AB Bakanı ve Başmüzakereci Ömer Çelik, Paris temaslarının son gününde Paris Büyükelçiliği'nde Türk basın mensuplarına açıklamalarda bulundu.
Çelik, Suriye ve Irak nedeniyle güvenlik konularının gündemde olması gereken bir süreçte, AB içindeki sorunların büyüyerek küresel meseleler haline geldiğini dile getirdi.
Avrupa'nın artık köprüler kurmak yerine duvarlar ördüğüne dikkati çeken Çelik, şöyle konuştu:
"Avrupa'da yükselen aşırı sağ akımlar bizzat Avrupa kıtasının içerisinde ideolojik olarak, zihniyet olarak yepyeni Berlin duvarları oluşturuyorlar. Bunu ilk başta herkesin gözünden kaçırmak için AB dışındaki ülkelere karşı, mültecilere karşı, Türkiye'ye karşı, İslam ülkelerine karşı yapıyor gibi gözüktürler. Ama biraz güçlendikçe bunun Avrupa'nın içine taşındığını hep beraber gördük. AB'nin buradan çıkışının yolu, geçmişte olduğunu gibi krizleri fırsatlara çevirmek şeklinde olmalıydı. Elindeki mekanizmaları müzakere zeminlerini güçlendirmek, genişleme politikasını güçlendirmek şeklinde olmalıydı. Ama tüm bu zeminleri zayıflatan, genişleme politikalarını geriye çeken yaklaşımları yüzünden bu krizi fırsata çeviremediler, kendi içlerinden taşıyarak hepimizin ortak barışını riske sokan yaklaşımlar üretmiş oldular."
Çelik, bu tabloda Türkiye'nin merkezi rolünün daha da önem kazandığının altını çizerek, bu rolün iyi şekillendirilmesi gerektiğini ifade etti.
Fransa'nın bu bağlamda geçmişe nazaran daha olumlu bir yaklaşım içinde olduğuna işaret eden Çelik, Türkiye'nin daha iyi anlaşıldığını bizzat gördüğünü belirtti.
Çelik, Türkiye'nin, mart ayında yapılacak AB liderler zirvesi öncesi Birlik ile başka bir toplantı yapıp yapmayacağı sorusuna, "Zirve yapmak için zirve yapılmaz. İlişkiler liderler düzeyinde ele alınmalı. Somut sonuçlar çıkmalı. Bundan sonra AB-Türkiye ilişkilerinin nasıl olacağından mültecilerle ilgili alt başlıklara kadar birçok konu var" yanıtını verdi.
AB'nin hala ciddi bir vizyon eksikliğinin pençesinde olduğuna vurgu yapan Çelik, 28 ülkenin en küçük meselelerde bile daha kendi aralarında bir anlaşmaya varamadığını, hatta dış politikada bazı konularda ciddi ayrışmalar yaşadığını dile getirdi.
"AVRUPA BEDEL ÖDER..."
Çelik, Fransa'da aşırı sağcı lider Marine Le Pen'in cumhurbaşkanı olması durumunda, Türkiye-AB ilişkilerinin nasıl etkileneceğine, aslında Avrupa'nın halinin ne olacağı noktasından yaklaşmak gerektiğini söyledi.
Bakan Çelik Avrupa'da yükselen aşırı sağla ilgili şunları kaydetti:
"Biz kuşkusuz aşırı sağcılığı, İslamofobiyi yükselten hiçbir siyaset biçimini dünyanın hiçbir yerinde yükselmesini istemeyiz. Ama netice itibariyle 1483 yılından beri buradayız (Fransa'da). Türkiye-Fransa ilişkilerini tayin edecek şey, iki ülkenin yapısal durumudur, tarihsel ilişkisidir. Esas soru şudur, Le Pen gibi, Hollanda'da Wilders, Almanya'da alternatif parti gibiler iktidara geldiğinde Avrupa'nın hali ne olacak? O liderlerin hiçbirisi Avrupa halklarına bunun hesabını vermeyecekler. Burada Türkiye ile uğraşarak, mültecilerle uğraşarak, Müslümanlarla uğraşarak, bu ırkçılara karşı direnemedikleri için bu utancı yaşayacaklar. Bunu net şekilde görüyorum. Le Pen gibi birinin sunduğu siyasi perspektif, Fransa'yı Fransa yapan değerler için bir tehdit unsuru. Çünkü Le Pen gibiler 1. Dünya Savaşı ile 2. Dünya Savaşı arasındaki Avrupa'nın aynısını arzuluyor."
Çelik, dün geldiği Paris temasları kapsamında, Fransa Dışişleri Bakanı Jean-Marc Ayrault, AB'den sorumlu Devlet Bakanı Harlem Desir ve Senato Başkanı Gerard Larcher ile görüşmüş, akşam da IFRI'de "Avrupa için hangi gelecek" başlıklı konferansta konuşmuştu.