Ankete katılan Almanların yüzde 58'i, Fransızların yüzde 53'ü, İtalyanların ise yüzde 51'i, Rusya NATO üyesi bir ülkeye saldırsa bile, ülkesinin müttefikini korumak için savaşa katılmasını istemiyor. Anketin gerçekleştirildiği sekiz ülkeden yalnızca ABD ve Kanada vatandaşlarının çoğunluğu, olası bir saldırı senaryosunda müttefik ülkenin Rusya'ya karşı korunmasını destekliyor.
Oysa NATO'nun kuruluş ilkelerine göre, üye ülkelerden birinin saldırıya uğraması halinde diğer üyeler tarafından savunulması gerekiyor.
‘AVRUPALILAR, SAVAŞARAK GÜVENDE OLACAKLARINA İNANMIYOR'
Araştırmayı Sputnik'e değerlendiren Jankowski, “Sonuçlar açıkça gösteriyor ki, bazı Avrupalı devletlerin yürüttüğü kitlesel propagandalara rağmen, Avrupa vatandaşlarının çoğu askeri harekât konusunda şüphelere sahip. Rusya'ya savaş başlatılmasıyla milli güvenliklerinin korunacağına inanmıyorlar” dedi. Jankowski'ye göre Irak, Libya ve Suriye krizlerinde, bölgesel barış ve güvenlik adına askeri harekâta başvurulmasının hedeflenen sonuçları getirmediğinin açıkça görülmesi de bu durumda etkili.
‘RUSOFOBİ AVRUPA İÇİN GÖRECE YENİ BİR KAVRAM'
Aynı zamanda faşizm ve savaş karşıtı ‘Komitet Ukrainski' örgütünün başkanı olan Jankowski, Avrupa ülkeleri için ‘Rusofobi'nin görece yeni bir kavram olduğuna da dikkat çekti: “Avrupalıların çoğu, ana akım medya tarafından yürütülen ‘Rusofobik' kampanyalara güvenmiyor. Bu arada Polonya'da yaklaşık 25 yıldır Rusya karşıtı kampanyalar sürdürülürken, Avrupa'da Rus karşıtı radikal kampanyalar görece daha yeni ortaya çıktı. Son on yıldır buna tanık oluyoruz.”
Jankowski, Avrupalılar'ın kısa bir zaman öncesine kadar, uluslararası terörizmle mücadelenin Rusya ile işbirliğine bağlı olduğuna inandığını hatırlatıp ekledi: “Nitekim Afganistan'da El Kaide'ye karşı düzenlenen operasyonlarda işbirliği yapıldı. Polonya ve Baltık ülkelerinde ise Rusya karşıtlığı, Avrupa'nın geri kalanına kıyasla her zaman daha güçlü oldu. Bu nedenle Almanya, Fransa ve İtalya gibi ülkelerin halkları, bir NATO üyesine saldırması halinde Rusya'ya karşı savaşılması için istekli davranmazken, Polonya ve Baltık ülkeleri farklı düşünüyor.”