'Opinion gazetesi, Le Drian'ın "Antony Blinken'ın telefonuna çıkmayı reddettiği" iddialarına yer verdi. Londra Büyükelçisi geri çekilmedi
Macron, iktidarı döneminde 3 defa büyükelçilerini geri çağırdı. Washington ve Canberra büyükelçilerinden önce, 2019'da İtalya Dışişleri Bakanı'nın, Sarı Yelekliler ile bir araya gelerek kendisi hakkında sert açıklamalarda bulunmasının ardından Roma büyükelçisi geri çağrıldı. İkincisi de Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın 2020'de Macron hakkındaki sert sözlerinden sonra Ankara büyükelçisinin çekilmesiydi. Ancak Le Drian'ın "sürekli fırsatçılıkla suçladığı" Londra'yı sadece bir "takipçi" olarak değerlendiren Fransa Dışişleri Bakanlığı, Londra büyükelçisini çekmedi.
Manş Denizi'nin iki yakasında Brexit ve göç konusunda zaten gerilim yaşayan Paris ve Londra, bu sefer daha yatıştırıcı bir eğişim sergiledi. İngiltere Başbakanı Boris Johnson, Pazar günü, BM Genel Kurulu için New York'a uçarken yaptığı açıklamada, İngiltere ve Fransa arasındaki ilişkinin "büyük önemine vurgu yaptı ve "Londra'nın Paris'e duyduğu sevginin temellerinin asla yok edilemeyeceğini" söyledi.
Avustralya ile söz düellosuParis, kendilerine haber verilmeden böyle bir karar alındığından şikayet ediyor ve "sırtımızdan bıçaklandık" diyerek bu konudaki tepkisini dile getiriyor. Ancak Avustralya Savunma Bakanı Peter Dutton, "Fransa ile dürüst ve açık olduklarını, defalarca uyardıklarını" dile getirdi. Kendisinin şahsen Fransa Savunma Bakanı Parly'ye endişe ve şikayetlerini aktardığını açıkladı. Fransa'nın, Paris'e çekilen Washington Büyükelçisi, tecrübeli diplomat Philippe Etienne ise RTL Radyosu'na, "Kesinlikle anlaşmanın iptal edileceğinden haberdar olmadıklarını" açıkladı.
Paris'ten gelen tepkilere yanıt veren Avustralya Başbakanı Scott Morrison, Pazar günü yaptığı açıklamada, "Avustralya'nın ulusal çıkarlarını ilk sıraya koyma kararından pişman olmadığını, Fransa'ya karşı dürüst olduklarını ve Fransız ortaklarını defalarca anlaşmanının yolunda gitmediği konusunda uyardıklarını" söyledi. Fransa'nın "gerçekten" haberi yok muydu?
Ancak Fransa'nın "haberi olmadığı konusunda ısrar etmesi" Paris dahil pek çok başkentte şüpheli bulunuyor. Askeri uzmanlar, Fransız medyasına yaptıkları yorumlarda, "Eğer Fransa gerçekten haberdar değilse, bu istihbarat birimlerinin çok büyük bir zayıflığına işaret ediyor'' diyor.
L'Opinion gazetesinin jeopolitik uzmanı Jean Dominique Merchet ise, Pazartesi günü yayınladığı makalesinde, "Gizli servislere başvurmaya gerek bile yok, Avustralya medyasına bakmak yeterli olacaktır. Geçtiğimiz 28 Şubat'ta, bu alanda uzmanlaşan bir dergi olan Magazine Executive, "Avustralya, Fransa ile imzaladığı denizaltı sözleşmesini yeniden inceliyor" başlığıyla uzun bir yazıya yer verdi. Daha yakın zamanda, 2 Haziran'da Sydney Morning Herald gazetesinde yer alan, "Savunma Bakanlığı Fransız denizaltılarına alternatif arıyor" başlığıyla bir haberde açıkça olup bitenler yer alıyor" ifadelerine yer verdi.
Jean Dominique Merchet, "Hatta Paris ve Canberra arasında tansiyon öyle yüksekti ki, denizaltıları yapacak olan Naval Group'tan Pierre-Eric Pommelet, 2020 Şubat ayında pandeminin en hızlı döneminde, otel odasında iki hafta karantinada kalmayı göze alarak Avustralyalı yetkililerle görüştü. Ancak döndüğünde Paris'e her şeyin yolunda olduğunu bildirdi" dedi. "Hint-Pasifik bölgesi devlerin oyun alanı"
Fransa'nın önemli savunma ve güvenlik uzmanlarından Avrupa Parlamentosu Milletvekili Arnaud Danjean da, "Meşru öfkenin ötesinde, büyük ders, Hint-Pasifik bölgesinin devlerin oyun alanı olduğu. Paris, bu bölge için büyük bir stratejisi olduğunu ilan ediyor. Ancak hırsı ve elindeki araçları arasındaki fark, gerçeğe dönüşün acımasız olduğunu gösteriyor" sözleriyle Fransa'nın politikasını eleştirdi.
Le Figaro gazetesinde, "Yüzyılın sözleşmesinin sonu, Fransa'nın stratejik olarak küme düşme riskini ortaya koyuyor" başlıklı bir makale yayınlayan Donjean, "Fikir olarak parlak, çok taraflı, küresel stratejiler önermek bir şey, onları elimizdeki araçlarla uygulamaya koyabilmek başka bir başka şey" uyarısında bulundu. Avrupa sessiz
Pazar akşamı Emmanuel Macron, Dışişleri Bakanı Jean-Yves Le Drian ve Washington Büyükelçisi Philippe Etienne ile görüşerek, gelinen son durumu analiz etti ve bundan sonra nasıl hareket edeceklerini tartıştı.
Fransa, öncelikle BM Genel Kurulu kapsamında bu konuyu müttefikleri ile görüşecek. Ardından tıpkı Türkiye ile yaşanan Doğu Akdeniz krizinde olduğu gibi, bu krizi de "AB'nin güvenliği" krizine dönüştürmeye çalışacak.
Ancak ABD'nin Fransa'dan ihaleyi almasının ardından sessiz kalan AB üyesi devletler, hem denizaltı krizi hem de Fransa'dan gelen "Avrupa ordusu" önerisi konusunda temkinliler. Zira Fransa, iptal edilen anlaşmanın neden Fransa'dan çok Avrupa'nın güvenliği için önemli olduğunu anlatmakta güçlük çekiyor. Ancak Almanya dahil Avrupa'dan, "haksızlığa uğradığından" şikayet eden Fransa'ya beklediği destek gelmedi. AB'den "Yankıları analiz edilecek", Almanya'dan "Not ettik" gibi açıklamalar yapıldı.
İtalyan diplomatlar, isim vermeden Fransa medyasına yaptıkları yorumlarda, "Ulusal çıkarları kapsayan bir sözleşme için, Avrupa'nın özerkliğinden söz edilmesi son derece şaşırtıcı" ifadelerini kullandı. Yalnızca AB Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen, gecikmeli de olsa CNN International'a "Fransa'ya yapılan muamelenin kabul edilemeyeceğini" söyledi.
AB'nin Doğu Avrupalı üyeleri ise, Rusya tehdidi nedeniyle, ABD'nin koruma şemsiyesinden vazgeçmeyi tartışmak dahi istemiyor. Macron'un Avrupa savunması önerisine de bu yüzden çok soğuk bakıyor.
NATO misillemesi zayıf olasılıkFransa'nın NATO üzerinden misilleme yapma olasılığı da oldukça zayıf görünüyor. Jean-Luc Melenchon, Xavier Bertrand gibi muhalefet mensubu politikacıların ilk öfkeyle önerdikleri "NATO'nun askeri kanadından çıkalım" önerileri, "uluslararası toplumdan izole olma" endişesi nedeniyle havada kaldı.
Fakat şimdiden başka bir olasılık Fransız medyasında dillendirilmeye başladı bile. Biden ve Macron, "Biden'ın talebi üzerine" telefonda görüşecek. BM Genel Kurulu için New York'a giden Le Drian ile Antony Blinken ile henüz bir randevu netleşmedi. Ancak Fransa Dışişleri Bakanlığı, Le Drian'ın Hint-Pasifik bölgesinin diğer önemli aktörü olan Hindistan'ın Dışişleri Bakanı ile görüşmesini büyük bir açıklama ile duyurdu. Le Figaro gazetesi de Hint savunma çevrelerinin "Fransız denizaltını biz alalım, bu fırsattan yararlanalım" önerilerini alıntılamaya başladı bile.
Bir başka adım ise AB içinden gelecek. Birliğin dönem başkanlığını Ocak ayında devralacak olan Macron, "AB'nin stratejik özerkliği" konulu bir zirve düzenlemeye ve "AB'nin ABD'ye bağımlılığını" masaya yatırmaya hazırlanıyor. AB Dış İlişkiler Yüksek Temsilcisi Josep Borrell, "5 bin kişilik bir AB ordusu" projesini üye devletlere sundu bile. AB Kasım ayında bu konuyu görüşmek üzere toplanacak.
Amerika'nın Sesi