İngiliz mahkemesi, WikiLeaks'in kurucusu Julian Assange'ın ABD'ye iadesi talebini reddetti.
Assange, karar duruşması için başkent Londra'daki Old Bailey Mahkemesi'ne çıktı.
Hakim Vanessa Baraitser, Assange'ın intihar riskinin yüksek olduğunu ve ABD hapishanesinde özel idari önlemlere tabi tutulacağını, özellikle de istihbarat topluluğunun kendisine düşman olması nedeniyle, "gerçek bir risk altında" olduğunu belirtti.
ABD tarafının tarif ettiği prosedürlerin Assange'ın süper güvenlikli bir Amerikan hapishanesinde intihar etmenin bir yolunu bulmasını engellemeyeceğini vurgulayan Baraitser, Assange'ın akıl sağlığı nedeniyle iadesinin yanlış olacağını vurgulayarak, ABD'nin talebini reddettiğini duyurdu.
Kararın duyulmasının ardından mahkeme önündeki Assange'ın destekçileri sevinç gösterisinde bulundu.
ABD'nin kararı temyize götürmesi beklenirken, avukatlarının ise Assange'ın kefaletle serbest bırakılması için başvuru yapacağı açıklandı.
175 yıla kadar hapis
ABD, Londra'nın dışındaki Belmarsh Hapishanesinde tutulan 49 yaşındaki Assange'ı bilgisayar korsanlığı ve casusluğun da aralarında olduğu 18 suçtan yargılamak için İngiltere'den iadesini istiyordu.
İade edilmesi durumunda 175 yıla kadar hapis cezası alabileceği belirtilen Assange'ın destekçileri ve avukatları, Assange'ın yaptıklarının gazetecilik faaliyeti olduğunu, suçlamalarda siyasi amaç güdüldüğünü, akıl sağlığının risk altında olduğunu ve ABD hapishanelerindeki koşulların İngiltere'nin insan hakları yasalarını ihlal ettiğini belirtiyordu.
ABD, Assange'ın yayımladığı belgelerle kendileri adına çalışan Irak ve Afganistan'daki yerel personel veya muhbirlerin hayatını riske attığını öne sürerek, gazetecilik veya yayıncılığın suç işleme izni vermediğini kaydediyordu.
Basın örgütleri ise Assange'ın yayınladıkları nedeniyle yargılanmasının kötü bir örnek oluşturacağını ve bundan sonra ABD'nin herhangi bir gazeteciyi casusluk suçlamasıyla yargılayabileceğini vurguluyordu.
Dava süreci
Assange'ın kurduğu WikiLeaks, 2010'da, aralarında ABD'nin Irak ve Afganistan'da işlediği suçları da delillendiren çok sayıda gizli belgeyi yayımlamıştı.
ABD'nin casuslukla suçladığı ve iadesini istediği Assange, hakkında tecavüz ve cinsel taciz suçlamalarıyla açılan davalar için İsveç'e iadesi gündemdeyken, Haziran 2012'de Ekvador'un Londra Büyükelçiliğine sığınmıştı.
Assange, Ekvador'un Londra Büyükelçiliğinden 11 Nisan 2019'da çıkarılarak gözaltına alınmış ve "kefaletle serbest bırakılma şartlarını ihlal etmekten" tutuklanarak Londra'daki Belmarsh Hapishanesi'ne konulmuştu.
Mahkeme, Assange'ı bu suçtan 50 hafta hapse mahkum etmişti. 50 haftalık cezasını dolduran Assange'ın iade talebi çerçevesinde tutuklu kalmasına karar verilmişti. İade davasının ilk turu şubat ayında görülmüş, mayıs ayında yapılması planlanan ikinci tur ise yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgını nedeniyle eylül ayına ertelenmişti.
7 Eylül'de başlayan ve 1 Ekim'de tamamlanan duruşmalarda tarafların şahitleri dinlenmişti.
175 yıla kadar hapis cezası alabilir
Washington'ın "ABD tarihindeki en büyük gizli bilgi sızdırmalarından birinde rol almak" ve "casusluk"la suçladığı WikiLeaks kurucusunun iade edilmesi durumunda 175 yıla kadar hapis cezası alabileceği belirtiliyor.
Ancak destekçileri ve basın örgütleri, Assange'ın esasen, Irak ve Afganistan'da sivillerin katlinin gizlenmesi ve mahkumlara işkence edilmesi gibi gizli bilgilerin yer aldığı dosyaları yayımlayarak dünyayı haberdar ettiği için ABD tarafından cezalandırılmak istendiğini belirtiyor.
İade talebinin arkasındaki katliamlar
Washington'ın "ABD tarihindeki en büyük gizli bilgi sızdırmalarından birinde rol almak" ve "casusluk"la suçladığı WikiLeaks kurucusunun iade edilmesi durumunda 175 yıla kadar hapis cezası alabileceği belirtiliyor.
Ancak destekçileri ve basın örgütleri, Assange'ın esasen, Irak ve Afganistan'da sivillerin katlinin gizlenmesi ve mahkumlara işkence edilmesi gibi gizli bilgilerin yer aldığı dosyaları yayımlayarak dünyayı haberdar ettiği için ABD tarafından cezalandırılmak istendiğini belirtiyor.
AA muhabirinin derlediği bilgilere göre, bu dosyalarda ABD askerlerinin sivil ayrımı gözetmeden, hatta bazen "haz alarak" öldürdüğü görülüyor.
Irak belgeleri
WikiLeaks'in en çok dikkat çeken ifşalarından biri, aralarında teslim olanların da yer aldığı sivillerin katlinin gizlenmesi ve mahkumlara işkence edilmesi gibi belgelerin yer aldığı 2010'da yayımlanan Irak dosyası oldu.
Bu dosyada, ABD ordusuna ait bir Apache helikopterinden açılan ateş sonucu haber ajansı Reuters'ın 2 çalışanı dahil 15 kişinin öldürülmesine ilişkin görüntüler öne çıktı.
Helikopterin kamerasından çekilen görüntülerde, mürettebatın gülerek ve küfürlü ifadeler kullanarak "Vurmaya devam et, vurmaya devam et." dediği duyuldu.
ABD ordusu, askerin pusuya düşürülmek üzere olduğu bir alanda "isyancılar ve gazeteciler" bulunduğunu belirterek askerlere ceza vermedi. Ayrıca "O sırada onların (Reuters çalışanları) kamera mı yoksa silah mı taşıdıklarını ayırt edemedik." açıklaması yapıldı.
Ancak öldürülen Reuters çalışanlarından birinin kardeşi, "Benim sorum, ileri teknoloji ile donatılmış yüksek yetenekli Amerikalı pilotların, bir fotoğraf makinesi ile bir roketatar arasında nasıl ayrım yapamadıkları." diyerek kuşkusunu dile getirdi.
Irak dosyasında, kontrol noktalarında sivillerin öldürülmesi, teslim olmak üzere bir askeri üsse gelen 2 kişinin helikopterle vurulması, ABD askerlerinin parmağını kestikleri bir mahkumu asitle yakmaları, bir mahkumun ABD askerlerinin gözleri önünde Irak askeri tarafından infaz edilmesi gibi olayları gösteren belgeler de yer aldı.
Koalisyon ya da işgal sonrası beraber çalışılan Irak askerlerinin yaptığı işkencelerle ilgili yasal işlem başlatılmamasına ilişkin talimat, bu dosya sayesinde ortaya çıktı.
ABD askerlerinin, güvenlik şirketi Blackwater çalışanlarının Irak'ta bir araca ateş açıp bir babayı öldürüp, eşi ve kızını yaraladığını izlediği belirlendi.
İngiliz güvenlik şirketi Armor Group'un da çatışma bölgesinden kaçmaya çalışan 2 çalışanını öldürdüğü dosyada yer aldı.
Afganistan belgeleri
WikiLeaks, 2010'da Afganistan'daki savaşa ilişkin 90 binden fazla gizli belge ve raporu yayımladı. Afganistan'daki savaşın ne kadar yıkıcı olduğunu ortaya koyan belgelerde, ABD öncülüğündeki koalisyonun yüzlerce sivili öldürdüğü ve bunları gizlediği ortaya çıktı.
Sivillerin hayatını kaybettiği olaylar arasında ABD askerlerinin otobüse ateş açıp 15 kişiyi katletmesi, Polonyalı askerlerin düğün basıp aralarında hamile bir kadın ve çocuğunun da olduğu 5 kişiyi öldürmesi gösterildi.
CIA çalışanlarının kendilerinden kaçan bir adamı öldürmesi ancak daha sonra bu adamın uyarıları duymayan sağır ve dilsiz biri olduğunun ortaya çıkması, 150 Taliban üyesinin öldürüldüğü iddia edilen füze saldırısında aslında 300 sivilin katledilmesi, gizli bir özel kuvvet biriminin Taliban liderlerini mahkemeye çıkarmadan öldürmek için kurulması, ABD'nin giderek daha fazla bir şekilde Nevada'dan kumanda edilen SİHA'lar kullanması ve bu saldırılarda çok sayıda sivilin ölmesi gibi bilgiler de yer aldı.
ABD Savunma Bakanlığına iş yapan firmaların çalışanlarının erkek çocuklara cinsel istismarda bulunduğu da tespit edildi.
Guantanamo belgeleri
WikiLeaks 2007'de, Guantanamo'da tutulan mahkumlarla ilgilenen askerlerin el kitabı olan "Amerikan Ordusu Operasyon Prosedürü"nü yayımladı.
İnsan hakları grupları, mahkumların Kızılhaça erişiminin 4 haftaya kadar engellenebileceğini öğrenmelerinin ardından endişelerini dile getirdi.
Mahkumların iyi davranış ve iş birliği karşılığında "özel ödüller" kazanabileceği ve bu "ödülün" de bir rulo tuvalet kağıdı olduğu ortaya çıktı.
Mahkumların daha fazla iş birliği yapmasını sağlamak için hangi yöntemlerle izole edileceğine dair bilgiler de yayımlanan belgede yer aldı.