Astana 6 sonrası ne olacak? İdlib'de ABD provokasyonuna dikkat!
Astana 6 zirvesi için 'İdlib'de savaşın sonuna gelindiğine' yönelik yorumlar yapılırken, daha önce Astana merkezli kararların Suriye'de hayata geçirilmesine yönelik provokasyonlara imza attığı belirtilen ABD'nin vereceği tepki ise merak konusu...

Oluşturma Tarihi: 2017-09-16 17:18:44

Güncelleme Tarihi: 2017-09-16 17:18:44

TIMETURK | CUMALİ DALKILIÇ

Suriye konulu 6. Astana toplantısı sonunda İdlib'de oluşturulacak "çatışmasızlık bölgeleri" ve gözlemci heyetler konusunda varılan anlaşma kapsamında Türk askerinin de gireceği İdlib için Türkiye, Rusya ve İran'dan toplam 500 gözlemcinin gitmesi kararı verildi. İran ve Rusya üzerinen Şam rejiminin de kabul ettiği yorumları yapılan kararlara; Suriye konusuna terör örgütü PKK'nın uzantısı PYD'ye verdiği destek üzerinden dahil olan ABD'nin nasıl yaklaşacağı ise merak konusu...

Suriye için yapılan Astana görüşmelerinin altıncısı da tamamlandı. İdlib için belirlenen çatışmasızlık bölgeleri, üç ülkeden bölgeye gidecek toplam 500 gözlemci ile denetlenecek. Türkiye, Rusya ve İran'ın oturduğu masada Batı'nın ve ABD'nin ise dışarıda bırakıldığı yorumları yapılıyor. Değerlendirmelere göre bölgede meydana gelebilecek herhangi bir provokasyonun sivil halka zarar vermesinin yanı sıra ABD'nin direkt bir provokasyona imza atması da tehlikeler arasında.

HALEP TECRÜBESİ

Suriye'de savaşın Halep'e sıkıştığı 2016'nın aralık ayında büyük bir tahliyeye imza atılmış ve bir çok sivil tahliye edilmişti. Tahliyeler sonrasında bölgedeki demografi ciddi bir şekilde değişmiş ve ABD, terör unsurlarının bölgeye yerleştiğini iddia etmişti. Bu sinyalden yalnızca bir kaç ay sonra ise CENTCOM'un (ABD Merkez Kuvvetler Komutanlığı) düzenlediği bir hava saldırısında ABD aksini iddia etse de, yalnızca sivillerin bulunduğu bir cami, ibadet esnasında vurulmuş, onlarca Müslüman hayatını kaybetmişti.

HTŞ NE DİYOR?

ABD'nin ve Batı'nın İdlib'de bulunduğu ve el-Kaid euznatısı olduğunu belirttiği Heyet'ut Tahrir'uş Şam ise Astana kararlarını tanımayacağını açıkladı. Şehre girecek her türlü unsuru işgalci olarak kabul edeceklerini belirten Heyet'ut Tahrir'uş Şam, bu karar çerçevesinde cevap verileceğini belirtti.

TÜRKİYE DIŞİŞLERİ'NDEN AÇIKLAMA

Dışişleri Bakanlığı Astana toplantısının ardından yaptığı toplantıda şu ifadeleri açıklamayı yaptı: 

“Astana toplantılarının üç garantör ülkesi arasında sağlanan mutabakat uyarınca, söz konusu üç ülkeden gözlemciler, çatışmasızlık bölgesinin sınırlarını teşkil eden güvenlikli bölgelerde oluşturulacak kontrol ve gözlem noktalarında konuşlandırılacaktır. Gözlemci kuvvetlerin asli görevi, rejim ve muhalefet arasında çatışma yaşanmasını engellemek ve olabilecek ateşkes ihlallerini izlemek olarak tanımlanmıştır. Gözlemci kuvvetlerin faaliyetlerinin eşgüdümü, üç garantör ülke arasında oluşturulacak Müşterek Koordinasyon Merkezi tarafından sağlanacaktır. Türkiye, İdlib çatışmasızlık bölgesine ilişkin müzakere süreci boyunca, muhalefetin garantörü sıfatıyla sahadaki muhalif grupların yaklaşım ve değerlendirmelerini de dikkate alarak mutabakatın hayata geçirilmesinde belirleyici rol oynamıştır. İmzalandığı günden itibaren sahada yaşanan ateşkes ihlallerinin sayısında önemli düşüş sağlayan muhtıra, bu son gelişmeyle Birleşmiş Milletler (BM) arabuluculuğunda Cenevre'de yürütülmekte olan siyasi sürecin ilerletilmesi için sahada gerekli koşulların hazırlanmasına önemli katkıda bulunmaktadır.”

"HTŞ'NİN TAVRI ÖNEMLİ"

TIMETURK'e konuşan SETA Dış Politikalar Araştırmacısı Can Acun, gelişmeleri şu şekilde değerlendirdi:

“Astana sürecinin üç garantör ülkesi arasında sağlanan mutabakat uyarınca, sözkonusu üç ülkeden gözlemciler, çatışmasızlık bölgesinin sınırları içerisinde konuşlanacak. Ancak henüz tam olarak hangi bölgelerde hangi ülkelerin konuşlanacağını bilmiyoruz, yine hangi muhalif grupların sürece destek verdiği konusunda da bazı belirsizlikler var. HTŞ'nin ise Astana sürecini tanımadığı gibi bölgeye girecek Türkiye'de dahi askeri unsurları hedef alacağını açıklamış olması ciddi bir çatışmanın yaşanma riski olduğunu gösteriyor. HTŞ'nin tavrı süreç için belirleyici olacaktır.”

ABD'NİN PROVOKASYON İHTİMALİ

- ABD'nin tavrı, ne olabilir? Astana dışında kalışıyla birlikte, PYD veya Nusra bahanesiyle yeni bir provokasyon beklenebilir mi?

"ABD'nin kendisini dışarıda bırakan Astana sürecinden çok da hoşnut olduğunu söylemek mümkün değil, ancak tehdit olarak gördüğü HTŞ'ye karşı bir operasyon gerçekleşirse hele ki Türkiye eliyle ABD bundan memnuniyet duyacaktır.”

Acun, ateşkesin devamlılığı noktasında Idlib'in ateşkes anlaşmasındaki konumuna dair şunları söyledi:

“İdlib garantör ülkeler aracılığıyla sahici bir şekilde çatışmazlık bölgesi kapsamına alınırsa ateşkes sağlanabilir diye düşünüyorum, ancak burada da HTŞ'nin konumu önemli olacaktır. Bu grubun bir şekilde tasfiye edilmesi veya dönüştürülmesi gerekiyor, aksi takdirde bölgede bir ateşkes sürecinin işlemesi pek mümkün görünmüyor.”

"TÜRKİYE KIRMIZI ÇİZGİLERİNİ KORUYACAK"

ABD'nin Astana görüşmelerinin dışında bırakılmasıyla birlikte yeni bir süreç ümidinden bahseden Sabah yazarı Bercan Tutar ateşkes görüşmeleri için şunları söyledi:

Bu politikada başarıya ulaştı. Bundan sonra toprak bütünlüğünün korunması noktasında ilerlenirse kırmızı çizgilerde konu olmayacaktır. Türkiye kendi kırmızı çizgilerini koruyacak. YPG'nin o terör koridorunun oluşmasını engelleyecek, toprak bütünlüğü korunacak. Zaten geçiş sürecinde de Şam rejiminin geleceğine dair projeksiyonlarda da halkın onayı ya da Rusya'nın İran'ın genel politikaları, Batı'nın Avrupa'nın da Çin'in de etkili olacak. Ona göre yeni bir dönem yeni bir seyir alacak. Muhalefete siyasi mücadelenin önünün açılması, toprak bütünlüğünün sağlanması, Suriye'nin geleceğinin geçiş sürecinin de muhalif aktörler ile rejim arasında görüşmelere göre şekillenmesi konusunda bir kanaate varılmış durumda."