AL Jazeera'den Can Hasasu'ya konuşan Astana'ya Sultan Murat Tümeni Siyasi Temsilcisi ve Suriyeli muhaliflerin Astana heyeti istişare kurulu üyesi olarak gelen Abdurrahman Mustafa, Astana görüşmelerinde Türkmenlerin ilk kez doğrudan temsil edilmesinin önemli bir kazanım olduğunun altını çizdi.
Şubat 2016'da Cenevre'de düzenlenen üçüncü tur Suriye görüşmelerine giden Türkmen heyetine de başkanlık eden Mustafa, Türkiye'nin ısrarıyla BM Suriye Özel Temsilcisi Staffan de Mistura ile özel bir görüşme gerçekleştirmişti. Ancak, Türkmenler görüşme masasına oturmamıştı.
Mustafa, Fırat Kalkanı Operasyonu sonrası Türkmenlerin artık farklı bir konumda olduğunu belirtti.
'
RUSYA VE TÜRKİYE'NİN YENİ KONUMU
Son bir buçuk yılda Rusya ve Türkiye'nin Suriye iç savaşında sahaya inmesinin denklemi değiştirdiğinin altını çizen Abdurrahman Mustafa, Amerika ve İran'ın pozisyonlarındaki değişimi buna bağladı.
“Rusya, 6 senedir rejimi destekliyordu. Silah veriyor, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinde veto hakkını kullanıyor ve Türkiye üzerinde çeşitli vesilelerle baskı kurmaya çalışıyordu. İran, askeri olarak sahada doğrudan destek vermesine rağmen, Şam rejimi az kalsın düşüyordu. Ne zaman ki, Rusya 30 Eylül 2015'te fiili olarak ordusuyla müdahil oldu, işte o zaman bütün aktörlerin önüne geçti. Amerika geri planda kaldı, İran Rusya'nın gölgesinde. “
''FIRAT KALKANI TÜM MUHALEFETİN KADERİNİ DEĞİŞTİRDİ''
Abdurrahman Mustafa, Türkiye'nin Suriye'de IŞİD'a karşı başlattığı askeri operasyonun Türkmenler için olduğu kadar, diğer muhalif gruplar için de ‘dönüm noktası' olduğuna işaret etti.
“Türkiye, Fırat Kalkanı Operasonu ile PYD'nin defakto bir kuşakla Suriye'nin kuzeyini bloke etmesini engelledi. Suriye'nin kuzeyinin PKK denetimine geçmesi muhalifler için hem lojistik hem de askeri olarak çok kötü olurdu. Böyle bir durumda bütün bölgelerimiz kuşatma altına girme tehlikesi altında olurdu. Türkiye, Fırat Kalkanı ile büyük bir oyunu bozdu. Artık Türkiye, tamamen baş oyuncu rolündedir. Astana sürecini başlatan da Türkiye'nin tutumudur. Doğu Halep'teki tahliyelerle birlikte ve oradaki Türk diplomasisinin sorunu başarılı bir şekilde çözmesi ve onun akabinde de 30 Aralık 2016'da ateşkesin sağlandığı Ankara anlaşması önemlidir. Bu, Türkiye'ye yeni bir pozisyon yarattı. Garantör ülke olarak Türkiye'nin Astana'da üçlü mekanizmada yer alması Türkiye için de bir ilk.”
EL BAB'DA SON DURUM
Mustafa, El Bab'a bölgesinin tamamen ÖSO denetimine geçmesinin, yakalanan bu rüzgarı iyi değerlendirmek açısından önemli olduğu görüşünde.
"Astana'ya gelen herkes Türkiye'nin Suriye'deki askeri operasyonunun ne anlama geldiğini biliyor. Rus uçakları El Bab'ı bombalıyor. Ama bu bombardımanlar Türk askerine yardımdan çok, rejimin önünü açma hedefine yönelik. IŞİD, El Bab'ın güneyinde bazı köyleri çatışmadan, âdeta rejim güçlerine teslim etti. Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) destekli Özgür Suriye Ordusu (ÖSO) El Bab'ı kuşatarak, Dabık'ta olduğu gibi IŞİD'ı bölgeden atmak istiyor. Önümüzdeki günlerde El Bab ÖSO'nun eline geçerse bu, Türkiye ve muhalefetin hanesine önemli bir artı olarak yazılır."